HAŞMET BABAOĞLU

Cumartesi Notları: Statü endişesi

Sunucu telaşla konuğuna "Bir iki dakikamız kaldı ama sürdürülebilirlik konusu çok önemli, o yüzden sormak istiyorum" diyor...
"Sürdürülebilirlik" lafını etmeyen sunucuya ekrana çıkmama cezası veriliyor gibi bir durum var zaten, ona şaşırmıyorum.
İçimden "Haydi sor sor!" diyorum izlerken.
Konuk da zaten çok hevesli..
Soru geliyor: "Lüksü nasıl sürdürülebilir hale getireceğiz, bu konudaki çalışmalarınız nedir?"
Öylece kalakalıyorum. Keşke şöyle sunturlu bir biçimde içindeki öfkeyi döken biri olsaydım diye geçiriyorum aklımdan.
Bilmiyorum, bir anlığına da olsa rahatlar mıydım?

***

Küreselci akıl, serpme kahvaltı gibi danışman serpiştiriyor.
Kemal Bey artık hamburgercide partisini nasıl anlatmışsa, ona da "yeşil devrim/kamusal işbirliği" düşünürü Jeremy Rifkin'i vermişler.
İster misiniz, birkaç aylığına iyice yeşillensinler, gıda endüstrisiyle kavgaya girişsinler ve dünya nüfusunun çokluğundan şikâyet etmeye başlasınlar!
Komik! Ama o cenahta komik olmayan ne kaldı?
Zaten yaza seçim biter, onlar da Çeşme'de eğlencelerine geri dönerler.

***

Ankara'da pek havalı bir devlet kurumu...
Genç kadın iş çıkışı biraz da yorgunluk içinde kafasını dinlemek için servis minibüsünde öne oturuyor. Her seferinde arkadaki adamlardan of pof sesleri geliyor, genç kadın bunu fark ediyor ama kendisiyle bir ilgisi olduğunu düşünemiyor.
Sonunda kıdemli bir çalışandan cep teline mesaj geliyor: "Canım, bizim serviste öne oturmamız aslında yasak, diğer kişiler kızıyor. Artık söyleyeyim dedim."
Ne alaka? Cevap kısa ve öz: "Anlarsın işte, statü meselesi!"
Statü, statü, statü...
Bu kafayla ne devlet oluruz, ne de insan!

***

Oturduğum yere yakın çarşı caddesine bakıyorum da...
Sürekli tatlıcı dükkânı açılıyor. Diğer işler ve dükkânlardan kapananlar var ama tatlıcılar tam gaz ve içerileri de dolu.
Uzmanların şeker konusundaki uyarıları dinlenmiyor belli ki...
Ne istiyoruz acaba? Tatlı yiyip tatlı konuşmaya hasret mi kaldık?

***

Netflix'te uzun zamandır izlemek istediğim bir şey bulmakta zorlanıyordum. Stutz, kısırdöngüyü kırdı. Bir psikoterapist ve danışanını anlatan belgesel ama zarif, samimi, zekâ ve ruh parıltılarıyla dolu... Meraklısı izlemeli.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.