İstanbul halkının bilgileri nasıl çalındı? İBB'de yolsuzluktan casusluğa uzanan skandal!
CHP’nin yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında görevden uzaklaştırılan eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Necati Özkan ve Merdan Yanardağ “casusluk” suçlamasıyla tutuklandı. Sevk yazısında, soruşturmanın çarpıcı ayrıntılarına yer verildi. İmamoğlu’nun, vatandaşların kişisel verilerini mevcut nüfuzunu kullanarak ele geçirip yabancı istihbarat servislerine aktardığı iddia edildi. Ayrıntılar analiz haberimizde...
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde başlatılan yolsuzluk soruşturması derinleşiyor. Bu kez dosyanın adı çok daha çarpıcı: "Casusluk." Ve iddialar yalnızca bir belediyeyi değil, Türkiye'nin güvenliğini de yakından ilgilendiriyor.
CASUSLUK NASIL VE NE ZAMAN BAŞLADI?
İddiaya göre Almanya doğumlu Türk vatandaşı Hüseyin Gün hakkında, geçtiğimiz haziran ayında üvey çocuğu tarafından 112 Acil Servis'e yapılan bir ihbar sonrası soruşturma başlatıldı. İhbarcı, Hüseyin Gün'ün bazı ülkelerle ilgili operasyonel faaliyetlerde bulunduğunu ve elinde buna dair belgeler olduğunu öne sürdü. İhbarın ardından emniyet birimleri konuyu İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletti. Böylelikle casusluk soruşturması bu ihbarla birlikte başladı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmada suç örgütü lideri olarak tutuklanan Hüseyin Gün'ün dijital materyallerinde çıkan bilgiler, bir casusluk şebekesini deşifre etti.
Belgelerde İngiltere ve ABD bağlantılı istihbarat unsurlarıyla yapılan yazışmalar, gizli çekim fotoğraflar ve kriptolu haberleşme uygulamaları tespit edildi. Hüseyin Gün'ün "Wickr" adlı program üzerinden yabancı istihbarat ajanlarıyla düzenli temas kurduğu da ortaya çıktı. Bu nedenle Savcılığa göre Gün, sıradan bir iş insanı değil, yabancı istihbarat servislerinin Türkiye ayağında faaliyet gösteren bir ajan.
(Fotoğraf : Ahaber.com.tr - Ekran görüntüsü)
SEÇMEN VERİLERİ YABANCI SERVİSLERE Mİ AKTARILDI?
Soruşturmanın bir diğer boyutu, 2019 yerel seçim sürecine uzanıyor. Hüseyin Gün'ün o dönemde Ekrem İmamoğlu'nun seçim kampanyasında görev alan Necati Özkan ve Merdan Yanardağ ile iş birliği içinde olduğu öne sürülüyor. Savcılık dosyasına göre Özkan'a, "dijital istihbarat toplama" görevi verildi; seçmen verileri analiz edildi, sosyal medya hesaplarından kişisel bilgiler toplandı ve bu veriler yabancı istihbarat servislerine servis edildi.
Ayrıca, İBB'nin veri tabanına izinsiz erişim sağlandığı ve milyonlarca vatandaşın kişisel bilgilerinin "dış güçlere" aktarıldığı iddia ediliyor.
(Fotoğraf : Ahaber.com.tr - Ekran görüntüsü)
BELEDİYEDEN KÜRESEL OPERASYONA GİDEN YOL!
Ekrem İmamoğlu'nun "tanımıyorum" dediği Hüseyin Gün, ifadesinde yerel seçimlerin ardından İmamoğlu ile görüştüğünü ve İmamoğlu'nun kendisine "Kampanya sürecindeki destekleriniz için teşekkür ederim" dediğini ileri sürdü. Bu ifadeyle birlikte İmamoğlu'nun "tanımıyorum" ifadesi suya düşmüş oldu.
MASAK raporuna göre Hüseyin Gün'ün hesabından 85 milyon lira nakit çekildi. Herhangi bir ticari faaliyeti olmamasına rağmen yurt dışına çok sayıda para transferi yapıldı. Soruşturmada adı geçen bir diğer isim ise, ABD'li dijital proje koordinatörü Aaron Barr. Barr'ın geliştirdiği "PQ" adlı yazılımla seçmenlerin sosyal medya verilerinin toplandığı, davranış analizlerinin yapıldığı ve seçim manipülasyonuna zemin hazırlandığı ileri sürülüyor.
(Fotoğraf : Ahaber.com.tr - Ekran görüntüsü)
SEÇİMLERE İSTİHBARAT SERVİSLERİ Mİ KARIŞTI?
Ekrem İmamoğlu'nun ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun seçim kampanyalarını yürüten Necati Özkan, Hüseyin Gün ile görüşmeleri inkâr etmedi. Özkan, yabancı servislerle bağlantılı olduğu öne sürülen Hüseyin Gün ile tek temasının, 2019 yerel seçimlerinin ardından düzenlenen bir sosyal medya analiz toplantısında gerçekleştiğini kabul etti.
İddialar artık bir belediye sınırını aşmış durumda. Konu, halkın verisi, seçmen iradesi ve demokratik süreçlerin güvenliğiyle ilgili.
İmamoğlu'nun seçim döneminde dışarıdan belirlenen üç uzman ve iki belediye müfettişine tüm veri sistemlerine erişim izni verdiği ortaya çıktı. Savcılığa göre bu, veri incelemesi değil; yabancı istihbarat servislerine erişim sağlama hamlesiydi. Ayrıca "İstanbul Senin" uygulaması üzerinden de vatandaş verilerinin sızdırıldığı belirlendi.
(Fotoğraf : Ahaber.com.tr - Ekran görüntüsü)
SEÇİM MANİPÜLASYONU ADIM ADIM NASIL YAPILDI?
Dosyada adı geçen bir diğer isim Merdan Yanardağ. İddialara göre Yanardağ, Hüseyin Gün'den aldığı 10 bin dolar karşılığında İmamoğlu lehine algı çalışması yürüttü. Programlarında yönlendirici soruların ve yorumların casusluk ağı tarafından belirlendiği öne sürüldü. Bu tablo, basın özgürlüğü kisvesi altında Türkiye'nin iç siyasetinde kontrollü algı mühendisliği yürütüldüğü iddialarını güçlendirdi.
Savcılığın değerlendirmesine göre, Ekrem İmamoğlu, "çıkar amaçlı suç örgütü" içinde hareket etti. Bu yapı sadece belediye yolsuzluğu değil; siyasal casusluk ve uluslararası destekli algı operasyonu amacıyla hareket ettiği belirtildi.
(Fotoğraf : Ahaber.com.tr - Ekran görüntüsü)
İSTANBUL HALKININ BİLGİLERİ NASIL ÇALINDI?
Necati Özkan'ın belediye datalarını "OSTİN" adlı dijital ortama aktardığı, verilerin Hüseyin Gün aracılığıyla yabancı istihbaratla paylaşıldığı belirlendi. Tüm bunlara bakıldığında ortaya çıkan tablo, sıradan bir yolsuzluk dosyası değil. Bir belediye çatısı altında, devletin verisi, vatandaşın güveni ve ülkenin itibarı üzerinden oynanan kirli bir oyun var.
Halka hizmet amacıyla emanet edilen makamlar, iddialara göre küresel ağların Türkiye içindeki veri istasyonlarına dönüşmüş durumda. Yani ortada yerel yönetim değil, küresel bir istihbarat planı; şeffaflık değil gizlilik; hizmet değil çıkar ilişkileri ağı bulunuyor...
Bu dava, yalnızca bir şehir yönetimi meselesi değil; demokrasinin geleceği, milli iradenin güvenliği ve Türkiye'nin bilgi egemenliğiyle doğrudan ilgili. İstanbul'un kalbinde kurulduğu öne sürülen bu ağ, iddialar doğrulanırsa, yerel yönetimlerin nasıl küresel manipülasyon araçlarına dönüşebileceğini de ortaya koyuyor. Şimdi ise akıllarda tek bir soru var:
Halka hizmet için mi seçildiler, yoksa küresel ağlara hizmet için mi?
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN


