Savunmada yerli ve milli kalkınma: Türkiye hava muharebesinde yeni doktrin yazıyor
Türkiye, geliştirdiği yerli ve milli silah sistemleriyle savunma gücünü hızla artırıyor. TAYFUN, GÖKBORA ve GÖKSUR projeleriyle bölgedeki gücünü pekiştiren Türkiye, caydırıcı bir güç haline geliyor. A Haber’e konuk olan Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, bu sistemlerin teknik özelliklerinden bahsederek bölgedeki stratejik önemine dikkat çekti.
Türkiye, son yıllarda geliştirdiği yerli ve milli savunma teknolojileriyle bölgesinde öne çıkan ve etkisini sürekli artıran bir ülke konumuna yükseliyor.
Modern savunma sistemleriyle envanterini sürekli güçlendiren Türkiye, hem caydırıcılığını artırıyor hem de olası tehditlere karşı daha sağlam bir güvenlik hattı oluşturmaya hazırlanıyor.
TAYFUN, GÖKBORA ve GÖKSUR yakın hava savunma sistemi gibi projeler; Türkiye'nin kara, hava ve deniz alanlarında bütüncül bir savunma altyapısı kurma hedefinde kritik rol oynuyor.
TÜRKİYE'NİN EN HIZLI FÜZESİ: TAYFUN
280 kilometrenin üzerindeki menziliyle görev yapan TAYFUN, hipersonik seviyelere ulaşan hızı sayesinde hava savunma sistemlerinden etkilenmiyor. Füze, düşük çevresel koşullara duyarlılığı sayesinde gece-gündüz fark etmeksizin her hava koşulunda görev yapabilme özelliğine sahip.
Son olarak yerli ve milli imkânlarla Roketsan tarafından geliştirilen TAYFUN'un test atışına ilişkin görüntüler paylaşıldı. Karadan denize fırlatılan balistik füze, hedefini tam isabetle vurdu.
A Haber ekranlarına konuk olan Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, Türkiye'nin yerli ve milli imkanlarla geliştirdiği Tayfun balistik füze ailesi hakkında önemli değerlendirmelerde bulundu.
Olçar, Tayfun sisteminin Blok-1'den Blok-4'e uzanan bir geliştirme sürecine sahip olduğunu hatırlatarak, daha önce test edilen Tayfun Blok-3'ün Sinop açıklarında 561 kilometrelik menzile ulaştığını ve hipersonik sınıfa giren bu füzenin 5 Mach üzeri hızlarda görev icra ettiğini vurguladı.
A Haber ekranlarına konuk olan Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, TAYFUN balistik füzesi hakkında açıklamalarda bulundu (Ahaber.com.tr-Ekran görüntüsü)
"TAYFUN 4, 1000 KİLOMETRELİK ETKİ ALANIYLA STRATEJİK BİR ÇEMBER OLUŞTURUYOR"
Doç. Dr. Olçar, Tayfun 4'ün teknik olarak kısa menzilli balistik füze (SRBM) kategorisinde yer aldığını ancak mevcut göstergelerin 300–1000 kilometre menzile işaret ettiğini belirtti. Bu menzilin, Türkiye'nin etrafında Karadeniz'in kuzeyi, Kırım, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu'nun geniş bir bölümünü içine alan stratejik bir çember oluşturduğunu ifade etti.
Sistemin yaklaşık 7 ton ağırlığında olduğunu ve geliştirme sürecinin yüksek gizlilikle yürütüldüğünü kaydeden Olçar, Tayfun 4'ün ihracata kapalı tutulduğunu, tamamen Türkiye'nin stratejik kullanımına yönelik olarak tasarlandığını söyledi.
"TÜRKİYE DAHA UZUN MENZİLLİ VERSİYONLAR ÜZERİNDE DE ÇALIŞIYOR"
Doç. Dr. Kemal Olçar, Tayfun 4'ün Türkiye için balistik füze alanında ulaşılan en önemli eşiklerden biri olduğunu söyleyerek, daha uzun menzilli varyantların da geliştirilmeye devam ettiğini vurguladı.
Olçar, "Tayfun 4, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin caydırıcılık mimarisinde merkezi bir rol üstlenmeye aday bir sistemdir. Geliştirme süreci son derece gizli yürütülüyor ve menzil artışı da teknik olarak mümkün. Türkiye bu alanda yeni bir döneme girmiş durumda." değerlendirmesinde bulundu.
GÖKBORA ise insanlı ve insansız savaş uçağı platformanlarında düşman hedeflere karşı bitirici bir rol alacak. GÖKBORA üstün güdüm yeteneği ve 100 deniz milini aşan menzili ile havadan gelecek her türlü tehdide cevap verebilecek yetenekte bir sistem olarak hava kuvvetlerinin en önemli vurucu güçlerinden biri olacak.
YERLİ METEOR FÜZESİ: GÖKBORA
Türkiye'nin yerli hava-hava füzesi GÖKBORA ile kritik bir eşiği geride bıraktığını belirten Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, özellikle Kızılelma platformuyla birlikte hava muharebesinde yeni bir dönemin başladığını söyledi.
Olçar, Kızılelma'nın yalnızca yakın hava desteği veya taarruz görevleri için tasarlanmış bir SİHA olmadığını vurgulayarak, "Kızılelma artık hava-hava muharebelerine girebilecek kapasitede bir insansız muharip uçaktır. Bu platformun en önemli güç çarpanı ise Gökbora'dır" dedi.
A Haber ekranlarına konuk olan Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, GÖKBORA sistemi hakkında açıklamalarda bulundu (Ahaber.com.tr-Ekran görüntüsü)
"TÜRKİYE'NİN EN UZUN MENZİLLİ HAVA-HAVA FÜZESİ"
Uzman Olçar, GÖKBORA'nın sahip olduğu görüş ötesi angajman (BVR) kabiliyetine dikkat çekerek, füzenin 185 kilometrenin üzerinde menzile eriştiğini ve Türkiye'nin bu sınıftaki en gelişmiş sistemi olduğunu ifade etti.
"Pilotun görmediği ufkun ötesindeki hedefleri vurabilen bir füze ailesinden bahsediyoruz. Gökbora, Gökdoğan gibi milli sistemlerin yeni nesil versiyonudur ve Meteor sınıfı füzelerle rekabet edebilir seviyededir" ifadelerini kullanan Olçar, füzenin tamamen yerli elektronik harp dayanıklılığına sahip olduğunu belirtti.
Olçar, Gökbora'nın gelişmiş radar arayıcı başlığı sayesinde yoğun elektronik karıştırma ortamlarında dahi hedef takibini sürdürebildiğini hatırlattı. Olçar, "Bu füze ateşlendikten sonra platform ister üsse dönsün ister rota değiştirsin; Gökbora hedefine kendi başına ilerlemeye devam eder" değerlendirmesinde bulundu.
Gökbora'nın sensör mimarisinin düşman radarlarını aşabilecek kapasitede olduğunu belirten Olçar, bu sayede görüş hattı dışında kalan uçakların bile yüksek isabetle vurulabildiğini söyledi.
Olçar, Gökbora'nın özellikle Kızılelma için kritik bir rol oynadığını vurgulayarak, "Kızılelma artık sadece bir SİHA değil; Gökbora sayesinde tam teşekküllü bir hava-hava muharip platformuna dönüşüyor. Bu da Türkiye'yi insansız hava muharebesinde öncü ülkeler arasına yerleştiriyor" dedi.
"TÜRKİYE YENİ BİR HAVA MUHAREBE DOKTRİNİ OLUŞTURUYOR"
Açıklamalarına devam eden Olçar, Gökbora'nın yalnızca teknik bir sistem değil, Türkiye'nin hava gücü doktrinini dönüştüren bir unsur olduğuna dikkat çekerek "Bu füze ailesi tam olarak test ve entegrasyon süreci tamamlandığında, Türkiye insansız platformlarla uzun menzilli hava-hava angajmanı yapabilen dünyadaki sayılı ülkelerden biri olacak. Bu, hava üstünlüğü stratejisinde yeni bir sayfa açmak demektir." değerlendirmesinde bulundu.
SAVAŞ GEMİLERİNİN ÇELİK KUBBESİ: GÖKSUR
ASELSAN'ın geliştirdiği GÖKSUR, deniz platformları için yeni bir savunma kalkanı olarak görev yapacak. Sistem, özellikle deniz yüzeyine çok yakın uçacak gemi-savar ve seyir füzelerine karşı yüksek etkinlikte koruma sağlayacak şekilde tasarlandı.
Yapay zekâ destekli İleri Atış Kontrol Sistemi sayesinde tehditleri daha hızlı tespit edecek ve hassas biçimde karşılık verecek olan GÖKSUR, su üstü gemilerin savunma kapasitesini belirgin biçimde artıracak.
Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, Türkiye'nin deniz savunma mimarisinde kritik bir dönüm noktası olan ASELSAN GÖKSUR sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Olçar, GÖKSUR'un yalnızca yeni bir silah sistemi değil, Türk Deniz Kuvvetleri'nin yakın hava savunma alanında eksik olan son halkayı tamamlayan bir "çelik kubbe" işlevi gördüğünü vurguladı.
Doç. Dr. Kemal Olçar, GÖKSUR'la ilgili değerlendirmesinde şunları kaydetti:
"GÖKSUR'un GÖKSUR 100-N olarak bilinen kısa menzilli füze versiyonu, 15 kilometreye kadar hava ve su üstü tehditlerine karşı etkili savunma sunuyor. Bu kapasite, bir savaş gemisinin kendi kendine yakın hava savunma hattını kurabilmesi açısından kritik önem taşıyor.
Denizcilikte 15 kilometrelik karşı müdahale mesafesi kısa görünse de, alçak irtifadan yaklaşan saldırı helikopterleri ve gemi-savar füzeleri için oldukça kritik bir menzili kapsıyor. GÖKSUR, bu tür hedefleri hızla tespit ederek imha edebilecek kapasitede geliştirildi.
A Haber ekranlarına konuk olan Askeri Stratejist Doç. Dr. Kemal Olçar, GÖKSUR sistemi hakkında açıklamalarda bulundu (Ahaber.com.tr-Ekran görüntüsü)
"GÖKSUR, 'DENİZLERİN ÇELİK KUBBESİ' GÖREVİNİ ÜSTLENİYOR"
Sistem aynı zamanda yapay zekâ destekli komuta kontrol altyapısına sahip. Bu sayede tehditleri tespit, teşhis ve takip süreçlerini çok daha hızlı ve hassas biçimde gerçekleştirebiliyor. GÖKSUR yalnızca uçak ve SİHA gibi hava unsurlarına karşı değil, gemiye yönelmiş düşman füzelerini de havada imha edebiliyor. Bu yönüyle bir "füze-savar" kabiliyeti sunuyor.
Türk Deniz Kuvvetleri'nin savunma zincirinde GÖKSUR, Atmaca ve Akata gibi sistemlerle birlikte adeta bir "Denizlerin Çelik Kubbesi" görevini üstleniyor. Sistem; korvetlerden fırkateynlere kadar farklı tonajdaki gemilere entegre edilebilecek şekilde tasarlandı. Yerli lançer altyapısıyla birlikte tam uyum içinde çalışarak su üstü platformların savunma seviyesini belirgin biçimde artıracak."
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN