HAŞMET BABAOĞLU

Bayram notları: Fotoğrafsız hayat, hayat mı?

Eskiden manzara seyrederdik. Şimdi manzaranın fotoğrafını çekiyoruz... Gözümüz gücünü kaybetti sanki, bütün güç cep kameramız ve uygulamalarında... Zihnimiz o anı tecrübe etmeyi değil de, daha sonra fotoğrafa bakmayı biliyor artık... Her şey nasıl da biz ne olduğunu tam fark edemeden değişiveriyor. Güneşin doğuşunu izlemek için Nemrut'a çıkan turist kafilelerini hatırladım geçen gün. Bundan yirmi yıl öncekileri... Profesyonel ekipman sahibi birkaç turist hariç herkes battaniyesine sığınıp biraz soğuktan biraz heyecandan üşüyerek güneşin doğmasını beklerdi. Yaşanacak bir an, görülecek eşsiz bir manzara vardı çünkü. Dikkat kesilmek gerekiyordu. Şimdi herkes için fotoğrafı çekilip Instagrama atılacak bir görüntü var. Değer orada belirleniyor. Yani "manzara" dediğimiz şey her geçen gün biraz daha ölüyor.


***

Ne oldu? Evlerimize kapanınca fark ettik ki, fotoğraf için de imkanlar sınırlandı. Her şey de "hikaye" edilemiyor ki! İyi ki!.. O zaman gelsin eski fotoğraflar, karıştırılsın arşivler. Neden? Çünkü artık fotoğraflarla haberleşiyoruz, fotoğraflarla anlatıyoruz. Sonuç? Karantinayı biraz da geçmişte yaşadık. Geçmiş hakikaten "yurdumuz" olup çıktı. Saf nostalji.


***

Şu günlerde dünyanın her yerinde medyanın en sevdiği konu "karantina bitip seyahat yasakları kalkınca ilk ne yapmak istiyorsunuz?" sorusu üzerine anketler yapmak... Bu günler hayatın sert ve dokunaklı yüzünü çırılçıplak ortaya seriverdi. Düşünebiliyor musunuz, salgında hemen ihtiyarlarını gözden çıkartan Batılılar şimdi anketlere istisnasız "kısıtlamalar kalkınca ilk iş büyükannemi göreceğim, çok özlediğim yaşlı babamı ziyaret edeceğim, ailemin büyüklerini bir sofrada toplayacağım" türünden cevaplar veriyorlar.


***

Nihayet Mayıs ayında şiir okumaya döndüm. Cevdet Karal, Ahmet Murat, Ahmet Haşim, Ezra Pound. Ve elbette Rilke... Oysa aylardır elime şiir kitabı almıyor, şöyle bir dokunup geçiyordum. Pound dedim de, internette pdf dosyasını bulduğum okuması pek zor Guide to Kulchur'da diyor ki, "kültür bilgi değildir; kültür insan kitapları unuttuğu zaman başlar." Not edeyim.


***

Arada markete, eczaneye gidiyormuş gibi yapıp açık fidanlık arayıp da bulduğumda çok mutlu oluyorum. Bir fidanlıkta karşıma çıkıp hemen bir saksı aldığım Berberis/Kadın Tuzluğu çalısına vuruldum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.