Gazze'de kalıcı ateşkes devrede! Mısır'daki tarihi zirvenin şifreleri A Haber'de: Garantör ülkelerin misilleme hakkı var
Mısır'ın Şarm El Şeyh kentinde Gazze'de kalıcı ateşkesin sağlanması için düzenlenen "Barış için Şarm El-Şeyh Zirvesi"nde tarihi anlara tanıklık edilirken, Niyet Beyanı imzalandı. Düzenlenen zirve öncesinde katil İsrail Başbakanı Netanyahu'nun zirveye katılma girişimi ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının pisti pas geçmesi dünya gündemine damgasını vurdu. ABD Başkanı Donald Trump'ın Başkan Erdoğan'a yönelik övgü dolu sözleri dikkatlerden kaçmadı. Mısır'da gerçekleştirilen Barış Zirvesi'nde yaşananları A Haber'de Melih Altınok'un sunduğu Sebep Sonuç programına katılan uzman isimler değerlendirdi. Gazeteci Dr. Murat Özer Netanyahu'nun Barış Zirvesi'ne katılmak istemesindeki nedenin Arap ülkeleri liderleriyle ilişkileri düzeltmek olduğunu belirtirken "Netanyahu artık Gazze Savaşı'nın devam edemeyeceğinin farkında." dedi. Gazeteci ve Orta Doğu Uzmanı Mete Sohtaoğlu ise Mısır'daki tarihi zirve sonrası Türkiye, ABD, Mısır ve Katar'dan oluşan 4 ülke liderinin imzayı atmasının ardından İsrail'in olası bir saldırıya geçmesi durumunda garantör ülkelerin misilleme hakkı bulunduğunu ifade ederek "Ateşkesi nasıl kontrol edeceklerine dair edindiğim somut bir bilgi var: Garantör ülkelerin misilleme hakkı var. Misilleme hakkı dediğimiz ise şu: Bir yerden ateş açıldığı anda aynı şekilde karşılık verilmesi." dedi.
Hamas ve katil İsrail rejiminin 9 Ekim'de ateşkes anlaşmasını sağlamasının ardından karşılıklı esir takasları devam ederken dün (13 Ekim) Mısır'ın Şarm El Şeyh kentinde 35'e yakın ülke liderinin katılımıyla "Barış için Şarm El-Şeyh Zirvesi" gerçekleşti. Gün boyu oldukça hareketli dakikalar yaşanırken gündeme Türkiye ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan damgasını vurdu. Bebek katili Netanyahu'nun Mısır'daki tarihi zirveye katılacağının bilgisi duyulması üzerine Başkan Erdoğan'ın uçağı pisti pas geçmesi talimatı ve diplomasi kanallarını devreye sokarak Netanyahu'nun barış zirvesine katılımını engellemesi başta İsrail medyası tarafından oldukça konuşuldu. Öte yandan ABD Başkanı Donald Trump'ın Başkan Erdoğan'a yönelik "Sert bir adam ama benim dostum ve ona ihtiyacım olduğunda her zaman yanımda oldu. Bu yüzden Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür etmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
Mısır'da gerçekleşen Barış Zirvesi'nde Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfetttah El-Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani diğer liderlerin önünde kurulan masada Niyet Belgesi'ni imzaladı. (DHA)
Mısır'daki tarihi zirvede dünya liderlerinin katılmasının ardından Niyet Beyanı başta Başkan Recep Tayyip Erdoğan, ABD Başkanı Donald Trump, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfetttah El-Sisi ve Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani tarafından imzalanması dikkat çekti. Diğer ülke liderlerinin önünde kurulan masada 4'lü liderlerin anlaşmayı imzalaması zirvenin en çok konuşulan durumlarından biri olurken A Haber'de Melih Altınok'un sunduğu Sebep Sonuç programına katılan uzman isimler yaşanan gelişmeleri ve ateşkes sonrası İsrail'in olası bir saldırı durumunu değerlendirdi.
"NETANYAHU GAZZE'DEKİ SAVAŞIN DEVAM ETMEYECEĞİNİN FARKINDA"
Gazeteci Dr. Murat Özer, katil İsrail Başbakanı Netanyahu'nun Mısır'daki tarihi zirveye katılma kararının ardından Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın uçağının piste inmemesini değerlendirerek Netanyahu'nun katılma isteğinin arkasında dünya üzerinde devam eden Siyonist nefretinin düzeltilmesi olduğunu ifade etti. Özer; "Netanyahu'nun burada olmak istemesi, Gazze Savaşı'nın bitmeye yönelik umutlanalım mı, umutlanmayalım mı sorusunun cevabıdır aslında. Netanyahu gerçekten artık Gazze Savaşı'nın devam edemeyeceğinin farkında. ABD'nin de zaten bu savaşın en azından, yani Trump diyor ki: 'Filistin'de kalıcı ve sonsuza kadar olacak bir barış.' Bunun olmayacağını Trump da biliyor. Çünkü gerçekten kalıcı bir barış ancak bir Filistin Devleti'nin kurulmasıyla mümkün olur. Bunu Trump da biliyor. Şu anda bir aslında askıya alma süreci var. Bir şeyi doldurmak zorunda ve İsrail'in kötü giden, bütün dünyada nefret objesine dönüşen imajının düzeltilmesi lazım. Bu ABD için de önemli, Siyonizm için de önemli. Ayrıca dünyadaki bütün Siyonizm karşıtlığı giderek Yahudi karşıtlığına dönüşüyor, bunun da farkında ve bunun da bir şekilde dondurulması, bu sürecin durdurulması lazım.
Gazeteci Dr. Murat Özer ( A Haber - Ekran Görüntüsü)
"NETANYAHU ARAP DÜNYASIYLA İLİŞKİLERİ DÜZELTMEK İSTİYOR"
Murat Özer, Gazze'de ateşkes anlaşmasının ardından 35 ülkenin liderlerinin katılmasının önemli olduğunu belirtirken; "Netanyahu gerçek anlamıyla bir katil, bir soykırımcı, Siyonist olmakla beraber şunun farkında: İsrail denen bir varlık gerçekten yaşayacaksa bu Mısır'la, Ürdün'le, Suudi Arabistan ile Suriye'yle komşu olarak yaşamak durumunda. Arap dünyası sürekli kendisinin yok olmasını isteyen, kendi varlık gerekçesini reddeden, asla kabul etmeyen... Çünkü Arap dünyasının hiçbirisi, bakın hiçbir Arap ülkesi, Mısır ve Ürdün hariç, hiçbir Arap ülkesi zaten İsrail'i bir devlet olarak tanımıyor. Doğal olarak Netanyahu'nun orada olma gerekçesi, Trump 'Bu bizi son andaki bu artık felakete giden süreçte buna bir dur dedi ve bize bir nefes alma imkanı tanıdı.' Elbette ki bu nefes alma imkanı bizim için de bir nefes alma imkanı. Filistin halkı için de bir nefes alma imkanı, İslam dünyası için de bir nefes alma imkanı. Ama burada şunu görmemiz lazım. Netanyahu gerçek anlamıyla bir şeyi durdurmak ve İslam dünyasıyla, Arap dünyasıyla ilişkileri bir şekilde düzeltmeye gayret etmek istiyor. Yoksa bu toplantıda bulunmak istemezdi. Bizim bu toplantıda, yani Erdoğan'ın, Türkiye'nin ve diğer İslam ülkelerinin Netanyahu ile aynı fotoğraf karesinde olmamak için direnişindeki şeyi de şöyle okumak lazım. Bizim açımızdan da bu sadece şu anda dondurulmuş bir süreç, bu ateşkes süreci. Sayın Cumhurbaşkanımız da şunun farkında. O masaya oturduğunda adını koymak lazım. Türkiye bir arabulucu ülke değil. Türkiye Arap dünyasında da, İslam dünyasında da (bütün İslam dünyası açısından söylüyorum) 'Hamas'a terör örgütü değildir. Bunlar Kuvayi Milliye'dir.' Biz Hamas'ın yanındayız diyen dünyadaki tek ülke. Çok önemli bir şey bu. Şu anda Hamas adına orada duruyor. Hamas'ın ve Filistin halkının, Gazze halkının müdafii olarak Sayın Cumhurbaşkanı orada duruyor." ifadelerini kullandı.
Gazeteci Gaffar Yakınca ( A Haber - Ekran Görüntüsü)
"ERDOĞAN VETO ETMESEYDİ TRUMP NETANYAHU'YU MISIR'A GETİRİRDİ"
Gazeteci Gaffar Yakınca, Netanyahu'nun Mısır'daki zirveye katılmak istemesinin Arap ülkeleri liderleri ile anlaşma yapmak istemesi olduğunu belirtirken özellikle Başkan Erdoğan'ın uçağının pisti pas geçmesi ve bebek katili Bibi'nin son dakika gelmeyeceğini açıklamasının ardından Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın etkisi olduğunu ifade etti. Yakınca; "Netanyahu burada olmak isterdi, bir sebebi de şu: Trump İsrail Meclisi'ndeki konuşmasında sık sık İbrahim Anlaşmaları falan dedi. Abrahamlı, İbrahimli diye bir takım şeyler söyledi. Yani şimdi o Netanyahu buradaki adamlarla bir anlaşma yapmak istiyor. Şunu da söyleyeyim ben, ben şu fikre çok katılmam: Buradaki falanca devlet de Netanyahu'yu istemedi, zor. Onlar Netanyahu'yla paşa paşa otururlar. Bu konu gelir Türkiye'ye ve Erdoğan'a dayanır. Yani Erdoğan'ın uçağı o pistten pas geçmeseydi, o işareti vermeseydi, Trump bir yolunu bulur ve Netanyahu'yu Mısır'a getirirdi. Çünkü Trump maksimalist bir tip. Şöyle bakıyor: 'Ya vurdum, vurdum 3 puan, 5 puan, 7 puan, hadi bir de 10 puan buradan alayım, İbrahim Anlaşmaları'nı da yaptırayım' derdi. Orada frene basan Erdoğan, benim kanaatim o. Yani bu iş öyle oldu." dedi.
Gazeteci ve Orta Doğu Uzmanı Mete Sohtaoğlu ( A Haber - Ekran Görüntüsü)
"GARANTÖR ÜLKELERİN MİSİLLEME HAKKI VAR"
Gazeteci ve Orta Doğu Uzmanı Mete Sohtaoğlu Mısır'da gerçekleşen Niyet Belgesi'nin ardından garantör ülkelerin misilleme hakkı bulunduğuna dikkat çekerek "Şimdi burada bu akşam da görüşülecek meselelerden bir tanesi bu garantörlük meselesi. Fakat size şunu söyleyeyim: Burada şimdi önümüzdeki dönemde bazı haberler göreceğiz. Ateşkesi nasıl kontrol edecekler vesaire. Benim edindiğim somut bir bilgi var: Bu sıradan dürbünle bakılan bir ateşkes gözlem meselesi değil. Garantör ülkelerin misilleme hakkı var. Bunun altını çizeyim. Misilleme hakkı dediği şu: Bir yerden ateş açıldığı anda aynı şekilde karşılık verilmesi. Bunu önemli bir not olarak altını çizeyim. Benim edindiğim bilgi yardımların dağıtımı, güvenliği konusunda yeri belli olmamakla beraber ki ama benim tahminim Mısır, Ariş ya da Refah olacak. Orada yardım ve konvoyların güvenliği, düzenlenmesi, işte daha önceki TSK'nın insani operasyonları kapsamında ne gördüysek, işte Somali'de, Afganistan'da, diğer bölgelerde, aynısı olacak." ifadelerini kullandı.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN