- 11.07.2025, Cuma
Hayırlı işler
ABD merkezli analiz platformunda önceki gün müthiş tespitler vardı. Türkiye'nin yurtdışında yaptığı hamleler övgüyle masaya yatırılıyordu.
Adeta yeryüzünde bir Türk istilasının başladığı ima ediliyordu. Ancak ilginç olanı bu istilanın askeri güçle değil ekonomik ve stratejik anlamda olduğunun özellikle altı çiziliyordu."Türkler İŞ yaparak ekonomik sınırlarını genişletiyor" deniyordu. O yüzden yazımın başlığını "Hayırlı işler" koydum.
Biz içeride baklava kutularına kilitlenmişken devlet olarak yıllardır dışarıya ve içeriye yapılan yatırımların meyvelerini almaya başladık. Dünya da yeni yeni buna uyanmaya ve sayfalarına taşımaya başladı. Nitekim bahsettiğim o son analizde Azerbaycan- Ermenistan savaşında perde arkasından dahil olduğumuz mücadelenin sonucu olarak söz Zengezur koridoruna geliyordu.
Türkiye'nin bu koridoru Ermenistan'a dayatıp kabul ettirerek Güney Kafkasya'yı bıçak gibi ortadan kestiği yorumu yapılıyor "Bundan en büyük zararı Rusya ve İran görecek" deniyordu. Ayrıca Türk Cumhuriyetlerinin rezervlerinin Batı'ya taşınmasında bu koridorun Türkiye'ye hayati avantaj sağlayacağı vurgulanıyordu.
"Türkler TURAN YOLU'nu kuruyor" diye dünyaya ilan ediliyordu.
Tabii İş sadece bununla bitmiyor. Türkiye Savunma Sanayii'ndeki muazzam atak ile Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Asya ülkelerini de Ankara'ya bağımlı hale getiriyor. Eskiden Batı'nın kapısında yatıp silah için yalvaran gariban ülkeler artık rotalarını tamamen Ankara'ya çevirdi. İhracat patlaması yaşanıyor, Türk mühendislerin yazılımları ve beyni ile yapılan tüm silahlarda kontrol, bakım, mühimmat tedariki yüzyıla yayılacak bir oranda Türkiye'nin eline geçiyor.
Geçmişte ABD Dışişleri Bakanı "Türkler'le Yunan ordusu Kardak kayalıkları için birbirine füze yağdırmak üzereydi.
Ancak yazılım ve kontrol bizde olduğu için attıkları her füze balıkları avlayacaktı.
Buna hazırlanmıştık" diyordu.
Artık balıklar mı avlanacak yoksa başka bir şey mi, buna karar verecek olan ülkelerden biri olarak Türkiye'de var dünya arenasında.
Afrika'dan Asya'ya kadar birçok ülke ile yıllara yayılan bir süreçte nakış gibi işleyerek askeri ve ekonomik anlaşmalar yaptık. Libya'dan tutun, Suriye, Somali'ye kadar birçok alanda petrol ve doğalgaz arama anlaşmaları yaptık. Bulduğumuz her enerji rezervine yarı yarıya ortak olacağız. Yurtiçinden sonra dışarıdan da müjdeli haberlerin gelmesi artık uzak değil. Amerikalılar Orta Asya rezervlerine ulaşabilmek için dahi Türkiye'nin kapısını çaldılar. "Ankara olmadan bu iş olmaz" diyorlar.
Erdoğan her gittiği ülkede ticaret hacmine sürekli zam yapıp ihracat kalemlerini sürekli artırıyor. Afrika ülkeleri "Elmas ve altın madenlerimizi siz işletin" diye sürekli kapımızı çalıyor. Türk müteahhitleri dünyada iş alanlar içinde liste başı. Ve daha da önemlisi geçmişte Avrupa yüzümüze bakmaz, her gelen hükümeti tokatlayıp geçerdi. ABD analiz platformunda aynen şöyle yazıyor; "Avrupa yaptırımları artık gevşetiyor. Çünkü ilişkiler artık bir İŞ ORTAKLIĞINA dönüştü.
AB ile Ankara arasında savunma işbirliği de derinleşiyor. Türkler Batılı savunma şirketleriyle ortaklıklar kuruyor. Projeler yürütüyor. Türkiye'nin Bat ittifakı içinde rolü giderek büyüyor" Yunanistan eski Cumhurbaşkanı da önceki gün ağlıyordu. "Bayraktar İtalya'da fabrika aldı, ortaklık kurdu" diye. Bu yolla Ankara'nın Avrupa'yı bağımlı hale getirilmesinin kabul edilemez olduğunu avaz avaz haykırıyordu.
Biz olaya sadece bir fabrika alımı olarak bakarken, bunun ne gibi muazzam stratejik sonuçlar doğuracağını Yunan eski Cumhurbaşkanı dünyaya adeta ilan ediyor, Avrupa'yı "Türklerin istilasına izin vermemeye" çağırıyordu. Ne yaparsa yapsın artık çok geçti. Bugün dünyada konjonktür giderek Avrupa'yı savunmada ve enerji tedarikinde vazgeçilme ülke haline getirip bağımlı kılıyordu.
İsrail ise olayın bir başka boyutundaydı. "Türkler Akkuyu nükleer santralini kurarak uranyum zenginleştirme noktasına gelecekler. Bu da nükleer silaha sahip olmak demek. Bir ülke de onlara yardım ediyor" diyerek Pakistan'ı işaret ediyorlardı. Hindistan'ın Pakistan'a saldırtılmasında İsrail fitnesi vardı. Bu fitneye sarılmanın bilinçaltı da taa Akkuyu'ya kadar uzanıyordu. Sömürü düzeni olmadan askeri ve ekonomik anlamda dünyada başlattığımız muazzam ortaklıklar ve işbirliğinin yanı sıra inşallah nükleer alanda da dünyada sayılı ülkelerden olacağız. İşte o zaman görün bakın neler olacak!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.