Terör örgütü PKK'nın Türkiye'den çekilme kararı sonrası AK Parti'den ilk açıklama | Ömer Çelik'ten A Haber'e özel açıklamalar
Terör örgütü PKK'nın "Terörsüz Türkiye" süreci kapsamında Türkiye'den tamamen çekildiğini duyurmasının ardından AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik bir açıklama yaptı. Çelik, ilerlemenin ana hedefe uygun olduğunun altını çizerken; "PKK'nın çekilme kararı 'Terörsüz Türkiye' yol haritasındaki ilerlemenin somut sonucu." dedi. Daha sonra A Haber canlı yayınına bağlanan Ömer Çelik, önemli mesajlar verdi. Çelik, "Irak, Suriye ve diğer yerlerdeki uzantılar da silah bırakmalı." ifadelerini kullandı. AK Parti Sözcüsü ayrıca bu süreçteki tek gözün Türkiye olduğunu vurguladı.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terör örgütü PKK'nın Türkiye'den çekilme kararı ve silah bırakma sürecine dönük yeni adımların atılacağına ilişkin açıklamasının "Terörsüz Türkiye" yol haritasındaki ilerlemenin somut sonuçları olduğunu belirterek, "Terör unsurlarının Türkiye'den çekilmesi ve silah bırakmaya dair yeni adımların açıklanması ana hedefe uygun ilerlemelerdir." ifadelerini kullandı.
Ardından A Haber canlı yayınına bağlanan AK Parti Sözcüsü Çelik, önemli açıklamalarda bulundu. Terör örgütü PKK'nın tüm unsurları ile beraber silah bırakması gerektiğini bir kez daha vurgulayan Çelik, "Bu süreçte tek göz var, o da Türkiye" ifadelerini kullandı.
İşte Ömer Çelik'in A Haber'de yaptığı açıklamalar
"Öncelikle tabii, Terörsüz Türkiye hedefinin asli başlığı PKK'nın feshi ve silah bırakmasının gerçekleşmesi şeklinde temellendirilmişti. Dolayısıyla terörsüz Türkiye süreci bu aşamaya gelinceye kadar birçok aşamadan geçti ama en başta ortaya konulan irade fesih ve silah bırakma sürecinin gerçekleşmesi şeklindeydi. Ve sizin de yayınlarınızda altını çizdiğiniz gibi birçok vesileyle biz açıklamalarımızı da yaptık ve bu sürecin koordinatlarının ve yol haritasının ana dinamiklerinin ne olduğunu net bir şekilde ortaya koyduk. Biraz evvel çok değerli konuklarınızla siz değerlendirirken onlar da kapsamlı değerlendirmeler yaptılar ve olayın birçok boyutuna dikkat çektiler. Tabii terör örgütleri yakın bölgemizde birtakım güçlerin siyasal projeleri için vekalet unsurları olarak uzun zamandır kullanılıyor. Tabii bunun doğal sonucu olarak da yakın bölgemizde de birtakım emperyalist odakların kendi vesayetlerini kurmasının bir aracı olarak kullanılıyor.
Zamanlama açısından da şuna dikkat çekmek isterim. İsrail'in bir terör devletine, yani Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin bir terörist yapıya dönüştüğü, soykırım uyguladığı, tüm komşu ülkelerine saldırdığı bir dönemde Türkiye yüksek bir irade ortaya koyarak terör örgütünü gündemden çıkarma, demokrasisi ve geleceği için bir yük olmaktan çıkarma şeklindeki iradesini net bir şekilde ortaya koydu.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, PKK'nın Türkiye'den çekilme kararını A Haber'de değerlendirdi.
"CUMHURBAŞKANIMIZ YÜKSEK İRADE ORTAYA KOYDU"
Biliyorsunuz, Sayın Cumhurbaşkanımızın bu süreçten önce Ahlat'ta yaptığı bir çağrı vardı, iç cephenin güçlendirilmesi diye. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın Meclis açılışında yaptığı konuşmadan sonra Sayın Bahçeli orada bir diyalog başlattı ve arkasından bu tarihi çağrıyı, terörsüz Türkiye ile ilgili tarihi çağrıyı yaptı. Sayın Cumhurbaşkanımız devletimizin başı olarak yüksek bir irade ortaya koydu ve Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek iradeyi ortaya koymasından sonra bu süreç bir devlet politikasına dönüştü ve devletin bütün kurumları terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için kendi pozisyonlarını bu çerçevede güncellemiş oldular.
Şimdi başından beri şu ilkelere dikkat çekiyoruz. Birincisi söylediğimiz şey şudur: Terör örgütünün feshi ve silah bırakma süreci bütün bu sürecin esasıdır. Dolayısıyla Türkiye'nin içinde, Irak'ta, Suriye'de ve diğer yerlerdeki terör örgütünün şube ve uzantılarının da silah bırakma sürecinin ve fesih sürecinin parçası olması bu sürecin kaçınılmaz doğası gereği olması gereken yapısıdır. Aynı şekilde şunu da söyledik: Terör örgütünün finansmanı, propagandasıyla ilgili yasal ve illegal yapılarının, yani Irak ve Suriye başta olmak üzere, Avrupa başta olmak üzere tümüyle gündemden çıkarılması gerekir diye.
"YENİ BİR AŞAMAYA GEÇİLMİŞ OLDU"
Sayın Cumhurbaşkanımızın bu devlet iradesini koymasından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi devreye girdi ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki komisyonla birlikte siyasi partilerin geniş katılımıyla orada büyük bir siyasi zenginlik ortaya çıktı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ndeki komisyon birçok toplumsal çevreyi dinleyerek bu süreci ilerletiyor. Tabii bizim başından beri söylediğimiz şudur, çok değerli konuklarınız çok kıymetli açıklamalarla bunu boyutlandırdılar. Başından beri söylediğimiz şey şudur: En önemli mesele silah bırakma sürecinin kesintisiz devam etmesidir ve silah bırakma süreciyle tamamlanmasıyla birlikte fesih, fesih sürecinin tamamlanmasıdır. Şimdi bugünkü açıklamayla birlikte yeni bir aşamaya geçilmiş oldu. O yeni aşama da şu: PKK Türkiye'deki unsurlarını ülke dışına çıkarıyor ve Türkiye'den çekildiğini açıklıyor. Yine orada bir ifade var: "Çeşitli temas noktalarıyla ilgili düzeltici adımlar atılacaktır." diye. O da silah bırakma konusunda yeni bir adımın atılacağını ifade eden bir açıklama. Dolayısıyla bugün yapılan açıklamada, PKK tarafından yapılan açıklamada iki şey öne çıkmış oluyor: Terör örgütü unsurları Türkiye'den uzaklaşıyor, ayrılıyor, çekiliyor, aynı zamanda da silah bırakma süreciyle ilgili olarak yeni bir adım atılmış oluyor.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, PKK'nın Türkiye'den çekilme kararını A Haber'de değerlendirdi.
"IRAK'TA SİLAH YAKMA SÜRECİNİN DEVAM ETMESİ GEREKİYOR"
Şimdi bu tablo bizim önümüze terörsüz Türkiye konusunda oluşmuş iradenin ve yol haritasının işlediğini gösteriyor. Bugünkü atılan bu adım, Türkiye'den terör örgütünün çekilmesi ve aynı zamanda silah bırakmayla ilgili yeni bir adımın atılacağının açıklanması, yol haritasının işlediğini, terörsüz Türkiye açısından olumlu sonuçlar doğurduğunu ve ilerlemeye devam ettiğini gösteriyor. Bizim başından beri söylediğimiz SDG, YPG başta olmak üzere, Irak'taki unsurlar başta olmak üzere terör örgütünün bütün şube ve uzantılarını kapsayacak şekilde bu sürecin ele alınması çerçevesindedir. Onun için de tabii bu Irak'taki yaklaşımla Suriye'deki yaklaşım farklı olabiliyor. Irak'ta işte bu silah bırakma, silah yakma sürecinin devam etmesi gerekiyor. Suriye'de ise Suriye merkezi hükümetin iradesi çerçevesinde 10 Mart anlaşmasına uyarak oradaki PKK şube ve uzantılarının bu şekilde bu fesih sürecinin parçası olması gerekiyor.
"BU SÜREÇTE TEK GÖZ VAR O TÜRKİYE'NİN GÖZÜ"
Bundan sonrasında tabii ki Milli Birlik Kardeşlik Komisyonu'nun kurulması, Sayın Bahçeli'nin çağrısıyla, tarihi çağrısıyla oluşan müthiş stratejik politik zemin, Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek devlet iradesiyle bütün devlet kurumlarının bu hedefe odaklanması bir şey gösteriyor. Bu süreçte bir üçüncü göz yok. Bu süreçte tek göz var, o da Türkiye Cumhuriyeti'nin gözü. Yani burada zaman zaman haksız iftiralar, isnatlarda bulunuluyor. Hani şuraya taviz verildi, burayla pazarlık yapıldı vesaire gibisinden. Bunlar tamamen süreci zehirlemeye dönük açıklamalar.
Öte yandan fesih ve silah bırakma sürecinin dışındaki birtakım gündemler buranın parçası kılınmaya çalışılıyor. Bu maksimalist ve marjinal yaklaşımların da sürecin doğru bir şekilde ilerlemesine herhangi bir faydası yok. Dolayısıyla ana gündeme odaklanarak, odak kaybı yaşamadan bu sürecin ilerletilmesi çok önemli. Bugün ortaya çıkan bu gelişmeyle birlikte de sürecin ana odağına, yani PKK'nın feshi ve silah bırakmasına dönük olarak bir somut ilerleme sağlandığı net bir şekilde görülüyor. Dolayısıyla bugün ortaya çıkan tablo ana gündeme uygun, terörsüz Türkiye hedefinde bir ilerlemeye işaret eden bir tablodur.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, PKK'nın Türkiye'den çekilme kararını A Haber'de değerlendirdi.
"FİİLİ, İSTİHBARİ, SİYASİ SABOTAJLARA DİKKAT"
Biz bunu geçmiş süreçlerde de yaşadık. Esasında üç tür sabotajla karşı karşıya kalıyor bu süreçler. Bir tanesi fiili sabotaj. Yani bölgede siz terörü gündemden çıkarmaya çalıştığınız zaman birtakım odaklar fiilen provokasyon yaparak bu süreci durdurmaya, yolundan çıkarmaya çalışıyorlar. İkincisi tabii istihbari sabotajlar var. O da birtakım devletlerin kendi istihbarat örgütleri vasıtasıyla ya da vekiller kullanarak sürecin istikametini değiştirmeye dönük birtakım gizli çalışmaları oluyor. Bir de tabii esas mesele siyasetle ilgili. Siyasetin dili, duruşu, çizdiği çerçeve burada çok önemli. Yani tutup da burada biraz evvel bahsettiğim, işte tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak ilkesinin dışında bir yere konumlandırılmaya çalışılırsa bu süreç, bu kuşkusuz burada ana gündemin, PKK'nın feshi ve silah bırakması değil, başka birtakım amaçlar taşıdığını göstermektedir. Biz tabii bu siyasi sabotajlara karşı deneyimliyiz. Yani geçmiş süreçlerde de bununla mücadele ettik. Sayın Cumhurbaşkanımızın hem siyasi düzeyde partimize verdiği talimat, hem de devlet kurumlarına verdiği talimat, her türlü siyasi provokasyonla mücadele ederken aynı zamanda da bu sürecin önünün açılması. Yani şöyle: Bu siyasi sabotajlarla ve siyasi sürece dönük siyasi suikast girişimleriyle mücadele ederken ana odağı kaybetmeyelim ve ana odakta ilerleyelim iradesi Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından en yüksek devlet iradesi olarak ortaya konulmuştur. Bunları görüyoruz, bu sabotaj girişimlerini. Farkındayız. Bunlarla kamuoyunun gördüğü ya da görmediği zeminlerde mücadele de ediliyor.
Ama şunun da mesela görülmesi gerekir ki esas mesele büyük denklemde, büyük çerçevede bununla ilgili bir ölçek büyütücü diplomasinin yapılmasıdır. Ölçek büyütücü burada birtakım denklemlerin oluşturulmasıdır. Dikkat ederseniz Sayın Cumhurbaşkanımızın birkaç aydaki diplomasi trafiğine dikkat ederseniz, bu diplomasi trafiği net bir şekilde göstermektedir ki burada Sayın Cumhurbaşkanımız ölçek büyütücü bir küresel diplomasiyi güçlü bir şekilde hayata geçirmektedir ve dünyada da bunun karşılığı birebir, anlık olarak verilmektedir.
Örneğin Suriye'de bir istikrar sağlanacaksa kilit aktör Türkiye'dir ve masayı kuracak kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan'dır diye uluslararası düzeyde her alanda söylenmektedir. Yine aynı şekilde Gazze soykırımına karşı bakın bugün Birleşmiş Milletler raporlarına da bakarsanız en etkili mücadeleyi Türkiye vermiştir ve şimdiye kadar da İnsanlık İttifakı'nın ilk başta söyleyemediği sözler Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından ortaya konulmuştur. Ondan sonra İnsanlık İttifakı'nın diğer üyeleri Sayın Cumhurbaşkanımızın bu sözlerini Birleşmiş Milletler'de ve başka zeminlerde ifade etmeye başlamışlardır. Yine Rusya-Ukrayna Savaşı ile ilgili olarak Başkan Trump'ın açıklamalarına bakarsanız, yine burada barışı sağlayacak kilit aktör olarak Türkiye ve Sayın Cumhurbaşkanımıza işaret edilmektedir. Şimdi bu ölçek büyütmenin içerisinde Türkiye kendi yoluna devam ederken aynı zamanda maalesef soykırımcı siyasetin temsilcisi olan güya Birleşmiş Milletler üyesi bazıları bir terör devletine dönüşmüşken, Türkiye'nin hem terörsüz Türkiye hedefiyle hem terörsüz bölge hedefiyle terör örgütünü gündemden çıkarmaya dönük bu iradesi müthiş bir şekilde ilgi uyandırmakta ve bu tabii ki büyük, bunun büyük bir güçle, entegre bir stratejiyle yapılacağı da görülmektedir. Burada istihbari gücünüz çok önemli, askeri gücünüz çok önemli, diplomatik gücünüz çok önemli. Uluslararası arenada Cumhurbaşkanımızın koyduğu bu iradeyle ölçek büyüten bu diplomasi ve siyaset ana belirleyici, stratejik anahtar durumunda. Dolayısıyla tüm bunlar bir araya geldiği zaman ancak bu konularda ilerleyebiliyorsunuz. O zaman provokasyonların yan etki oluşturmasına, siyasi sabotajların sürece çökmesine müsaade etmemiş oluyorsunuz. Tabii ki bunlar zor süreçlerdir. Bugünden yarına tarih vererek ya da işte resim çekerek kesinlikle şöyle olacak denilmesi çok zor süreçlerdir. İnişleri vardır, çıkışları vardır, durduğu yer vardır, ilerlediği yer vardır. Ama şimdiye kadar görülmüştür ki, bugünkü gelişmeler de somut bir şekilde ortaya koymuştur ki yol haritası işlemektedir Türkiye Cumhuriyeti'nin."
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, PKK'nın Türkiye'den çekilme kararını A Haber'de değerlendirdi.
A Haber yayınında Merve Özkan, Çelik'e "Bölgesel veya küresel bazı güçlerin de terörsüz Türkiye sürecini sabote etme girişimleri olduğunu düşünüyor musunuz peki?" sorusunu yöneltti. Çelik bu soruya da şöyle yanıt verdi:
"DÜŞÜNMÜYORUM, KESİNLİKLE EMİNİM"
Müsaadenizle düşünmüyorum, kesinlikle eminim. Yani bunun burada sizin sorduğunuz soru son derece kritik bir soru. Çünkü uzun zamandır yakın bölgemizde, Irak ve Suriye'de başta olmak üzere terör örgütleri bir vekalet savaşının aracı olarak kullanılıyor. Onun için burada esasında siz bir terör örgütü görseniz de herhangi bir yerde orada arkasında başka birtakım siyasi projeler var. Gözükmek istemeyen birtakım siyasi odaklar var. Onun için burada dikkat edilmesi gereken şey şu. Mesela siz bölgede öyle şeyler görürsünüz ki, biz mesela geçmiş yıllarda görmüştük bunu. Bir kişi işte DEAŞ'ta bulunmuş, daha sonra PKK'ya geçmiş, daha sonrasında bakıyorsunuz ona bir Avrupa devletinin istihbarat örgütüyle bağlantılı olarak hareket ediyor. Ya da uluslararası davalara konu olduğu için, uluslararası mahkemelerde yargılanması devam ettiği için ve uluslararası haberlere konu olduğu için net bir şekilde ifade edebilirim. İşte bu biliyorsunuz Fransa'nın bir çimento firması Lafarge diye bir şirketi var. Bu şirketin DEAŞ'a, PKK'ya ait birtakım karargahları inşa ettiği, bunun Fransa'daki bazı devlet yetkililerinin bilgisi dahilinde olduğu şeklindeki bilgi ve belgeler Amerika'da cezai bir sonuç doğurdu. Fransa'da da en son yargılaması devam ediyordu bunun. Yani nasıl oluyor mesela Fransa devletinin yetkililerinin de içine karıştığı şeklinde bu terör örgütlerine fiili destek verilmesi? Orada bu bahsettiğim cümleler benim cümlelerim değil. Bunu Fransa'daki iddianameden, Fransız basınına yansıyan cümleler olarak aktarıyorum size. Yani birtakım devlet yetkililerinin bilgisi dahilinde bütün bunlar gerçekleşmiş denilerek diye ifade ediliyor. Buradan baktığınızda buradaki karmaşıklığı görüyorsunuz ama aslında bizim yıllar içerisindeki deneyimimiz buradaki karmaşıklığı çok netleştirecek birtakım merceklere sahip. Yani bu lenslere, bu merceklere sahibiz. O da nedir? Bir siyasi proje var burada. Bu siyasi projede mümkün olduğu kadar zayıf devletlerin oluşturulması, etnik ve mezhebi düzeyde bölünmüş yapıların ortaya çıkarılması. Bu çerçevede de zayıf devletler, etnik ve mezhebi düzeyde bölünmüş birtakım siyasi otoriteler çıktığı zaman bizzat terör örgütlerinin orada birtakım devletçikler haline dönüşmesi ve birileri tarafından kontrol edilebilir bir bölge, kontrol edilebilir bir coğrafya, kontrol edilebilir birtakım doğal kaynaklar haritasının çıkarılması şeklindeki bir yaklaşım öteden beri vardır. E şimdi buradaki en büyük irade nedir? Buradaki en büyük irade de bir bu vesayet odaklarıyla mücadele edilmesi. Diplomasi yoluyla, istihbarat yoluyla, askeri gücünüzün, savunma sanayinizin ileri noktalara erişmesi vasıtasıyla elde ettiğiniz caydırıcılık yoluyla. İkincisi de bunların kullandığı alet, edavatın, araçların ortadan kaldırılması, yani oradaki bölgedeki birtakım dinamiklerin ortadan kaldırılması. Onun için başından beri diyoruz: Terörsüz Türkiye süreciyle terörsüz bölge süreci birbirine yakın ya da birbiriyle, birbirinin artısı olan süreçler değil. İç içe süreçler bunlar. Biri diğerinin doğal uzantısı olan süreçler. Yani biz hem ülkemizin içindeki terör unsurlarından kurtulmak hem de Irak ve Suriye başta olmak üzere yakın bölgemizden ülkemize dönük her türlü tehdidi ortadan kaldırmak şeklinde temel bir milli güvenlik stratejisine sahibiz. Dolayısıyla buradaki kazanımlarımızı da koruyacağız. Burada yıllar içerisinde Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminden itibaren burada iki tane enstrüman hep kullanılmıştır hükümetlerimiz tarafından. Bir tanesi hard power denilen sert güç unsurları. Yani kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri, polisimiz, jandarmamız, bütün güvenlik güçlerimizle birlikte bu teröre karşı sert bir mücadele verilmiştir. Ama Türkiye şunu da söylemek gerekir ki, teröre karşı mücadeleyi en yüksek uluslararası hukuk standartlarında vermiştir. Bir de soft power dediğimiz devletin yumuşak güç unsurları vardır. Nedir bu? İşte terör örgütü mensuplarını teslim olmaya teşvik eden yasal düzenlemelerin yapılması ki bunlar AK Parti'nin iktidarından önce de yapılmıştır.
Milli Güvenlik Kurulu'na o zamanlar tavsiye olarak gelmiştir AK Parti'den önce de. O yasal düzenlemeler yapılmıştır. Dolayısıyla burada geçmişteki Milli Birlik Kardeşlik süreci, çözüm süreci gibi konular da işte bu bahsettiğim devletin yumuşak güç unsurları vasıtasıyla terörü bertaraf etme boyutunun devreye girmesidir. Bugün terörsüz Türkiye ve terörsüz bölge süreci bir yandan Türkiye bölgesinde milli güvenliğini koruyacak, kendine dönük her türlü tehdidi bertaraf edecek bir caydırıcı güç olarak hazır ve nazır dururken, aynı zamanda da yumuşak güç unsurlarıyla, devletimizin yumuşak güç unsurlarıyla yani demokrasimizle, hukuk devletimizle, bunun en büyüğü olan meclisimizle birlikte bütün bu mücadeleyi vermektedir. Burada Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu yüksek devlet iradesi tüm bu sürecin şemsiyesidir.
"ANA HEDEFE UYGUN İLERİLİYOR"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, terör örgütü PKK'nın Türkiye'den çekilme kararı ve silah bırakma sürecine dönük yeni adımların atılacağına ilişkin açıklamasının "Terörsüz Türkiye" yol haritasındaki ilerlemenin somut sonuçları olduğunu belirterek, "Terör unsurlarının Türkiye'den çekilmesi ve silah bırakmaya dair yeni adımların açıklanması ana hedefe uygun ilerlemelerdir." ifadelerini kullandı.
Çelik, NSosyal hesabından yaptığı açıklamada, terör örgütü PKK'nın Türkiye'nin içindeki unsurları ile Irak ve Suriye başta olmak üzere tüm bölgedeki silahlı ve illegal yapılarının feshi ve silah bırakmasının devam etmesinin "Terörsüz Türkiye" sürecinin asli gündemi olduğunu belirtti.
PKK'nın silah bırakmaya kesintisiz devam etmesinin "Terörsüz Türkiye" hedefinin yol haritasının ana başlığı olduğunu vurgulayan Çelik, şunları kaydetti: "Bugünkü gelişmelerle beraber, PKK'nın Türkiye'den çekilme kararı alması ve silah bırakma sürecine dönük yeni adımların atılacağının açıklanması, 'Terörsüz Türkiye' yol haritasındaki ilerlemenin somut sonuçlarıdır. Terör unsurlarının Türkiye'den çekilmesi ve silah bırakmaya dair yeni adımların açıklanması ana hedefe uygun ilerlemelerdir. Yol haritası 'Terörsüz Türkiye' hedefi için olumlu sonuçlar üretmeye devam etmektedir. 'Terörsüz Türkiye' süreci demokrasimizin tüm tehditlerden arındırılması için atılmış stratejik ve tarihi bir adımdır. Bunun doğal ve ayrılmaz sonucu olan 'terörsüz bölge' hedefi, komşu ülkeler başta olmak üzere yakın bölgemizde, terör örgütleri üzerinden emperyalist vesayet kurulmasına karşı bir duruştur."
Türkiye'den çekilen terör örgütü PKK'lı teröristler (A Haber arşiv)
"SÜRECİN HER TÜRLÜ PROVOKASYONDAN KORUNMASI İÇİN AZAMİ DİKKAT GÖSTERİLMELİDİR"
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin tarihi çağrısıyla oluşan stratejik politik zeminin ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın yüksek iradesiyle sürecin bir devlet politikasına dönüşmesinin zamanın ruhuna uygun ve Türkiye'nin etrafındaki meydan okumalara cevap niteliğinde büyük bir çerçeve inşa ettiğini aktaran Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu: "Yüce Meclis'in farklı partilerden oluşan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çalışmalarıyla olgunlaşan desteği ve yol göstericiliği, sürecin yegane 'siyasal özne'sinin milli irade olduğunu net şekilde ortaya koydu. Bundan sonrasında, silah bırakma ve fesih sürecinin kesintisiz devam etmesine dönük adımların atılması, hedeflere ulaşılmasını sağlayacaktır. Fesih ve silah bırakma sürecinin devam etmesiyle Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun çizeceği pozitif çerçeve netleşecektir.
Sürecin her türlü provokasyondan korunması için azami dikkat gösterilmelidir. Yakın bölgemizde gelişen kaos siyasetlerinin arkasındaki odakların, siyasi, istihbari ve fiili sabotaj girişimlerinin farkındayız. Bunlara karşılık kararlılıkla yol haritasını işletiyoruz. Farklı siyasi görüşten partilerin varlığı ve desteği siyasi zenginliktir, tüm bu sürecin gücüne güç katmaktadır. Bu siyasi zenginliğin 'devletimizin nitelikleri'ne ve 'milletimizin değerleri'ne uygun biçimde korunması ve ana hedefe ilerlemesi yol açıcı olacaktır."
Terör örgütü PKK adına açıklamayı örgütün elebaşılarından Sabri Ok yaptı. (A Haber arşiv)
"TÜRKİYE CUMHURİYETİ GÜNDEMİNE HAKİMDİR"
Çelik, süreci ana odağından uzaklaştıran haksız isnatlar ve iftiralarla, marjinal ve maksimalist yaklaşımların yol haritasını zehirleyen yan etkiler oluşturmasına müsaade etmeyeceklerini belirterek, şu ifadeleri kullandı: "Her bir vatandaşımızın desteğiyle ve kardeşliğimiz, tarih ve kader birliğimizle hedeflerimize ilerliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın yüksek devlet iradesiyle devletimizin tüm kurumları 'Terörsüz Türkiye' hedefi için çalışmaya kararlılıkla devam etmektedir. Türkiye Cumhuriyeti gündemine hakimdir."
X
"GÜÇLÜ TÜRKİYE İÇİN VAZGEÇİLMEZ ÖNEMDE"
İletişim Başkanı Burhanettin Duran sosyal medya hesabından PKK'nın açıklamasının "Terörsüz Türkiye" sürecinde yeni bir adım olduğunu belirterek şu ifadelere yer verdi:
Bu yeni adım, bütün unsurlarıyla PKK'nın silah bırakması hedefi doğrultusunda gerçekleşen olumlu bir gelişmedir. "Terörsüz Türkiye" süreci Cumhurbaşkanımız ve Sayın Devlet Bahçeli'nin ortaya koyduğu kararlı ve cesur liderlik sayesinde sürdürülmektedir. Gayemiz ülkemiz içinde huzur ve güvenliği tahkim etmek, bölgemizde ise barış ve istikrarı kalıcı hâle getirmektir.
Bölgemizde meydana gelen gelişmeler ve küresel ölçekte artan belirsizlikler, önümüzdeki dönemde Türkiye'ye yeni sorumluluklar yüklemektedir. "Terörsüz Türkiye" ve "terörsüz bölge" politikalarını kararlılıkla sürdürmek hem bu sorumlukları yerine getirmek hem de "güçlü Türkiye" idealine yürümek için vazgeçilmez önemdedir.
Fotoğraf-AA Arşiv
BAKAN TUNÇ: TERÖRSÜZ TÜRKİYE İDEALİNE ÇOK YAKINIZ
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç da söz konusu karar yönelik açıklamasında "Devletimizin kurumlarının tam bir koordinasyon ve uyumu, aziz milletimizin kararlılığı, hukuk devletinin sağladığı adalet zeminiyle "Terörsüz Türkiye" idealimize her zamankinden daha yakınız." dedi.
TBMM bünyesinde kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nda bu hafta Adalet Bakanlığı olarak bu süreçte gerçekleştirdikleri çalışmaları milletvekilleri ile paylaşılacağını ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi için atılması gereken adımları değerlendireceklerini belirten Yılmaz Tunç açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi:
Komisyonun ortaya koyacağı tespitler ve alacağı kararlar; bundan sonraki adımlarımıza yön verecek, milli birlik ve kardeşliğimizin tahkimi yolunda güçlü bir yol haritası oluşturacaktır. Amacımız, duruşumuz, kararlılığımız bellidir. Hedefimiz, iç cephemizi daha da güçlendirerek aziz milletimizin birlik ve beraberliğine saplanan hançeri söküp atmaktır.
Milletimizin huzuru ve güvenliği, ülkemizin kalkınması her zaman önceliğimizdir. Terörün prangasından kurtulan Türkiye, enerjisini kalkınmaya ve yatırıma harcayacak, ekonomik büyüme ve toplumsal refahın önü açılarak ülkemiz her alanda daha müreffeh bir geleceğe yürüyecektir. Terörün olmadığı Türkiye, sadece vatan topraklarında değil bölgesinde ve dünyadaki etkinliğini ve gücünü artıracaktır.
Ülkemizin geleceğinin bugünden daha aydınlık olmasını istemeyen şer odaklarına asla fırsat verilmeyecektir. Kimsenin şüphesi olmasın ki ülkemiz için canlarını feda eden aziz şehitlerimizin emanetine daima sahip çıkılacak, aziz milletimizin menfaati doğrultusunda atılması gereken adımlar kararlılıkla atılacaktır.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü liderliğinde Türkiye Yüzyılı'nın inşa sürecini hızlandıracak, Terörsüz Türkiye idealimize mutlaka ulaşarak gelecek nesillerimize daha huzurlu ve güvenli bir ülke emanet edeceğiz.
Fotoğraf-AA Arşiv
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada PKK'nın kararını değerlendirerek "Terör örgütü PKK'nın Türkiye sınırları içindeki silahlı unsurlarını çekme kararı, devletimizin kararlılığı ve milletimizin yıllardır süren mücadelesinin somut bir sonucudur. " dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu adım, "Terörsüz Türkiye" hedefimize giden yolda atılmış yeni ve tarihi bir adımdır. Paradigma değişmiştir ve bu adım ümitleri artırmıştır. Güvenlik güçlerimizin kahramanlığı, milletimizin direnci ve devletimizin terörle mücadeledeki kararlı politikaları sayesinde bugün gelinen nokta mümkün olmuştur. Silahların sustuğu, fikirlerin konuştuğu bir Türkiye inşa etme iradesi artık çok daha güçlüdür. Terörsüz Türkiye'nin nihai hedefi olarak Silahlar sonsuza kadar sustuğunda her meselemizi çok daha rahat konuşabileceğiz.
"TÜRKİYE KALICI GÜVENLİĞİNDE MERKEZİNDE YÜKSELEMEYE DEVAM EDECEK"
Son tahlilde biz bu meseleyi "Türkiye'nin sorun çözme yeteneğinin geliştirilmesi ve demokrasi kapasitesinin artırılması olarak" görüyoruz Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliği ve Sayın Devlet Bahçeli'nin dirayeti ile milletimizin birlikteliği sayesinde, ülkemiz bu uzun soluklu tehdidi aşacaktır. Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Dayanışma Komisyonu olarak "odak kaybı" yaşamadan; sürecin sağlıklı ilerlemesi, kalıcı barış zeminine dönüşmesi ve her türlü provokasyondan uzak yürütülmesi için yoğun bir çalışma içerisindeyiz.
Sahada yürütülen görüşmeler, kurumlar nezdinde yapılan istişareler ve siyasi düzlemdeki koordinasyon, sürecin güvenli ve şeffaf biçimde ilerlemesi açısından büyük önem taşımaktadır. Milletimizin desteği, devletimizin kararlılığı ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde; Türkiye, kalıcı güvenliğin ve toplumsal huzurun merkezinde yükselmeye devam edecektir. "Terörsüz Türkiye" ideali artık bir temenni değil, adım adım gerçeğe dönüşen bir süreçtir. Türkiye yüzyılının en önemli amaçlarından biri "Duygudaşlığımızı-kaderdaşlığımızı-tarihdaşlığımızı ve vatandaşlığımızı yüceltmektir Sonuç olarak Terörsüz Türkiye meselesi Devlet ve millet projesi olarak hedefine emin ve kararlı adımlarla devam etmektedir.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
