Sındırgı depremi büyük depremi tetikler mi? Deprem uzmanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy A Haber'de açıkladı!
Balıkesir Sındırgı'da meydana gelen 6,1 büyüklüğündeki deprem sonrası bölgede endişe hakim. Deprem uzmanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, A Haber canlı yayınında "6,1'lik deprem daha büyük bir depremi tetikler mi?", "Artçılar ne kadar sürecek?", "İstanbul depremi neden bu kadar çok hissetti?" gibi kritik sorulara yanıt verdi.
Balıkesir Sındırgı'da meydana gelen ve İstanbul'dan Ankara'ya kadar geniş bir alanda hissedilen depremin ardından Deprem uzmanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, sarsıntının niteliği ve olası etkileri hakkında A Haber canlı yayınında önemli değerlendirmelerde bulundu. Şükrü Ersoy, Sındırgı depreminin beklenen büyük Marmara depremini tetiklemesinin mümkün olmadığını belirtirken, bölgedeki sarsıntıların "volkanotektonik" bir mekanizmadan kaynaklandığını ve doğası gereği 7 ve üzeri büyüklükte bir deprem üretmeyeceğini ifade etti.
Ekran görüntüsü / A Haber
"BU DEPREMLERİ AŞAĞIDAN VURAN MAGMA OLUŞTURUYOR"
Depremin Ankara ve Tekirdağ gibi uzak şehirlerden dahi hissedildiğini belirten Prof. Dr. Ersoy, 6.1 büyüklüğündeki sarsıntının zayıf bir deprem olmadığını vurguladı. Sındırgı'daki deprem aktivitesinin tek bir fay hattı üzerinde dizilmek yerine geniş bir alana yayılmasının dikkat çekici olduğunu söyleyen Ersoy, bu durumun nedenini Batı Anadolu'nun jeolojik yapısına bağladı:
"Batı Anadolu'da yer kabuğu incedir, maksimum 15 kilometredir. Onun altında astenosfer dediğimiz magma ve volkanik faaliyetlerin olduğu bir durum var. Onlar aşağıdan vuruyor. Bu depremleri onlar oluşturuyor. Bunlar sadece tektonik, fayların ürettiği depremler değil. Bu tür 'volkanotektonik' depremlerde 7 büyüklüğünde büyük depremler yaşanmıyor."
Ekran görüntüsü / A Haber
"BÜYÜK DEPREM GELMEYECEKTİR AMA ARTÇILAR SÜRECEK"
Prof. Dr. Ersoy, 6.1 büyüklüğündeki depremi kendisinin de beklemediğini ancak bunun önceki sarsıntılardan ayrı, müstakil bir deprem olarak kabul edilmesi gerektiğini belirtti. Bu mekanizmanın karakteri gereği bölgede endişeyle beklenen büyük bir depremin meydana gelmeyeceğini vurgulayan Ersoy, artçı sarsıntılar konusunda ise uyardı:
"Bu depremin seyri şöyle olmalı; Uzun bir dönem içerisinde dörde varan, dördü geçen depremlerle insanlar bunu hissedecek ama büyük depremler gelmeyecektir. Bu mekanizmanın karakteri bu. 6.1'in de kendine ait artçıları devam edecek. Bu bölgenin volkanotektonik mekanizmasının sürdüğü ortada."
Ekran görüntüsü / A Haber
"SINDIRGI DEPREMİ MARMARA'YI TETİKLEMEZ"
En çok merak edilen konulardan biri olan Sındırgı depreminin diğer fayları etkileyip etkilemeyeceği sorusuna Prof. Dr. Ersoy net bir yanıt verdi:
"Bu Sındırgı depremlerinin, Marmara'daki bir depremi ya da daha güneydeki Muğla'daki bir depremi tetiklemesi mümkün değil. O bölgelerde hissedebilirler ancak bu, o bölgelerdeki depremlerin tetikleneceği anlamına gelmez. Marmara'daki rejim tamamen farklıdır; Kuzey Anadolu Fayı'nın etkin olduğu bu bölgede depremler 7'nin üzerine çıkabilir."
Ekran görüntüsü / A Haber
YIKIMIN NEDENİ DEPREM DEĞİL, ÇÜRÜK YAPILAR
Sındırgı'da bazı binaların yıkılmasına da değinen Ersoy, suçu depremin büyüklüğünde aramanın yanlış olduğunu söyledi. "6.1'lik depremde yıkılan binalarda depremi suçlamak yerine çürük yapıları suçlamak gerekir. Normal şartlar altında bu büyüklükteki bir deprem binaları yıkmaz, sadece hasar verir. Eğer yıkım oluyorsa sizin yaptığınız yapıda, malzemesinde, projesinde veya zemin etüdünde bir zafiyet var demektir."
Ekran görüntüsü / A Haber
İSTANBUL İÇİN RİSK ANALİZİ
İstanbul'daki deprem riskine de değinen Prof. Dr. Ersoy, şehrin tamamının aynı riski taşımadığını belirtti. Anadolu Yakası ile Haliç'in kuzeyinin Türkiye'nin en sağlam zeminlerinden olduğunu, ancak E5'in güneyinde kalan ve denize kadar uzanan sahil şeridinin (hem Avrupa hem Anadolu yakasında) hem zemin yapısı hem de yapı stoku nedeniyle daha hassas olduğunu ifade etti.
Ersoy, "Esas olan zeminle yapının barışık olmasıdır. Türkiye'nin en sağlam zemininde çürük bir ev yaparsanız yine yıkılır." diyerek yapı güvenliğinin altını çizdi.
Ekran görüntüsü / A Haber
ERKEN UYARI SİSTEMLERİ VE TSUNAMİ RİSKİ
Dün akşam birçok telefonda alarm veren erken uyarı sistemlerinin depremi önceden bilmek anlamına gelmediğini vurgulayan Ersoy, sistemin deprem dalgaları arasındaki zaman farkını kullanarak çalıştığını belirtti. Türkiye'nin bu teknolojide geri olmadığını, AFAD ve Kandilli Rasathanesi'nin bu konuda ciddi çalışmalar yürüttüğünü söyledi.
Son olarak tsunami tehlikesine dikkat çeken Ersoy, Marmara Denizi'nde tarihsel olarak tsunamiler yaşandığını ve bu riskin devam ettiğini belirtti. Türkiye'de tsunami açısından en tehlikeli bölgenin ise Girit ve Rodos'a bakan Güneybatı Anadolu kıyıları olduğunu sözlerine ekledi.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN


