HAŞMET BABAOĞLU

Su cam gibi... mi?

Güneş yakıcı, gölge boğucu...
Göz alabildiğine uzanan çamlık, çadır kalabalığıyla karman çorman bir halde...
Evdeki iş düzenini aynı hamaratlıkla sürdüren kadınlar ve çılgın gibi koşuşturan çocuklar...
Denizden gelen tuzlu suyla gargara sesleri...
Önce gözleriyle etrafı kolaçan ediyor; sonra yavaşça şezlonga uzanırken çıplak göbeğini ovuşturup bir "Ohh!" çekerek, yanındaki kayınçoya "Vallahi bu yaz buraya gelmekle iyi yaptım" diyor; "kafa dinleme ihtiyacım vardı!"
Ardından bir "Oh!" daha...
Şezlong kırık, gürültü müthiş, iç sıkıntısı yoğun ama olsun...
Bu "Oh!"ları kendi kendine birkaç kez tekrarlarsa, gerçekten kafasını dinlediğine inanacak sanki...
Bir de şu az ilerideki gençlerin rap/trap müzikleri olmasa: "Kefil günaha, esir zamana / Kime gülersen vezir dünyana / Hepsi Polyanna, tapar yalana."

***

Gökova'nın en güzel koylarından biri...
Su cam gibi...
Öyle mi gerçekten? Ama küçük bir koyda bunca tekne sıkış tepişken nasıl emin olunabilinir?
Teknenin pruvasından geriye doğru sesleniyor: "Aşkımmm, ne iyi yaptık bu yaz tekne tutmakla değil mi?"
Birden bir motor gürültüsü...
Bir jetski artistik hareketlerle teknenin yanından geçip gidiyor...
"Tekne tuttuğunda vereceğin paraya acıma" demişti arkadaşları;
"çünkü mis gibi kafanı dinlersin!" Bu mu yani?
İçinden tekrarlıyor...
"Su cam gibi... Tabiat çok güzel... Oh!"
Tekrarladıkça inanacak belki...

***

Bu tablolar...
Bu kendini ve başkalarını ikna etmek için umutsuz ve umarsız çabalamalar bütünüyle gerçek, bal gibi biliyorsunuz...
On gün tatile odaklanarak perişan edilen 355 günün acısının nasıl çıkartılacağını bilememe hallerimiz...
Baştan sona gerçek!

***

Geçmiş zaman...
Pek kalabalık ve ünlü bir tatil kasabasında sıkışıp kaldığım hafta sonları geliyor aklıma şimdi...
"Haşmet, hadi denize gidelim, gel!" diye seslenirlerdi arkadaşlarım.
Anlamıyorlardı ki, o deniz değildir; o piyasa yapmadır, dedikodu malzemesidir, fönlü saçlar arasında cep telefonundan gözünü kaldıramamak ve cıvık bir pizzaya tonla para döküp "Ne eğlendik be" havasına girmektir.
Fakat denize girmek bambaşka bir şeydir...

***

İşte böyle...
Yaz mevsimini yazlıklarla...
Tatil keyfini de belli kodlar içinde tatil yapma ısrarımızla mahvettiğimizi birbirimize ne zaman itiraf edeceğiz?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.