HAŞMET BABAOĞLU

Öğretmenlik ruhu ve gerçek

"Ne zaman öğretmenler odasına girip 'Selamün aleykü m' desem, meslektaşlarımın huzuru kaçıyor...
O derece! Anında aramıza görünmez fakat kalın bir çizgi çekiyorlar sanki. Yapmacık gülümsemeleri bile sönüyor; on dakika kadar sonra da ya siyasi bir konu açıyorlar ya da inançlı insanları küçümseyen bir tartışmanın kapısı açılıyor.
Bilimin ne olduğunu bilmedikleri her hallerinden belli olan meslektaşlarım bir anda radyasyonu bulmuş Madam Curie gibi konuşmaya başlıyor.
Sinirlenmediğimde hallerini komik buluyorum.
Biliyorum, biraz sonra zil çalacak, bu halleriyle sınıflara gidip çocuklara da bu fikirlerinden (!) birkaç söz yumurtlayacaklar...
Bir şey söyleyeyim mi?
Sizler bu ülkede okulların halini bilmeden yazıp çiziyorsunuz."

***

Yukarıdaki sözler bir öğretmen ahbabımın sözleri...
Telegram grubumdaki öğretmen takipçilerimden de biliyorum; hepsi benzer şeyleri yaşıyor...
Hani her yeni Milli Eğitim Bakanı geldiğinde konuştuğumuz şeyler var; şöyle müfredat, böyle çağın gereklerine uygun eğitim, vesaire...
Şimdi gene konuşacağız.
Ama öğretmenlerin zihin ve kültür seviyelerini konuşmaktan kaçınıyoruz.

***

Sonra bir öğretmen çıkıp "Siz cahil Cumhur seçmeninin çocuklarını eğitip yetiştiriyoruz ya, buna ömrünüz boyunca minnet duymalısınız!" diye tweet atınca şaşırıyoruz.
Kendimizden sandığımız öğretmenlerin kimisinin aklının okul dışına park ettikleri gıcır arabalarına takılı kaldığını, kimisinin de okula gelmeden önce uğradığı markette fiyatları görüp buharlaştığını unutuyoruz.
Bunları da konuşmaya ne zaman başlayacağız?

***

Reform mu istiyoruz?
Belki müfredat vesaireyi bir yana bırakıp önce öğretmene ve öğretmenliğe eğilmeliyiz.
Hatırlıyorum, Süleyman Hayri Boyar "Mesele önce öğretmende düğümlenmektedir" diyordu "Milli Birliğin Tesisi mi Dediniz?" başlıklı yazısında. ( NOTLAR Dergisi, 2017)
Hep "öğretmenlik ruhu" dediğimiz şeyi düşünün...
Öğrencilerin gevşekliği ve velilerin "dayılanması" ve popüler kültürün endoktrinasyonu arasında "ruh" falan kalmış mıdır sizce?
Düşünelim...
Ve uzun uzun konuşalım, derim.

***


NOT DEFTERİ
Her şey sonsuza dek sürecek sanıp öyle yaşıyoruz -en azından sen öyle yapıyorsun- ve geriye dönüp baktığımızda, asıl önemli şeylerden nadiren bahsettiğimizi görüyoruz. (LUCY CALDWELL / Yakınlıklar)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.