HAŞMET BABAOĞLU

Hadi artık... Sevecek başka şey bulun!

Tamam! Belli ki günümüz insanı güzel, iyi, doğru eylemlerden umudunu kesti, kendini güzel, iyi, doğru sözlere verdi.
Bunu anladık! Yazdık, çizdik.
Zaten görülmeyecek gibi değil, her yer aforizmalarla doldu.
Kısa devrik ve anlamı hafifçe bulanıklaşmış cümleler gönül çalıyor.
Ama kabul edelim, sözler de artık yamulmaya başladı.
Piyasa öyle dolup taşıyor ki, gerçekten özlü sözlerin de "öz"leri kaçacak sakin bir yer arıyor!
En fenası da ne biliyor musunuz?
Böyle sözlerle hayatını yeni baştan tasarlamaya kalkışanların ve havaya doğru iki parlak laf savurunca her şeyin düzeleceğini sananların çoğalması...
***
Geçen gün bir araştırma için vaktimin büyük bölümünü sosyal medyada prim yapan aforizmaları tarayarak geçirdim ve ağzım şaşkınlıktan bir karış açık kaldı.
Modası geçti sanıyordum. Hayır! Geçmemiş, taraftarları daha da artmış.
Kimlerden mi söz ediyorum?
"Hatalarını sevenler" tayfasından...
Bunu da ne cilalı laflarla anlatıyorlar.
Hatta hiç utanıp sıkılmadan mesleği psikolojik danışmanlık olanlar da onlara katılıyor ve ortaya çıkan curcuna insana "sevecek başka şey bulamadıysanız, ne haliniz varsa görün!" dedirtiyor.
Hatalardan ders çıkarmaktan falan söz etmiyorum. Kimse bununla ilgilenmiyor.
Kimsenin pişmanlığa, tövbeye, derse, ibrete yanaştığı yok!
Adam güzel bir fotoğrafın üzerine "bazen ne güzel yanlışlar yapar insan, bir daha yapmak ister" gibi şeyler karalamış...
Bir başkası "hataysa da benim hatam, kendimi sevdiğim gibi seviyorum onları" demiş...
Bunlara bayılıyorlar.
***
Aynı şeyleri yazmamın üzerinden dört yıl geçmiş.
Şimdi tekrar etme ihtiyacı duyuyorum...
Tabii ki, hatalarının hakkını vereceksin; onlar olmasa doğruların nasıl oluşup gelişecek, nasıl doğru davranışın değerini bilecektin.
Düşmekten korkmayacaksın elbette, ya bir daha ayağa kalkamazsam diye endişeleneceksin.
Fakat işte manevi geleneğin incilerini böyle cascavlak biçimde sekülerleştirdiğinde sonuç kötü oluyor.
Geriye durmadan ama durmadan kendi berbat hallerini tasdik eden insanlar çıkıyor.
Bir de şu kendini yapayalnız yaşıyormuş gibi tasavvur etmeyi bir tür "kişilik" veya "özgürlük" sanma saplantısı var...
Yahu yalnız değilsiniz, hatalarınız başkalarının canını yakıyor, anlamıyor musunuz?

***

NOT DEFTERİ
Akşam olmak üzere. Bu nasıl anlaşılır? Yerdekiler göğe bakınca mesela. Kuşların dansı var. Şakıyan sesleri açık pencerelerden içerilere, içerilere...
BETÜL NURATA (Yüzümü Tanı)
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.