HAŞMET BABAOĞLU

Çok milli, çok Atatürkçüler... Hollanda sağ olsun!

1969 yılından iki binlere kadar çeşitli gazetelerde genel yayın yönetmenliği yapmış...
Her seferinde okurun en alçak seviyedeki duygularını gıdıklamış ve bunda da başarılı olmuş...
"Doğru haber" yerine "seksi haber" anlayışının medyada yerleşmesinde büyük payı sahibi bir adam...
Tabii kendi köşesinde "ahlak, erdem, örf" nutukları atmayı asla ihmal etmemiştir.
Sorarsan...
Kimse ondan daha milliyetçi olamaz.
Sorarsan...
Atatürkçülüğünü tartışanın alnını karışlar.
Ve yayın yönetmenliği boyunca bütün darbeleri manşetten davet etmiş, her darbeciye koltuk çıkmış, resmi bürokrasiyi alkışlamaktan elleri patlamıştır.
***
Eh, Anadolu'nun küçücük bir şehrinde doğup İstanbul sermaye baronlarının eline düşen kimi çocuklar gibi onun da gözleri Avrupa'nın pisliğinde bile boncuk aramaya ayarlanmıştır.
Geçen baktım...
Atatürk'ü överken bugünkü Türkiye'yi de yermek istemiş.
Bunu da Hollanda üzerinden yapmış.
Neymiş, Hollanda bir caddesine Atatürk'e adını vermiş ama Erdoğan'ın Dışişleri Bakanı'nı almamış...
Liderlik farkıymış!
Mustafa Kemal'in ruhu bu referansa, bu aşağılık kritere bakıp da muazzep olmuştur, hiç şüphem yok! Ama adamın umurunda mı?
O bunu fıkra gibi yazıp kendi okurları da "keh keh" gülsünler istemiş.
***
Zaten sermaye oligarşisinden ve eski bürokrasiden beslenmeli sahte Atatürkçülerin kara cehaletine aşinayız.
Peki bu zata Hollanda'daki cadde ve park adlarının övünme kriteri olamayacağını; hemen hepsinin ırkçı ve zalim sömürgeci kahramanların(!) adlarıyla donatıldığını anlatsak şimdi...
Umursayacak mı? Hayır!
Mesela Jan Van Riebeek parkında oturup bu ad nereden geliyor diye sormuş mudur? Hayır!
Güney Afrika veya Endonezya'ya gittiğinde Hollandalı sömürgecilerin izlerini sorgular mı? Ne gezer!
***
Şu notu eklemeden yazıyı kapatmayayım...
Bu tayfa mesela Amsterdam'daki o güzelim Van Gogh müzesinde saatler geçirir sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Onlardan biriyle gitmiştim bir seferinde...
Beş dakika zor kaldı içerde ama tv'de uzun uzun ballandırarak anlattı.
Hieronymus Bosch, Johannes Vermeer falan demeyin şimdi...
Hele Spinoza'nın felsefesi...
Geçin, geçin!
"İzmir Marşı"nı söylüyorlar ya, her şeylerine yetiyor!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.