Ağlaşacak bir şey yok!
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin Türkiye'yi yeniden "denetim sürecine tabi ülkeler" arasına alma kararından söz ediyorum.
Efendim, AKPM sembolik bir yapılanmaymış, Avrupa Birliği anlamına gelmezmiş falan...
Onu da geçiniz!
İşin gerçeği şu ki...
Avrupa 15 Temmuz'u anlamak istemiyor.
Böyle bir Avrupa bizim tarafımızdan kabul edilebilir mi? Hayır.
Belli ki, Avrupa'nın başka bir "hesabı" var. Bunun için de aramızdaki gerilimi bir süre daha tırmandıracaklar.
Bunu bilmek, hazırlık yapmak, Avrupa'da yaşayan yurttaşlarımızı korumaya almak öncelikli görevimiz.
Son yıllarda aralarına katılan kimi muhafazakârlarla birlikte oturmuş ağlaşıyorlar...
Neymiş? Avrupa bizi tekrar Rusya'yla, Ermenistan'la, Gürcistan'la, Azerbaycan'la aynı kümeye koymuşmuş...
Yahu, Batı'nın sokaklarında ve gümrük kapılarında zaten hep aynı kümeye dahil edilmiyor muyduk?
Pasaport kuyruğuna girdiğinizde "şimdi bir terslik çıkmasa!" diye içinizden geçirmediğiniz oldu mu? Hayır!
Görevlilerin tıpkı Ruslara ve Azerilere yaptıkları gibi sizin de kredi kartlarınıza göz attıktan sonra rahatladıkları yalan mı? Doğru! Hatta platin Amex gösterene selam duran gümrük memuru gördüm.
Hepsi bir yana...
Sırf bir parça iyi muameleyi garantilemek için eğitim kurumlarındaki sıradan görevlilerden kafelerdeki personele kadar her yabancıya olmadık şirinlikler yapanlarımızı bilmeyen var mı?
Ağlaşmayın, uzatmayın.
Çünkü çok eski bir hikâyenin yeni safhası bu sadece.
Hatırlıyorum da eski Türkiye'nin yöneticileri 28 Şubat post-modern darbesi üzerinden yaptıkları yalakalıkları bile Avrupa kurumlarına kabul ettirememiş, denetim çerçevesi ancak 2004'te kaldırılmıştı. Şimdi bunu hatırlatsam duymazdan geleceksiniz.
Yani işin başında kartlar böyle dağıtılmış!
Hep hoş görünerek, hep sularına giderek olmuyor bu işler! Olmadı!
Belki kartları değil, usul usul masanın düzenini değiştirmek gerekiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)
- Tam o noktadan başlayın! (18.04.2024)