Nagel Komitesi’nin Türkiye raporunun perde arkası A Haber’de
Türkiye'nin Suriye'de etkinliğini artırması ve İsrail'in Şam'a yaklaşması sonrası Tel Aviv yönetimini Türkiye korkusu sardı. İsrail Başbakanı Netanyahu'nun talimatıyla kurulan Nagel Komitesi, Tel Aviv yönetimini Türkiye ile "olası bir savaşa" hazırlıklı olması konusunda uyardı. Hazırlanan raporda, ek savunma bütçesi, uçak ve yeni uydu sistemleri önerisinde bulunuldu. Peki raporun perde arkasında ne var? Gelişmeleri A Haber’d de uzman isimler değerlendirdi.
Nagel Komitesi, Netanyahu'ya sunulan raporda Türkiye ile ilişkin, "Türkiye ile olası savaşa hazır olun. Türkiye'nin neden olduğu zorluklarla başa çıkabilmek için savunma bütçesini arttırın. Türkiye ile olası çatışmaya hazırlık için askeri yetenekleri güçlendirin. İlave F-15 savaş uçakları, yakıt ikmal uçakları, insansız hava uçakları ve uydular satın alın. Suriye'den gelen tehdit, İran tehdidinden bile daha tehlikeli bir hal alabilir." deniliyor.
Orta Doğu'yu kan gölüne çeviren terör devleti İsrail'in eli kanlı başbakanı Netanyahu'ya sunulan raporu A Haber spikeri Haktan Uysal'ın sunduğu Ajans Bugün programına katılan askeri stratejist Dr. Eray Güçlüer ile Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür değerlendirdi.
BU RAPOR ALGI OPERASYONU
Askeri stratejist Dr. Eray Güçlüer: Burada bir algı operasyonu var. Yani Yunanistan hani hep söyler ya işte Türkiye'yle bir kriz çıkarıp arkasına ABD'yi Batı'yı alıp hareket etmeye çalışır ya bu da böyle bir şey.
BURADA AYRINTIYA DİKKAT
İsrail'in de yapmaya çalıştığı bu. Şimdi İsrail'in bütün ordu yapısını, elindeki bütün silah, teçhizat ve malzemeyi, her şeyi biliyoruz. Onlar da bizim elimizdekileri biliyorlar. Bilmeleri de iyi bir şey. Çünkü neyle karşılaşacaklarını bilmeleri gerekir yani. Bize saldırmak için aklını yitirmiş olmaları lazım. Öyle bir şey yok yani.
Bu rapor Batı ve ABD için algı operasyonu! (Ekran görüntüsü / A Haber)
TÜRKİYE'DEN GELEN TEHDİT!
Ama burada son cümle önemli. Bakın, son cümlede diyor ki, Suriye'den gelen tehdit. Bakın, Türkiye'den demiyor. Türkiye'den gelen demiyor. Bakın bu önemli. Şimdi araya bir ayrıntı da sıkıştırmışlar. Türkiye'den gelen tehdit demiyor. Suriye'den gelen tehdit diyor. Yani Türkiye'nin Suriye'yi desteklemesinden dolayı.
Bir rahatsızlık var. Yani Türkiye bizim için tehdit demiyor bakın. Bu önemli bir ayrıntıdır. Yani dış politikada bunların bir anlamı var. Ama Suriye yani Türkiye'nin Suriye'deki varlığından rahatsızız biz. Türkiye Suriye'de ne varlığı var? Sınırda 30 kilometrelik belli alanlarda bekleme halindeyiz. İlerleyemez miyiz? Hem de nasıl ilerler. İki zırhlı tugayı sokarsınız. Golan Tepeleri'nde soluğu alır yani. Türkiye bunu hiçbir zaman yapmadı ama.
İsrail'in Türkiye saldırması için aklını yitirmiş olması lazım! (Ekran görüntüsü / A Haber)
TÜRKİYE PLANLARINI BOZDU
Burada asıl sıkıntı şu. İsrail'in bir emperyalist felsefi kodlarını, eski dini sözde kendilerine göre referanslardan alan bir stratejik emperyalist planı var. Bu genişlemenin durmaması ihtimalinden korkuyorlar. Yani ben bunu üç yıl önce, birkaç yıl önce defaten de yazdım. Akşam gazetesindeki köşe yazımda, İran eninde sonunda doğuya doğru genişlemek isteyecektir diye. Irak, Suriye bu yüzden parçalandı. Bugünler için parçalandı. Şimdi tam böyle parçalanmış bir anda bakıyor ki Türkiye Suriye'yi istikrarlı hale getiriyor. Türkiye Irak'ı kalkınma yolu projesi ile istikrarlı hale getiriyor.
EMPERYALİST YAYILMASI SONA ERECEK
Asıl istikrarı bozan PKK'yı yok ediyor. PKK artık köşeye sıkışmış. Yani şimdi ne yapacak? Yani bu o zaman İsrail'in elinde iki tane seçenek var. Ya bu tür algı operasyonlarıyla işte Türkiye'yi vesaire baskı altına almaya, korkutmaya çalışacak ki gerçeklikle alakası yok. Onu size söyleyeyim. Yani öyle bir hata İsrail'in sonu olur. Asla böyle bir şeye gireceklerini düşünmüyorum. Yani bu kadar aklını yitirmiş olamazlar. İkincisi de emperyalist planlarından vazgeçecekler. Yeni konjonktürel duruma göre kendilerini ayarlamak zorunda kalacaklar. Ama bunlar yıllardır hep bu gazda, ta 48'den beri böyle geldikleri için, bir gün durabileceklerini, bir gün kendilerine karşı stratejik bir dengenin oluşturulabileceğini asla düşünmüyorlardı. Şimdi bu oluşmaya başladı. Ve bu rahatsızlık yani o emperyalist plan yıllardır gittikleri emperyalist planın durduğunu görmeleri lazım. Bunların saha gerçekliği yok. Bunlar sadece psikolojik amaçlı politik söylemlerdir.
İsrail'in önünde artık 2 yol var! (Ekran görüntüsü / A Haber)
GOLAN TEPELERİ İŞGALİ!
Atatürk'ün dediği gibi, geldikleri gibi giderler. Tamam mı? Yani bakarsanız zaten uluslararası hukukta İsrail, Golan Tepeleri Suriye'nin işgal edilmiş topraklarına olarak kabul görür. Birleşmiş Milletler'de de böyle. Dünyada da böyledir. Dolayısıyla burada tabi Suriye'nin bu iç karışıklığından, zayıf durumunu fırsata çevirip ilerlemeye genişlemeye çalışıyorlar. Onu da ne kadar yapıyorlar? İşte 10 kilometre filan yapıyorlar. Yani bir de bu harita tabii çok doğru değil. Golan Tepe'lerinin şu alanını İsrail işgal etmiş durumda. Bu alana yani Hermon Dağı'nın asıl zirvesine ulaşmamış durumdalar. Çünkü Hermon Dağı'nın zirvesi Lübnan'la Suriye sınırını teşkil eder. İsrail'le Suriye sınırını teşkil etmez. Bir kere bunu da adını koyalım. Bu zaman zaman çünkü haritalarda yani Hermon Dağı 700 kilometrekarelik bir alandır. 70 kilometrekaresini yani güney bölümlerini işgal etmiş durumdalar. Evet, yüksek bir yerdir. Su kaynakları, Teberiye Gölü şurada. Tek su kaynağıdır burada ve bu Teberiye Gölü buradaki iki ana kaynaktan beslenir. O yüzden stratejiktir. Yani İsrail her şeyden vazgeçse bu sudan vazgeçmez. Çünkü İsrail'de kişi başına su kullanımı bin litrenin biraz üzerindedir. Bu da kritik sınırdır. Bin litrenin altına düşerseniz artık susuzluk sınırına giriyorsunuz. O yüzden burada bir anlaşma olur. Hani su anlaşması olur. Ama neticede buradaki topraklar Suriye'deki meşru güçlerin milli bir orduya dönüşmesi ve milli güç kapasitesini arttırmasına bağlı olarak bu alan üzerinde bir baskı yaratacağını hep birlikte göreceğiz. Elinde sonunda burada bence istedikleri kadar İsrail yani Netanyahu yönetimi bağırsın, çağırsın ya da algı operasyonu yapmaya çalışsın. Sonunda Golan Tepeleri'ni Suriye'ye verip burada su konusunda bir anlaşma olma ihtimalini ben yüksek görüyorum. Çünkü su tamam olur, burada doğa bilir ama neticede buradaki insanlar suyu istifade ediyorlar. Su konusunda bir anlaşma yapılabilir. Belli kriterler, kotalar konabilir. Ama Golan Tepeleri Suriye'nin toprağıdır ve işgal altındadır. İsrail buradan çekilmelidir.
Vaat edilmiş torapklar meselesi emperyalistlerin oyunudur! (Ekran görüntüsü / A Haber)
VAAT EDİLMİŞ TOPRAKLAR MESELESİ
Sabah yazarı Mahmut Övür: Vaat edilmiş topraklar meselesi yeni bir mesele de değildir. Yani o dini fanatizmin İsrail'deki bir beklentisi, hedefidir. İsrail siyonistlerinin, İsrail faşistlerinin böyle bir beklentisi var. Bunu hiç saklamıyorlar. Çok açıkta söylüyorlar. Fakat İsrail sadece İsrail değil, onu da görmek lazım. Yani İsrail'in arka planında işte Batı bloku, emperyalizm, ABD olmazsa İsrail olabilir mi? Mümkün değil. Yani İsrail kendi dini fanatizmi üzerinden bir hedef koymuş olabilir. Onun gerçekleşmesi için çaba da harcıyor olabilir.
TÜRKİYE'Yİ KISKACA ALMAK İSTİYORLAR
Ama dünyadaki gidişat neye yöneliyorsa, emperyalizmin çıkarı neredeyse o gerçekleşir. Öyle kolay değil. Şimdi burada İsrail'de ABD'nin örtüştüğü bir yer vardı. O yer neydi? O vaat edilmiş topraklar denk düşen bir yerdi. Irak'taki parçalanmanın arka planında böyle bir şey var. Bölgede ABD veya ki Batı bloku çok güçlü bir ülke istemiyor. Bu ülkelerin başında da Türkiye geliyor. Bunu nasıl kısaca alabiliriz? Yani vaat edilmiş topraklarla İsrail'i dinamik hale getiriyorlar. İşte PKK'yla koridor devlet kurdurmayı dinamik hale getiriyorlar. Bunlar üzerinden nasıl Türkiye'yi sıkıştırabiliriz? Türkiye'yi nasıl hapsedebiliriz? Çünkü Türkiye'nin büyüme potansiyeli olan, daha doğrusu etkileme potansiyeli olan bir ülke olarak görüyorlar.
Türkiye ile baş edemediler! (Ekran görüntüsü / A Haber)
TÜRKİYE İLE BAŞ EDEMEDİLER
İran'ın önünü de onlar açtı aslında. Arap Baharı sürecinde de bunu çok net gördük. Türkiye'nin o tarihsel kodları üzerinden bölgeyi etkileme potansiyelini zayıflatmak. İran'ın önünü açtılar. Şimdi de gönderiyorlar geriye. Niye? Çünkü baktılar ki o tehlikeli olmaya başladı. Önünü kesmeye çalıştılar. Şimdi böyle bir emperyalist proje var. Şimdi geldiğimiz noktada emperyalizmde, ABD'de, Batı'da, Batı'da da farklı tartışmalar, gerginlikler, İngiltere haberlerinde çıkan çatışmaları, bölgeye ilişkin bakışta farklılıklar var. Şunu gördüler. Bütün tezgahlara, kumpaslara, darbelere, operasyonlara rağmen Türkiye'yle baş edemediler.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
