Rusya-Ukrayna savaşı İstanbul'da mı son bulacak? Dünyanın gözü İstanbul'da
İstanbul 3 yıl aradan sonra yarın Rusya-Ukrayna arasındaki doğrudan görüşmelere ev sahipliği yapacak. Dünyanın gözü yarın hem barış masasında olacak hem de Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın vereceği mesajlarda olacak. Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan akademisyen Doç. Dr. Abdullah Aydın değerlendirdi.
Gözler yarın İstanbul'da yapılacak Ukrayna-Rusya barış zirvesine odaklanırken Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, "Perşembe günü Erdoğan ile görüşeceğim. Trump'ı İstanbul'a da davet ettik." dedi. Trump'tan ise yanıt geldi. ABD Başkanı Trump yaptığı açıklamada İstanbul'a ABD Dışişleri Bakanı Rubio'nun geleceğini söyledi.
Gözler Putin'in zirveye katılıp katılmayacağına odaklanırken Kremlin Sözcüsü Peskov, "Heyetimiz perşembe günü İstanbul'da olacak" dedi. Gelişmenin ardından Ukrayna lideri Zelenskiy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Putin, Rusya'da her şeyi belirleyen kişidir, bu yüzden savaşı çözmek zorunda olan kişidir. Bu onun savaşıdır. Bu nedenle müzakereler onunla yapılmalıdır." ifadelerine yer verdi. Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan akademisyen Doç. Dr. Abdullah Aydın değerlendirdi.
TÜRKİYE'NİN EN ÖNEMLİ GÜCÜ
Doç. Dr. Abdullah Aydın: Rusya-Ukrayna savaşı bitme aşamasına doğru gidiyor. Yani bitecek gibi gözüküyor. Bu süreçlerde aslında satranç oyununun bir hamleler boyutu. Bunun da en önemli ayağının İstanbul'da olması da tabi tesadüfi değil. Türkiye'nin güçlü duruşu ve hani dost da olsa, düşman da olsa sözünü güvenilir, itibar edilir ve sözünün arkasında durma noktasında göstermiş olduğu irade Türkiye'nin en önemli gücü.
Ekran görüntüsü / A Haber
DÜNYADA TÜRKİYE İZİ
Tabii ki bu gücü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 20 yıldır dış politikada atmış olduğu adımlar üzerinden okumak lazım. Yani böyle tesadüfi bir durummuş gibi değil. Bölgede son 3-4 aydır olan olaylara bir göz attığımızda gerçekten çok ciddi bir dönüşüm yaşıyor bölge. Yani bunun bir ayağı olarak değerlendirmek lazım. Ukrayna-Rusya oluşabilecek ateşkes ve sonrasındaki barışı. Bunda da yine Türkiye var. Yani bu işin merkezinde dünyada bu son dönemde yaşanan olayların her birinde bir Türkiye'nin bir izini, bir katkısını, görüyoruz.
Ekran görüntüsü / A Haber
TÜRKİYESİZ BU İŞLER OLMAZ
Azerbaycan Ermenistan Savaşı'na başlayan süreçte, yani Ermenilerin en büyük tepkisi Türklere, Türkiye'ye karşıydı. Azerbaycan'a vermiş olduğu destek üzerinden. Aynı şeyi bugün Hindistan-Pakistan meselesinde de görüyoruz. Suriye konuşuyor, Suriye'de de görüyoruz. İşte Irak ve bölgesel yönetim, Türkiyesiz bu işler olmaz vurgusunu yapıyor. Bunun üstüne PKK silah bırakıyor. Trump bazı noktalarda İsrail konusunda bazı noktalarda anlaşamamasına rağmen sürekli olarak Türkiye'yi övüyor. Bunlar tesadüfi vakalar değil. Ve bununla bir ayağı yine, yine İstanbul görüşmesinin olması tabii ki Türkiye'nin tarihten gelen gücü, etkisi, üstlenmiş olduğu misyon ve son 20 yıllık süreç içerisinde kaybettiği bazı gerçekliklerini yeniden kazanması. Dolayısıyla İstanbul tesadüfen seçilmiş değildir.
Ekran görüntüsü / A Haber
ARABULUCULUK DA GÜÇ İSTER
Güçlü bir Türkiye olmasa bu tarz konuşmaları, bu tarz görüşmeleri burada değil başka yerde yaparlar. İşte alternatifler çoğaldı; biliyorsunuz Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri var. Onlar zaten bu işlerde bu arabuluculuk görevlerini üstlenerek kendilerine dünyada alan açmaya çalışıyorlar. Arabuluculuk da güç ister.
Son gelişmelere bakara işin kolaylaşma ihtimali üzerinden Türkiye'de oluyor. Yani burada bunu göz ardı etmemek lazım. Burada Türkiye iki tarafın da masaya yüksek elden başlayıp ellerini düşüreceği ortamda onlara karşılıklı güven verme noktasında bir katkı sağlayacak. Yani Türkiye'nin masada olması bununla alakalı. Dolayısıyla herkes yüksek elden açıyor. Zelenskiy daha yüksek elden açıyor, açıkçası mevcut durumundan kaynaklı. Yani daha doğrusu işte içine düşmüş olduğu zorluktan dolayı daha yüksek elden açıp daha fazla taviz verecek.
Ekran görüntüsü / A Haber
Bu görüşmede Zelenskiy yüksek perdeden başlamış olduğu nokta da ona Avrupalıların vermiş olduğu sufleler yüzünden böyle. Putin şunu da biliyor. Bu iş Trump'la çözülecek, bu iş Türkiye'yle çözülecek. Avrupa bu işte açıkçası hem diplomasi açısından hem işte askeri destek açısından sınıfta kaldı. Dolayısıyla sorunun çözülmesi için Türkiye ve Amerika'nın işin içerisinde olmadığı bir alternatifte burada savaşın bitmeyeceğini kendileri de biliyorlar. Hani bu bağlamda değerlendirdiğimizde yani Türkiye'nin etkisi aslında masayı asıl şekillendiren bir nokta da olduğunu görmek gerekiyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
PKK'NIN FESİH KARARI
PKK denilen yapının bir defa Türkiye'nin gündeminden çıkması Türkiye için çok önemli. Yani 2 trilyon dolarlık bir zarardan, 40 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği bir 50 yıllık bir süreçten bahsediyoruz.
Trump bölgedeki savaşları bitirme noktasında bir irade göstermeye başladı. Bugün biz Ukrayna-Rusya savaşını konuşuyoruz. Bir yandan da İsrail, Filistin savaşını da konuşuyoruz. Türkiye 'ülkemizde ve çevremizde terör istemiyoruz' mesajı verdi. Bunun da bitirilmesi lazım. Bunun için adım atılmasını vurgusunu yükseltti. Trump'ın buna razı olduğunu da görmek lazım. Alt metinde bunu okumak lazım.
Ekran görüntüsü / A Haber
"BAŞKAN ERDOĞAN EN ÇOK ÇABALAYAN İSİMLERDEN BİRİ"
Gazeteci Merve Şebnem Oruç: Son 10-12 yılda çok daha farklı diplomasi türleri de gördük. Dünya belki de geldiği noktalarda bunları test etti. Bir tanesini Trump tarafından görüyoruz. Adeta pazarlıkçı bir diplomasi. Yeri geliyor tehditkar bir dil de görüyoruz. Biz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geçmiş yıllarda farklı Amerikan başkanlarıyla farklı diplomasi türleri yürüttüğünü gördük.
Buradaki ana kelime aslında diplomasi. Cumhurbaşkanı Erdoğan her şartta kapıları açık bırakan, başkaları arasındaki problemlerde de kapıların açık olmasına, gerekirse müzakere masasını İstanbul'da kuralım hepiniz için o kapı açık olsun belki doğrudan diyalog kuramıyorsanız gelin burada kurun yeter ki konuşun diyen biri. Bu anlamda Ukrayna meselesinde en çok çabalayan isimlerden bir tanesi.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN

