Kolonyal virüs zihinlerimizde yayılıyor
"Etrafı gezdik, bize hiç ilginç gelmedi. Sanki Türkiye'de gibiydik..."
"Kasabanın meydanında Türkler'le karşılaşınca hemen oradan uzaklaştık; çünkü biliyorduk ki, esnafı on dakikada bozacak, ortalığı karıştıracaklardı."
Bir süredir internetteki yerli seyahat bloglarının kültürel tasavvuru ve psikolojik özellikleriyle ilgileniyorum.
Gayet kişisel bir dil ve serbest bir ruh haliyle yazıldıkları için popüler zihniyetin analizinde verimli bir kaynak özelliği taşıyorlar.
Ve ne yazık ki, hemen hepsinde aynı şey dikkati çekiyor...
Seyahat izlenimleri bir anda bu kişilerin ait oldukları toplumu ve kültürü horlamasına dönüşüyor.
Başka bir ülkede gördükleri bir taşı, yaptıkları bir alışverişi bile memleketlerini hırpalamak için fırsat bilmek neyin nesidir yahu?
Seninle aynı hamurdan olanları "güruh" diye adlandırmak falan...
Nasıl da üzeri örtülmüş bir eziklik tezahürü!
Ve kendini imhaya yönelmiş bir saldırganlık!
Bütün bunların farkındalar mı peki?
Ne gezer!
Bu da kolonyalist zihniyet ve tasavvurun memleketin "içerileri"ne doğru uygun adım yürüdüğünü gösteriyor.
Belli ki, içi doğru düzgün doldurulmamış "yerlilik" övgüleri ve klişe kültürel hamaset bu süreci durduramıyor.
Öyle ilginç ki...
Mesela alabildiğine "yerli" bir hanım Rodos gezisini anlatırken bir anda Tapınak Şövalyesi gibi yazmaya başlıyor. Güler misin, ağlar mısın?
Çocukça cahillikler de cabası...
Kendilerini Kuşadası'ndan Samos'a götürecek teknenin limandaki cruise gemisinin yanında çok küçük kalmasına ciddi ciddi bozulanlar bile gördüm.
Demek ki, kendimizle barışmamızı engelleyen bu virüsü söküp atmamız için gidecek çok yolumuz var.
----------
Ayna
Sel korkunç heybetiyle yükseklerden baş aşağı akar gider. Ama minicik çiy tanesini gök sevgiyle alıp ayyuka yükseltir.
ŞİRAZLI SADİ
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)
- Tam o noktadan başlayın! (18.04.2024)