A HABER GALERİ
Suphiye Orancı ile Uğur Dündar bodrum katta aşk yaşıyorlardı iddiası! Dündar olaya neden basın yasağı getirtti?
Metin Akpınar'ın 1987'de aşk yaşadığı Suphiye Orancı'dan Duygu ve Sevgi Nebioğlu isimli ikiz kızları olduğu ortaya çıktı. Akpınar'a babalık davası açan Duygu Nebioğlu, iddialı bir açıklamayla gündeme damga vurdu. Nebioğlu, 'Ablamın babası da ünlü bir gazeteci' diyerek Uğur Dündar'ı işaret etti. Dündar ise bu iddiayı kesin bir dille yalanladı. Ancak Orancı'nın kuzeni bombayı patlattı. Kuzen H.G. 'Suphiye ile Yeşilköy'deki Çınar Otel'e gittik. Orada Uğur Dündar'ı gördü ve selamlaştılar.' dedi. Gündemi sallayan olayla ilgili yeni iddialar da ortaya atıldı. Sosyal medya ünlüsü Yağmur Çevik, Orancı ile Dündar'ın Çınar Otel'in yanındaki apartmanın bodrum katında birlikte olduğunu ileri sürdü. Öte yandan Dilara G.'nin açtığı babalık davasına yayın yasağı getirilmesi, tartışmaya neden oldu.
Türkiye Metin Akpınar ile Uğur Dündar'ın babalık davalarına kilitlendi. Duygu Nebioğlu, babasının Akpınar olduğunu kanıtladı.
Annesinin evlilik dışı ilişkilerinden 4 çocuğu bulunduğunu söyledi. Ablası Dilara'nın babasının da ünlü bir gazeteci olduğunu belirtti.
DÜNDAR YALANLADI
İddiaya göre o gazeteci Uğur Dündar'dı. Dündar çelişkili DNA testleri ile yalanlasa da tanıklar ortaya çıktı.
Orancı'nın teyzesinin kızı N.H., "1980'li yıllarda Yeşilköy'deki Çınar Otel ve çevresi İstanbul'da gençlerin buluşma noktasıydı. Suphiye ile Çınar Otel'in kafesine gittik. Suphiye, Dündar'ı gördü. Selamlaşıp bir süre sohbet ettiler" dedi.
YEMEK GÖTÜRÜYORMUŞ
23 Nisan tarihinde yine gündemi sallayan iddialar ortaya atıldı. Sosyal medya ünlüsü Yağmur Çevik canlı yayında bombaları patlattı. Çevik, Orancı ile Dündar'ın Çınar Otel'in yanındaki apartmanın bodrum katında birlikte olduğunu iddia etti.
Orancı'nın arkadaşları Suphiye'ye 'Saçmalama sen küçüksün bu adam kocaman' diyor. Ama Suphiye Dündar ile beraber olmaya devam ediyor. Hatta Uğur Dündar yemek yemeyi çok sevdiği için ona yemek götürüyor.
MESAJINI ÖNCEDEN VERMİŞ
Dilara Gülatan, yeni test isteyip mücadelesinin süreceğini açıklarken, genç kadının mesajı geçtiğimiz Eylül'de verdiği ortaya çıktı.
Gülatan'ın kendisine bakan Sevim adlı kadınla fotoğrafını paylaştığı görüldü. Altına ise "Gerçeklerin zamanı gelince gün yüzüne çıkma gibi bir huyu vardır" diye yazmıştı.
YAYIN YASAĞI KOYDURDU
Öte yandan Dilara G.'nin babalık davası açtığı araştırmacı gazeteci Uğur Dündar, mahkemeye başvurarak kendisiyle ilgili gerçeğin ortaya çıkmasını sağlayacak dosyaya önce gizlilik kararı aldırdı.
ANNEYE HAKARET ETTİ
Dündar, sosyal medyada Dilara G.'nin annesini hedef alarak, "Suphiye Orancı'nın dudak uçuklatan gayri ahlaki geçmişini yakından bildiğini öne süren kişilerle konuştum. Onların iddialarını dinledikçe kızları için daha da üzüldüm. Ne talihsiz çocuklarmış" iddiasında bulundu.
MAHKEMENİN KARARI ŞAŞIRTICI BULUNDU
Yayın yasağının, Dündar'ın talebiyle babalık davasının görüldüğü Isparta 2. Aile Mahkemesi tarafından verildiği ortaya çıktı. Mahkemenin dosyanın gizliliğini ihlal eden hiçbir haber olmamasına rağmen böyle bir karar vermesi şaşırtıcı bulundu.
İHMALLER ORTAYA ÇIKTI
Adli Tıp Kurumu'nun verdiği raporda; bazı usulsüzlüklerin olduğu, raporun kuru kan örnekleri alınmadan hazırlandığı, aynı zamanda DNA örneklerinin iki taraftan da aynı anda alınması gerektiği kuralına uyulmadığı gibi detaylar ortaya çıkmıştı. Yönetmeliğe göre, örnek alınan kişilerin isimleri kapalı ve kodlu olmalıydı ancak bu davada iki tarafın da isimleri açık bir şekilde yazıldı. Kan örnekleri İzmir Adli Tıp Kurumu'nun yeni binasına taşınma dönemindeyken alındı. Örneklerin alındığı tarihten sonra geçen 7 aylık sürede bozulma ihtimali bulunuyordu. Ayrıca örnekler iki taraftan bir buçuk ay arayla alındı. Anneden de kan örneği alınması gerekirken, sonuca etki edebilecek bu seçenek de görmezden gelindi. Mahkemenin söz konusu DNA raporundaki aksaklıkları göz ardı edip jet hızıyla yayın yasağı kararı vermesi dikkat çekti.
Basın suçlarına bakan Cumhuriyet Savcısı Asım Ekren'in 'Yayın yasağının yasal dayanağı ve yaptırımı' isimli makalesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararlarla hangi hallerde yayın yasağının getirilmesine açıklık getiriliyor.
İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ ESASTIR
Makalede 5187 sayılı Basın Kanunu'nun 3'üncü maddesinin 1'inci fıkrasına göre, basının hür ve özgür olduğunu vurgulanıyor. Makalede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ifade özgürlüğünü düzenleyen 10'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında da; ifade özgürlüğünün esas olarak belirtildiği, ancak sınırlama olarak 2'nci fıkrasında, 'Yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için sınırlamalara veya yaptırımlara tabi tutulabilir' ibarelerinin yer aldığı kaydediliyor.
DAR BİR YORUM YAPILABİLİR
Makalede, hakimin istisnai ve dar şekilde yorum yaparak yayın yasağı kararı verebileceğine, ancak bu kararın verilebilmesi için yargılama görevinin amacına uygun olarak yerine getirilmesinin tehlikeye girmiş olması gerektiğine dikkat çekiliyor.
ÜNLÜ-ÜNSÜZ AYRILMALI
Yayın yasağı istenilen örneklerde, talebe konu edilen kişinin sıfatı da önemli. "Normal vatandaş ile politikacı, kamuya mal olmuş, basın aracılığıyla ünlenmiş, 'meşhur' diye tabir edilen sanatçı, sporcu, gazeteci, kamu görevlisi gibi kişilerin birbirlerinden ayırılarak değerlendirilmesi gerekiyor. Söz konusu makalede bu sıfattaki kişilerle ilgili toplumun haber alma hakkı olduğu, bunların eleştiriye tahammül etmeleri ve bu açıdan basın özgürlüğünün daha geniş olması gerektiğine dair ifadeler yer alıyor.