Spor yazarlarından Galatasaray-Fenerbahçe derbisi yorumu: İsmi Ali olsaydı hakemliği bitmişti
Trendyol Süper Lig'in 25. haftasında Galatasaray, sahasında ağırladığı Fenerbahçe ile 0-0 berabere kalarak zirvedeki 6 puanlık farkını korudu. RAMS Park'ta oynanan mücadelede iki takım da pozisyon üretmekte zorlandı. İlk yarı orta saha mücadelesiyle geçerken, ikinci yarıda da gol sesi çıkmadı. Spor yazarları kritik derbiyi değerlendirirken hakem Slavko Vincic'in performansını değerlendirdi. Eski Hakem Mustafa Çulcu "Hakemin ismi Selahattin, VAR'ın ismi Ali olsaydı bu maçtan sonra hakemliği bitmişti. Vincic ve Alen olunca kimsenin sesi çıkmaz." dedi. Öte yandan yazarlar iki teknik adamı da cesaretsizlik konusunda eleştirdi.
Trendyol Süper Lig'in 25. haftasında konuk ettiği Fenerbahçe ile 0-0 berabere kalan Galatasaray, zirvede 6 puanlık farkı korudu.
TARAFLAR BİRER PUANLA AYRILDI
RAMS Park'ta tamamen dolu tribünler önünde oynanan derbinin ilk yarısı orta saha mücadelesi şeklinde geçti. İki takımın da pozisyona girmekte zorlandığı ilk 45 dakika golsüz eşitlikle sona erdi.
İkinci yarıda da takımlar pozisyona giremedi. İki kalede de orta şut karışımından birer pozisyon yaşandı. Duran toplarla gol aranan mücadelede gol sesi çıkmadı ve taraflar sahadan birer puanla ayrıldı.
Galatasaray ve Fenerbahçe, RAMS Park'ta oynanan mücadelede golsüz berabere kaldı. (AA)
6 PUAN FARK KORUNDU
Bu sonuçla Galatasaray, ligdeki 4. beraberliğini yaşadı. Geride kalan bölümde 20 de galibiyeti bulunan sarı-kırmızılı ekip, puanını 64'e taşıdı. "Cimbom" namağlup ünvanını koruyarak 6 puan farkla liderliğini devam ettirdi.
İkinci sıradaki Fenerbahçe ise puanını 58 yaptı.
Öte yandan 0-0 beraberlikle sonuçlanan derbiyi spor yazarları değerlendirdi.
ALİ GÜLTİKEN-GECENİN KAZANANI GALATASARAY
Muazzam bir denge maçı oldu. Bol pozisyon ve gol bekleyenler açısından hayal kırıklığı olarak da görülebilir. Ama sonucun her türlüsünün şampiyonluk yarışını belirleyeceği bu süreçleri makul görmek lazım. Durum böyle olunca öncelik her zaman savunma oluyor. Bu açıdan baktığımızda iki takım da oyunun bu tarafını çok iyi oynadı. Karşılıklı olarak oyunu kilitlediler de diyebiliriz. İlk yarıda sıfır korner, sıfır isabetli şutla biten bir derbi herhalde yoktu, bu açıdan da tarihe geçtiler.
İki takımın savunma oyuncuları mükemmel oynadı. Fenerbahçe'de Yusuf, çıkana kadar Çağlar, Skriniar; Galatasaray'da Sanchez, Abdülkerim'in oyunun ve skorun bu şekilde kalmasında büyük payı vardı. Ev sahibi olarak G.Saray'ın Mertens yerine Sara tercihi orta alanda Lemina ve Torreira ile seçtiği oyun şekli, zaten maçı tarif eder nitelikteydi.
Fenerbahçe kazanmaya daha çok ihtiyacı olan taraf olarak oyunu dönem dönem ciddi şekilde zorladı ama belli bir noktaya kadar getirebildi. F.Bahçe'de Dzeko'nun muazzam performansına Fred'in eşlik ettiği bölümler gördük ama bunlar da istenen hücum zenginliğine dönüşmedi.
Galatasaray zaten 6 puan farkla maça başladı. Bu maçın berabere bitmesiyle beraber ikili averajda da öne geçti. Bu da 7 puan demek. O yüzden G.Saray'da Okan Hoca'nın seçtiği bu oyunu normal karşılamak lazım. Şampiyonluktaki en önemli rakiple puan farkına bir de averaj üstünlüğünü ilave ettiğinde gecenin kazananı olarak devam etti. F.Bahçe açısından da kaybetmeden hâlâ yarışın içinde olması önemliydi.
Galatasaray, liderliğini sürdürerek en yakın takipçisi Fenerbahçe ile farkı korudu. (AA)
ÖMER ÜRÜNDÜL- MAÇI KİLİTLEDİLER
Fenerbahçe'nin deplasmanda öncelikle takım savunmasına özen göstereceği doğal bir durumdu. Galatasaray da 6 puanlık farkla önde olduğunu düşünerek savunma güvencesini ön plana çıkarıp kendi evinde alışılmış dışı kontrol futbolu oynayınca ilk 45 dakika karşılıklı sıfır pozisyonla geçti. İkinci yarıda biraz hareketlenme varsa da yine kısır döngü değişmedi. Akılda kalan iki pozisyon vardı. Biri Djiku'nun duran topta kafa vuruşunda Muslera'nın kurtarışı, diğeri de İrfan Can'ın kritik pozisyonda Osimhen'le girdiği topa başarılı müdahalesiydi. Tabii karşılıklı kilitleme maçı olunca 3 santrfor Dzeko, En-Nesyri ve Osimhen varlık gösteremediler. G.Saray'ın sağ beki Frankowski'nin takıma gün geçtikçe faydalı olacağı görüşündeyim. Bana göre en iyi ara transfer Lemina.
Gelelim F.Bahçe cephesine. Büyük kariyerine rağmen Mourinho kadar yaptığı yanlışta ısrar eden bir teknik adam görmedim. Defalarca vurguladım, bilhassa zorluk derecesi yüksek maçlarda çift santrforun biri 39 yaşında, onların arkasında fizik gücü çok yetersiz Tadic oynarsa başarılı sonuç sadece tesadüflere bağlıdır. Ve bu Tadic 90 dakika sahada kaldı. Oğuz bir kanat forveti, dün iki çıkışı dışında adeta sağ bek oynadı. Bana göre takımın en iyileri 3'lü defans, kaleci İrfan ve büyük bir özveriyle yalnızları oynayan Fred. G.Saray bu neticeyle ligde çok büyük bir avantaj elde etti. Büyük tecrübesiyle tansiyonu çok iyi düşüren ve sahada bir hakem otoritesi olduğunu hissettiren Vincic'i de kutlamak lazım.
BÜLENT TİMURLENK - MOURINHO'NUN FİLMİ
Çeyrek asırdır Mourinho'nun kariyerini izleyenler, Portekizli'nin her şeyini kaybedeceği maçlardan çok şey kazanabilmek adına topuyla tüfeğiyle saldırmayacağını bilirler. Taraftarlar mutlaka 3 puan ister ama burada devreye işte duygusal zekâ girer. Akıl oyunlarından daha çok sinir harbi…
Galatasaray'ın dörtlü dizilen savunmasında Frankowski'nin Kostic ve Tadic karşısında zor durumlara düştüğü ilk yarıda, Fenerbahçe savunmasına arkasındaki boşlukta Sallai-Yusuf eşlemesinden genç stoper galip çıkıp, Barış da Oğuz Aydın-Çağlar'a üstünlük sağlamayınca Buruk'un tek çaresi, Sara'nın hat kıracak paslarıydı. O da zaten onları atamadı.
"Mourinho bu derbide beraberliğe imza atardı" demek, tabelada geri düşmediği sürece bir hızlı hücum ya da duran top organizasyonuyla golü bulmak da demekti. Buruk, kanatlarını değiştirmeyi tercih etmedi. Portekizli, kartlı Çağlar'ı alıp Amrabat ile de orta sahayı sertleştirdiğinde momentumu da almıştı. Okan Buruk yine geç kaldı ama kenardan getirdiği Yunus ve Mertens de bir katkı vermediler. Lemina hazır olmayan hali ile tek başına orta sahayı tutuyorsa, Buruk, kendi elinde hazır dediği futbolcularının haline bakmalı…
G.Saray'ın sahasında bir isabetli şut atıp, korner bile kullanmadığı maçın senaryosunu yazan da yöneten de Jose Mourinho'dur. İstediğini alıp almadığını gelecek haftalar gösterecek ama bir futbol gerçeği, Galatasaray'ın 2025 yılında derbi/büyük maç kazanacak kadar futbol oynamadığı… Derbinin en iyileri Lemina ve Fred…
Galatasaray, bu sezon ligde yaşadığı 4 puan kaybının 3’ünü RAMS Park’ta yaşadı. (AA)
GÜRCAN BİLGİÇ- İKİ CESARETSİZ TEKNİK DİREKTÖR
İki takımın da "anların" peşine düşmesi sürpriz olmadı. Mourinho kendi sahasında kalmak yerine ön baskıyla rakibinin oyun boyunu uzattı. Akıl pasları yerini uzun toplara bıraktı. Szymanski ve Fred orta sahayı kapatarak rakibi merkezden uzaklaştırdı. Sonuçta ilk yarıda tek şutta kalan, pas koridorları tıkanan Galatasaray karşısında, ustalarının "doğru kararlarını" bekleyen Fenerbahçe vardı.
İhtiraslı tribünlerin tutkusuna karşılık veremeyen Galatasaray vardı sahada. Buna karşılık sağdan ve soldan yüksek toplar ile santrforlarını devreye sokmak istedi Fenerbahçe. Hücum planında ceza sahasına pas ile girmenin olmadığını da anladık böylece.
Okan Buruk, Mertens yerine Lemina tercihi ile "mücadele" taktiği yaptı. "Yenilmemesi" gerektiğinin farkında olarak, topu aldı ama pozisyonlarından vazgeçti.
Fenerbahçe'nin iki hücum aklı vardı; Fred ve Tadic… Dzeko ise kriz olan her bölgede pasa kendisini gösterdi. Kostic anahtar oyuncu oldu. Hem defansta hem de hücum geçişlerinde aranan isimdi. Etkili de oynadı.
Böylesine bıçak sırtı maçta iki kalecinin de güven veren performansı da vardı. Muslera iki, İrfan Can ise bir net hamlenin sahibi oldu. İki tarafın da esas istediğini aldığı, iki cesaretsiz hocanın yönettiği maçta Sloven hakem Vincic'in yönetimi de bu yöndeydi. Kurt hakem takım tavırlarının farkında, kritik pozisyonlardaki faul kararları maçın dengede kalmasını da sağladı. Belli ki tembihlenmiş, her pozisyonu "acaba beni aldatıyorlar mı?" gözüyle seyretti. Ters kararları vardı ama çok tartışma olmadan maçı bitirdi. 13 hafta kaldı, heyecan devam ediyor.
LEVENT TÜZEMEN-BU BERABERLİKLE STRESİNİ DAĞITTI
G.Saray-F.Bahçe derbisi, prangalı bir düelloya dönüştü. İki hoca da savunma güvenliğini ön plana çıkardı, temponun yükselmesine izin vermediler. G.Saray için kazanmak çok değerliydi, ama kaybetmemek aranın kapanmaması ve ikili averajı korumak adına önemliydi. Futbolda kazanamıyorsan kaybetme kuralı her zaman geçerlidir. G.Saray taraftarını kutluyorum, sahaya yabancı madde atmadılar, rakibe kafayı takmayıp tamamen kendi oyuncularını desteklediler. G.Saray yönetimi, taraftarlarını taşkınlık yapmaması konusunda uyarırken maç sonu oluşabilecek iki takım arasındaki sataşmaları önlemek adına mükemmel bir güvenlik önlemi sağlandı. Kıran kırana bir mücadele izledik. Maçın hakemi Vincic, Şampiyonlar Ligi standartlarında bir maç yönetmedi, çok fazla faulleri çaldı, 'ne şiş yansın ne de kebap' zihniyeti ile derbiyi yönetti. G.Saray topa daha fazla hakim oldu ama gol yollarında yeterli pozisyonları üretemedi. Çünkü Osimhen kenardan etkili ortalar alamadığı gibi hücumda yalnız kaldı. Lemina, G.Saray adına maçın en iyisiydi. Arkadaşlarını bir maestro gibi yönetti, savunmaya yardıma gelip tehlike yaratabilecek F.Bahçe ataklarını çabukluğu ile önledi. Bazı maçların hikâyesi vardır. 33. kez F.Bahçe derbisine çıkan kaptan Muslera, kalesinde büyüdü, üç tane net pozisyonu önledi. Bu arada İrfan Can Eğr-i bayat'ı da kutluyorum, o da F.Bahçe adına kalesinde çok dikkatliydi. Tehlike olabilecek pozisyonları erken davranıp engelledi. G.Saray şampiyonluk yolunda yara almadı, elindeki avantajı devam ettirdi, bu beraberlik takım üzerindeki stresi aldığı gibi Okan hoca ve öğrencilerinin önlerine daha güvenli bakmalarını sağlayacaktır.
Fenerbahçe, 61. dakikadaki değişikliklerden sonra rakip sahada baskı kurdu ancak gol bulamadı. (AA)
MUSTAFA ÇULCU-ADI ALİ OLSAYDI HAKEMLİĞİ BİTERDİ
Fenerbahçe pusuda Galatasaray'ın hata yapmasını bekliyordu. Her iki takım da kontrollüydü. Galatasaray rakip ceza alanında topla buluşmakta zorlandı. Topa daha fazla sahip ama sonuç yok. İlk yarı her iki takım için de gol beklentisi düşük, korner atılmayan orta alan mücadelesi içinde geçti. İkinci yarı özellikle 60'tan sonra Fenerbahçe kulübe zenginliğini kullanarak oyunda daha fazla pozisyon bulan taraftı. Her iki takım da Muhammed Ali gibi ayak dansı yapıyor, tek yumruk hakları var, vuran nakavt yapacaktı. Ama o yumruk gelmedi. Berabere bitti.
55 yıl sonra ligde yabancı hakem görmekten dolayı eski bir hakem olarak çok üzüldüm.
Vincic maçın ilk dakikalarında sözlü ikazlarla oyunu kontrolüne aldı. Fenerbahçe'nin attığı gol öncesi Szymanski, kaleci Muslera'ya faul yaptı, gol iptali doğru.
G.Saray'ın 33'te penaltı beklediği Osimhen- Skriniar-Yusuf pozisyonunda devam kararı doğru.
Kaleci İrfan ile mücadelesinde Osimhen'e çıkan sarı doğru.
Dandik, kabul görmeyen fauller çaldı, beklenti içinde olunan bazı net faulleri pas geçti.
Oyuncuların hakeme tepkileri, itirazları Türk hakemlere yaptıkları gibi değildi, frenli ve temkinliydiler.
66'da Skriniar-Davinson yüksek hava topuna çıktılar, hemen arkalarında Lemina'nın koluna gelen kısa mesafede beklenmedik top penaltı olmaz, devam kararı doğru. Bu pozisyonda hakemin ismi Selahattin, VAR'ın ismi Ali olsaydı bu maçtan sonra hakemliği bitmişti. Vincic ve Alen olunca kimsenin sesi çıkmaz.
88'de Sallai'ye çıkardığı sarı kartta bekleyip, avantaj oynatıp, dönüp gösterebilirdi. Barış'ın ceza alanı kenarında Mert yerdeki topta önce destek kol, sonra oynayan kol oluyor. Mert'e sarı kart ve frikik vermeliydi. Gösterdiği sarı kartlar doğru.
Türk hakemleri oyunu salmıyor, oynatmıyor, çok faul çalıyor diye eleştiriliyorlardı, buyrunuz Elit kategori, usta yabancı hakem Vincic… 35 faulle maçı tamamladı. 7 sarı kart çıkardı.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
