HAŞMET BABAOĞLU

Selfie... Kolay eleştiriler anlamaya yardımcı olmuyor!

Bildim bileli kendimi fotoğraflarda görmekten hoşlanmam.
O adam değilim ben, derim her seferinde...
Hareket halindeyken "var" olduğumu; görüntümün dondurulmasıyla birlikte ruhumun da donduğuna inanırım.
O yüzden selfie çektirmek vesaire bende hep bir mahcubiyet yaratır. İstisnalar bu kaideyi hiç bozmaz.
Ama fotoğrafı güzelleştiren birileri veya anılar söz konusuysa, kendi halimin ne önemi var!
Dostlarla güzel bir sahur sabahını görüntüye geçiriyorsak mesela...
Ya da kedim göğsüme tırmanıp sağ patisini aklımın bir türlü ermediği yoğun bir şefkatle sakallarıma uzatmış gözlerimin içine bakıyorsa...
Böyle selfie'lere itirazım olabilir mi?
***
Esas soru şu...
Neden selfie meselesi kafamızı bu kadar kurcalıyor?
Nasıl oluyor da yapmaktan kendimizi alıkoyamadığımız bir şeyin doğruluğundan bu kadar kuşkulanıyoruz?
Şimdi belki karşı çıkacaksınız ama...
Bazı polislerin seri katil zanlısı Atalay Filiz'le fotoğraf çektirmelerinin bu kadar eleştirilmesini "eleştirel kolaycılık" olarak görüyorum.
Her şeyi ama her şeyi fotoğrafladığımız bir çağda polislerin memleketi günlerdir meşgul eden bir adamı yakalayıp "gel bakalım şuraya" diyerek kayıt düşmelerinde tuhaf olan nedir? Pek anlayamıyorum.
Hele bu fotoğraf ile Ogün Samast'la çekilmiş ideolojik şov amaçlı güvenlikçi fotoğraflarını aynı tutmak bana hiç doğru gelmiyor.
Asıl sorun nerede, biliyor musunuz?
O katili sokakta dolaştıracak olsak, bir yığın insanın koşup o katille görüntüsünü ölümsüzleştirmeyi isteyecek olmasında...
***
Durmadan selfie çekip instagrama koyan bir gence "neden hep sen varsın fotoğraflarda?" diye sormuştum.
"Başkalarının olması daha saçma olmaz mıydı!" diye karşılık vermişti.
Bunu işitince her şeyi otomatiğe bağlamış Amerikalı popüler psikologlar gibi "hah, işte narsisizm!" gibi sözler geçirmedim içimden.
Çünkü durmadan kendimize bakmamız veya fotoğraflamamız, çoğu zaman orada "eşsiz" bir şey gördüğümüz yanılsamasından kaynaklanmıyor.
Bir kendine hayranlık veya benmerkezcilikle karşı karşıya olduğumuz da tartışılır.
Daha derin bir şey var.
Bir "boşluğu" doldurmaya çabalar gibiyiz!
Yüzer gezer, yersiz yurtsuzlaşmış benliklerimizi bir ayna gibi kullandığımız selfie'lerde yakalayabiliriz; o kaybı fotoğrafla doldurabiliriz sanıyoruz belki de...
Bildiğim, biz bu selfie işini daha çoook konuşur, tartışırız.
AYNA
Doğru yolu takip etmeyen süvari, yolunda sabırla yürüyen yayadan geri kalır. ŞİRAZLI SADİ
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.