Birkaç oy uğruna daha kaç maske takacak? Siyasal İslamcı Kılıçdaroğlu
Kamuoyu günlerdir Kemal Kılıçdaroğlu'nun seccade skandalını konuşuyor. Halktan büyük tepki toplayan olayla ilgili yalan ifadelere başvuran Kılıçdaroğlu'na tepkiler çığ gibi büyüdü. Tabanda yaşanan olayın özrü beklenirken, CHP yönetimi ve bazı gazeteciler skandalı örtbas etmek için daha büyük bir skandala imza attı. Seccadeye ayakkabılarıyla defalarca kez basılması olayının faturasını seccadeye ve İslam inancına bağlamaya çalışan CHP zihniyeti, gerçek yüzünü bir kez daha tüm dehşetiyle göstermiş oldu. Sabah Gazetesi'nin usta yazarı Salih Tuna yaşananların derinine inerek, zihniyetin ne yapmaya çalıştığını kaleme aldı. Sosyal medyada da binlerce kullanıcı, sağ kesimden oy almak için takiye yaparak yüzüne sahte bir maske takan Kılıçdaroğlu'na "Bir kaç oy uğrana daha kaç maske takacaksın" diye sordu.
İşte Sabah Gazetesi yazarı Salih Tuna'nın "Siyasal İslamcı Kılıçdaoğlu" başlıklı güne damgasını vuran yazısı
Bizim çocuk "Yeni albümü çıktı" der gibi, "Kılıçdaroğlu'nun yeni seccadesi çıktı!" deyince afalladım.
Hiçbir şeyden haberim yoktu. Gün boyu haberlere bakmamıştım.
"Nasıl yani oğlum?" dedim.
Cep telefonundan ilgili fotoğrafı gösterdi. Sevgili Kılıçdaroğlu yine ayakkabılarıyla seccadeye basıyordu. Öncekinden farklı olarak ikili fotoğraftı bu. Yani, "Kalabalıktı, göremedim!" diyeceği bir durum yoktu.
Gelgelelim, madem görmediğini söylüyor, beyan esastır.
Lakin sorun da burada; yani belirli bir duyarlığı ısrarla görmemesinde. Üstelik hem kalabalıklarda hem tenhalarda!
Sevgili Kılıçdaroğlu'nun muhafazakâr sosyolojiden oy kapma belasına orda burda, iftarlarda kendini gösterirken seccadeye ayakkabılarıyla basacak kadar görmemesi başlı başına ibretlik bir durum!
Oysa olduğu gibi görünüp göründüğü gibi olmayı deneseydi en azından seccadeyi görürdü.
***
İslam'ın politik yorumu başkadır, İslam'ı politik çıkar uğruna araçsallaştırmak başkadır.
"Siyasal İslamcılık" da zaten İslam'ı araçsallaştırmaktan başka bir şey değildir. İslami terminolojide bunun en hafif karşılığı riyakârlıktır. Ötesini söylemeyeyim.
Bu bakımdan "Siyasal İslamcı olarak Kılıçdaroğlu'nun portresi" başlıklı çalışmalar yapılsa yeridir.
"Mücahit Kılıçdaroğlu" deyince zıplayan muhteremler az sakin olun, anlatacağım.
Kılıçdaroğlu'nun Siyasal İslamcılığının, Gilles Kepel ve Oliver Roy gibi üçüncü sınıf oryantalistlerinin sömürge aydınlarının ağzına verdiği "Siyasal İslam" veya "Siyasal İslamcı" kavramlaştırmasıyla alakası yoktur.
Malumunuz, söz konusu oryantalistlerin maksadı Müslümanları yalıtma, yalnızlaştırma, nihayetinde ötekileştirmektir.
Zira bunların kavline göre Balıkesir Zağnos Paşa Camii'nde verdiği hutbede, "Camiler sadece namaz kılmak için yapılmamıştır, din ve dünya için neler yapılması lazım geldiği konusunda görüş alışverişinde bulunmak için yapılmıştır..." diyen Mustafa Kemal Atatürk tastamam "Siyasal İslamcılık" yapmıştır.
Aynı şekilde...
Fransız işgalciler Maraş'ta bayrağımızı surlardan indirdiği sırada cuma namazı kılmak için camiyi dolduran cemaate, "Müslümanlar, bir beldede cuma namazı kılmak için o beldenin hür olması gerekir. Eğer hürriyet yoksa, eğer sancağımız dalgalanmıyorsa cuma kılmak caiz değildir..." diye hutbe vererek Maraş halkını ayağa kaldıran Rıdvan Hoca da "Siyasal İslamcılıktan" başka bir şey yapmamıştır.
Çünkü bu oryantalist kafa, direnen İslam'ı "Siyasal İslam", direnen Müslümanları da siyasal İslamcı tesmiye etmiştir.
***
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN