Kartalkaya davasının 3. duruşması yapıldı! Mahkeme ara kararını açıkladı
Bolu Kartalkaya’daki Grand Kartal Otel’de 78 kişinin öldüğü, 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin davanın 3. duruşması yapıldı. Aralarında otel sahibi ve belediye görevlilerinin de bulunduğu 20’si tutuklu 32 sanığın yargılandığı dava, ara kararın ardından 30 Ekim’e ertelendi.
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta meydana gelen, 78 kişinin hayatını kaybettiği ve 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin davada, aralarında otel sahibi ve belediye görevlilerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması görüldü. Mahkeme ara kararını açıklayarak davayı 30 Ekim Perşembe gününe ertelendiğini açıkladı.
DURUŞMA 30 EKİM PERŞEMBE GÜNÜNE ERTELENDİ
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel faciasının 3'üncü duruşmasının 2'nci günü esasa ilişkin 18 sanığın beyanlarının alınmasıyla tamamlandı. Duruşma 30 Ekim perşembe gününe ertelendi.
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangını faciasına ilişkin 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının ikinci oturumu devam ediyor. Duruşmanın bu evresinde esasa ilişkin sanıkların beyanları alındı. 3'ncü duruşmanın 2'nci gününde 18 sanık esas hakkındaki beyanını verdi.
"BEN YANGINDA İNSANLARA YARDIM ETMEYE ÇALIŞTIM"
Kartal Otel'de teknik personel olarak çalışan tutuksuz sanık Bayram Ütkü, "Ben Grand Kartal değil Kartal Otel personeliyim, yangının başlamasından büyümesine benim bir ihmalim yoktur. Ben yangında insanlara yardım etmeye çalıştım. Beraatimi istiyorum" dedi.
"ÜZERİME ATILI SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM"
Gazelle Otel çalışanı olduğunu dile getiren tutuklu sanık Hüseyin Özer, yanan otel de herhangi bir yetkisi olmadığını söyleyerek, "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, adli kontrol kararı ile tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
"GRAND KARTAL OTEL İLE ALAKAM YOKTUR"
Grand Kartal A.Ş.'de teknik personel şefi olarak çalışan tutuklu sanık Tahsin Pekcan, Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel faciasının 3'üncü duruşmasının 2'nci günü esasa ilişkin 18 sanığın beyanlarının alınmasıyla tamamlandı. Duruşma 30 Ekim perşembe gününe ertelendi.
Bolu'da 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangını faciasına ilişkin 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının ikinci oturumu devam ediyor. Duruşmanın bu evresinde esasa ilişkin sanıkların beyanları alındı. 3'ncü duruşmanın 2'nci gününde 18 sanık esas hakkındaki beyanını verdi.
"BEN YANGINDA İNSANLARA YARDIM ETMEYE ÇALIŞTIM"
Kartal Otel'de teknik personel olarak çalışan tutuksuz sanık Bayram Ütkü, "Ben Grand Kartal değil Kartal Otel personeliyim, yangının başlamasından büyümesine benim bir ihmalim yoktur. Ben yangında insanlara yardım etmeye çalıştım. Beraatimi istiyorum" dedi.
"ÜZERİME ATILI SUÇLAMALARI KABUL ETMİYORUM"
Gazelle Otel çalışanı olduğunu dile getiren tutuklu sanık Hüseyin Özer, yanan otel de herhangi bir yetkisi olmadığını söyleyerek, "Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum, adli kontrol kararı ile tahliyemi talep ediyorum" ifadelerini kullandı.
"GRAND KARTAL OTEL İLE ALAKAM YOKTUR"
Grand Kartal A.Ş.'de teknik personel şefi olarak çalışan tutuklu sanık Tahsin Pekcan, "Avukatım davadan el çektirildi. Onun yerine yeni avukat atandı. Yeni avukatımla kutsal savunma hakkımı yapmam mümkün değildir. Grand Kartal Otel ile alakam yoktur. Ben Gazelle Otel'de çalışıyorum. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
"BAŞ KATİL O"
Grand Kartal Otel'in resepsiyon görevlisi tutuksuz sanık Yiğithan Burak Çetin, önceki savunmalarını tekrar etti. Çetin'in avukatının savunma yaptığı esnada salondaki mağdur aileler, "Baş katil o, korkak seni, Allah belanızı versin" dedi.
"BİR GÜN BİLE SİGORTAM YOKTU"
İş Güvenliği Uzmanı tutuksuz yargılanan Kübra Demir, "Grand Kartal Otel'de bir gün bile sigortam yoktu. Beraatimi talep ediyorum" dedi. İş Güvenliği Uzmanı tutuksuz sanık Ece Kayacan, yangın faciasında herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını ve hatalı şekilde Grand Kartal Otel'e atamasının yapıldığını sonrasında ise atamasının geri çekildiğini savunarak otelde hiç çalışmadığını söyledi.
"SEN KES SESİNİ"
Tutuksuz sanık Kayacan'ın avukatının savunma yaptığı esnada duruşma salonunda ortam gerildi. Kayacan'ın avukatı, savunma verdiği esnada kendisine müştekilerden gelen tepkiler sonrasında duruşmanın hukuka uygun olmadığını dile getirdi. Bunun üzerine yangın faciasında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, Ece Kayacan'ın avukatına "Kes sesini" dedi. Kayacan'ın avukatı ise karşılık vererek "Sen kes sesini" dedi. Mağdur ailelerde Kayacan'ın avukatına tepki gösterdi.
Mutfak personeli tutuksuz sanık Enver Öztürk, mutfak personeli tutuksuz sanık Faysal Yaver ve mutfak personeli tutuksuz sanık Reşat Bölük savunmalarını tekrar ederek beraatlerini talep etti.
"OTELDEN BELKİ DE SAĞ OLARAK KURTULAN SON KİŞİLER BİZLERDİK"
Muhasebe personeli tutuklu sanık Mehmet Salun, "Bir önceki savunmalarımı tekrar ederim. Oda arkadaşımın uyandırmasıyla uyandım. 10. kattan itfaiye bizi merdivenle kurtardı. Otelden belki de sağ olarak kurtulan son kişiler bizlerdik. Herhangi bir ihmalimin kusurumun olmadığı açıktır. Beraatimi talep ediyorum" dedi.
Mehmet Salun'un avukatının savunmasının ardından acılı aileler, Mehmet Salun'un WhatsApp grup konuşmalarına ithafen, "Üç maymun Mehmet" diyerek tepki gösterdi. Salun'un ardından muhasebe personeli tutuklu sanık Cemal Özer de daha önce hiçbir denetime katılmadığını ifade ederek bir önceki savunmasını tekrar etti.
Tutuklu sanık İl Özel İdare Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, "Grand Kartal A.Ş.'nin hiçbir bürokratik evrağında şahsımın imzası bulunmamaktadır. Otele ait hiçbir evrak şahsıma temas etmemiştir. 9 aydır hapis yatıyorum. Suçsuz olduğuma inanıyorum" dedi.
duruşma 30 ekim perşembe gününe ertelendi.
"HALA 21 OCAK GECESİNDEYİZ"
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de çıkan yangında yaşamını yitirenlerin yakınları, sanıkların "olası kast" suçlamasıyla yargılanmasını talep ediyor.
Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu'nda görülen davanın 3. duruşmasının ikinci günü, tarafların mütalaaya ilişkin beyanlarının alınmasıyla devam ediyor.
Yangında oğlu Ömür Kotan'ı kaybeden Zeynep Kotan, duruşma öncesi gazetecilere, savcılığın verdiği mütalaaya itiraz ettiklerini, iddianamede 13 kişi hakkında "olası kast" istenirken mütalaada bu sayının 7'ye düşürüldüğünü ve suçlaması "bilinçli taksir"e çevrilenler arasında otelin Yönetim Kurulu Başkan Vekili Emine Murtezaoğlu Ergül, Elif Aras ve Ceyda Hacıbekiroğlu'nun bulunduğunu anlattı.
"HALA 21 OCAK GECESİNDEYİZ. HALA O OTELİN KORİDORLARINDAYIZ"
Bu durumun kendilerini çok yaraladığını çünkü oteldeki sorumluların her şeyden haberinin olduğunu belirten Kotan, "Yangın sırasındaki davranışları, yangın sırasında bütün Türkiye'nin kameralardan izlediği kaçışları, yönetim kurulu üyesi Elif Aras'ın ve genel müdür eşi Emir Aras'ın çocuklarının üstünü giydirerek, maskesine takarak, botlarını giydirerek parmaklarının ucunda o kaçış manzarası hiçbirimizin gözümün önünden silinmiyor. Onlar kaçarken bizim canlarımız o sırada uyuyordu, uyanamamıştı." diye konuştu.
Kotan, dosyada incelendiğinde delil karartmalarının olduğunu ve personel ifadeleri üzerinde baskı kurulduğunu öne sürerek, bu tür davranışların sanıkların sorumluluklarını artırırken savcılığın böyle bir mütalaa vermesini anlamakta zorluk çektiklerini söyledi.
Duruşmayı takip edenler arasında çocuklarını, torunlarını, bütün ailesini yitirmiş insanların bulunduğuna dikkati çeken Kotan, "Yani bu insanlar artık bunu yaşamasın. Artık buradan öyle bir karar çıksın ki biz de evlerimize dönüp yasımızı yaşayabilelim istiyoruz çünkü hala bunu yapamadık. Hala aynı durumdayız. Hala 21 Ocak gecesindeyiz. Hala o otelin koridorlarındayız. Her gün orada geziyoruz." dedi.
Kotan, Ergül ve kızları ile otelin diğer yetkililerinin yanı sıra bakanlıklar, Belediye ve İl Özel İdaresinin de sorumlu olduğunu savunarak, "Bunlar bir dişli çarkın parçaları gibi. Birinde olan aksaklık diğerini de etkiler. Birine olası kastsa diğerleri de olası kast. Hepsi organize şekilde çalışmış." değerlendirmesinde bulundu.
"SUÇLAMANIN BİLİNÇLİ TAKSİRE ÇEVRİLMESİ BİZİ YARALADI"
Olayda oğlu Mert Doğan ile gelini ve iki torununu kaybeden Uğurtan Doğan, intikam değil, adalet istediklerini, daha önce "olası kast" ile iddianamesi hazırlanan otelin Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve diğer iki üyesinin suçlamasının "bilinçli taksir"e çevrilmesinin kendilerini yaraladığını söyledi.
Tüm sanıkların "olası kast"la yargılanıp karara varılmasını istediklerini belirten Doğan, "Bu bizim yüreğimize su serpecektir ve en önemlisi bir emsal karar olarak Türkiye'de sadece otelcilikte değil, tüm sektörlerde bu tür sorumsuzluğa karşı büyük engel olacaktır." dedi.
Doğan, haklarında soruşturma izni verilen Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkililerinin de davada yargılanmasını beklediklerini ancak bunun gerçekleşmediğini sözlerine ekledi.
"ÇOCUĞUNUN PALTOSUNU İLİKLEYEREK ÇIKAN BİR ANNE, EN AZINDAN 'YANGIN VAR' DİYE BAĞIRABİLİR"
Eşi Sıdıka Ersin Doğan da acılarının bitmeyeceğini, her şeylerini, en büyük değerlerini kaybettiklerini dile getirerek, Türk adaletine güvendiklerini ve haksızlığa uğramayacaklarına inandıklarını söyledi.
Haksızlık ve adaletsizlik yaşanmayacağına inandıklarını vurgulayan Doğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çok zor şeyler yaşıyoruz. Haklılıklarına inanmadığımız insanların kendilerini savunmaları, suçsuz olduklarını iddia etmeleri bizi çok yaralıyor çünkü ortada apaçık gerçekler var. Hepimiz seyrettik. Çocuğunun paltosunu ilikleyerek çıkan bir anne, en azından 'yangın var' diye bağırabilir. En azından o koridordaki insanların uyanmasına sebep olabilir. Bu kadar basit, insani bir refleksi bir insan gösteremiyorsa... Bu elbette insanı yoruyor, çok sert bir şey bu. Bu tür şeyler bizleri yaralıyor ama yine dediğim gibi biz hakkaniyetli bir yargılama bekliyoruz."
SANIKLAR SAVUNMA YAPIYOR
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin davada sanıkların savunmaları alınıyor.
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan alanda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kaydedilen 3. duruşmanın ikinci gününde müştekilerin esasa ilişkin beyanlarının dinlenilmesinin ardından söz verilen sanıklar savunma yapıyor.
Sertifikasyon şirketi yetkilisi tutuksuz sanık Ali Ağaoğlu, mütalaaya katılmadığını belirterek, yetkilisi olduğu şirketin otellerde nasıl denetim yapacağını belirleyen kurumun Turizm Geliştirme Ajansı olduğunu savundu.
Beraatini ve hakkındaki adli kontrol kararının kaldırılmasını talep eden Ağaoğlu, Turizm Geliştirme Ajansının kendilerine tevdi ettiği şekilde denetim yaptıklarını, kontrollerin ise evrak üzerinden sağlandığını öne sürdü.
Sertifikasyon şirketi çalışanı tutuksuz sanık Aleyna Beşinci de "Sürdürülebilir Turizm Programı" kapsamında aldığı eğitimler arasında "yangın denetimi yapmak" gibi bir görevi olmadığını, yalnızca evrak kontrolü gerçekleştirdiğini iddia etti.
Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İbrahim Polat ise oteldeki yangın güvenliği eksikliğine dair bir bilgisi olmadığını ileri sürdü.
Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi tutuksuz sanık İsmail Karagöz de üzerine atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini belirterek, kafenin işletilmesiyle ilgili bir görevinin bulunmadığını söyledi.
Duruşmaya 1 saat ara verildi.
"SABAH ÖLÜYORUZ, AKŞAM ÖLÜYORUZ"
Bolu Kartalkaya'da 78 kişinin yaşamını yitirdiği Grand Kartal Otel yangınına ilişkin 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3'üncü duruşmasının 2'nci günü, müştekilerin dinlenilmesi ile sürüyor. Yangında 9 yaşındaki torunu Alya Altın ile kızı Kübra Altın'ı kaybeden Ahmet Altın'a söz verildi. Sanıklara tepki gösteren Ahmet Altın, "Katillerin ihmali ve para hırsı yüzünden benim yavrum cayır cayır yandı. Benim ciğerim yanıyor. Biz yorulmadık, biz öldük. Sabah ölüyoruz, akşam ölüyoruz." dedi. Altın, yangındah Bolu Belediyesi ve ilgili bakanlıkların da sorumlu olduğunu söyledi.
"BU OTELİN AÇILMASINA VE AÇIK KALMASINA GÖZ YUMAN HERKES KATİLDİR"
Yangında eşi Kübra Altın ile kızı Alya'yı kaybeden Hilmi Altın ise "Bu acıyı hiçbir psikolog taşıyamıyor. Dumanların içerisinde nefes alamazken, kimse bize el uzatmadı. Sizin yalanlarınızın aksine hiçbir şey yoktu, tesadüfen çıktık. Ben 10 metreden kendimi aşağı bıraktım, eşim ve kızım aşağıda diye düşündüm ama yapayalnız kaldım. Siz o otelin tabut olduğunu biliyordunuz. Şu an hiçbir yetkisi olmayan insanlara dönüştüler. Bu otelin açılmasına ve açık kalmasına göz yuman herkes katildir. Bu insanlar başlarına hiçbir şey gelmeyeceğine inandığı için böyle davrandılar. Cezasızlık devam ederse, kimse bu ülkede adalete güvenmeyecek. Bu insan suretindeki mahluklar, başka otelde yemeklerini yiyordu, utanmıyorlardı. Yüzüne tükürseniz şükredecek mahluklar. Bu karar duruşmasında artık suçunuzu itiraf edin." diye konuştu.
"EMSAL BİR KARAR İSTİYORUZ"
Yangında eşi Atakan Yalçın ve kızı Derin Yalçın'ı kaybeden Yaprak Yeşilada Yalçın da mahkemede, "Biz günah keçisi bulmak istemiyoruz. Emsal bir karar istiyoruz. Bu çürümüş düzen yeni bir şey değil. Vicdani değerler diyoruz, biz böyle büyüdük. Ben evladını kaybetmiş bir anne olarak evdeki çiçekte, bahçede oynayan çocukta onu yaşatmaya çalışıyoruz. Benim bir çocuğum var ve ülkesine olan güveni azalmak üzere ve onun azalmaması bu mahkemeden çıkacak karara bağlı. Sizden hakkaniyetli bir karar vermenizi bekliyorum." dedi.
3. DURUŞMADA 2. GÜN
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'nde 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı Grand Kartal Otel yangınına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davanın 3. duruşması devam ediyor.
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonundaki özel olarak oluşturulan alanda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Salonun içi ve çevresinde kolluk kuvvetlerince geniş güvenlik önlemi alındı, yerleşke etrafındaki cadde ve sokaklar araç trafiğine kapatıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kaydedilen duruşmanın ikinci gününde, taraflar esasa ilişkin savunmalarını yapıyor.
DURUŞMAYA YARIN SABAH 09.00'A KADAR ARA VERİLDİ
Bolu Kartalkaya’da otel yangını faciasına ilişkin görülen davanın 3’üncü duruşmasının ilk celsesine ara verildi. Sabah saat 09.30’da başlayan duruşma yarın sabah 09.00’da devam edecek. Duruşmanın ikinci gününde müşteki avukatlarının savunmaları alınmaya devam edecek.
GÖZYAŞLARIYLA YAŞADIĞI ACILARI ANLATTI
Bolu’da 78 kişinin hayatını kaybettiği Grand Kartal Otel yangını faciasının 3’üncü duruşmasında, öğle arasının ardından müşteki avukatlarının savunmaları alınmaya başlandı.
Yangında kızı Müge ve torunu Alya’yı kaybeden Tufan Haluk Seyhun, mahkemede gözyaşlarıyla yaşadığı acıları anlatarak, “Sadece kendi canımın değil, onların da sesi olmak istiyorum. Müge bizim hayatımızın merkezi, yaşam sebebiydi. Bütün sevgimizi ona bağladık. Her gece onun gururuyla huzur bulurduk. O bizim her şeyimizdi. 21 Ocak’tan bu yana bekliyorum ondan telefon gelmiyor. Evde eşim görmesin diye gizli gizli ağlıyorum. Bizden onu ahlaksızca, hunharca aldılar. Bu otelde tatil yapmak basiretsizlik miydi? Biz güven duygusuyla bu otele giderken hatalı mıydık? Karne başarısını kutlamak için geldikleri otelde neden öldüler? Otel sahipleri yılan gibi sinsice otelden kaçtılar. 78 masum can… Ne suçları vardı? Onlar giderken onarılmaz acıları geride bıraktılar. Suçluların hak edeceği cezayı vereceğinize dair inancımız tamdır” dedi.
"LİYAKATİ GETİRMEDEN HİÇBİR ŞEYİ DÜZELTEMEYİZ"
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta, 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin, aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılandığı davada tarafların beyanları alınıyor.
Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesince, Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda özel olarak oluşturulan salonda yapılan duruşmaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, yangında yaralananlar ile hayatını kaybedenlerin yakınları ve taraf avukatları katıldı.
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) kayıt altına alınan duruşmada, cumhuriyet savcısı, ilk celseden sonra sundukları mütalaayı tekrar ettiklerini belirtti.
Söz alan yangında oğlu Yiğit Gençbay'ı yitiren Danıştay 9. Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, adil yargılama ilkeleriyle bugüne kadar geldiklerini, toplum vicdanında karşılığını bulacak adil bir karar çıkacağını umduklarını dile getirdi.
Gençbay, davanın eksik başladığını, "ihmali bulunan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının pek çok suçlu, zanlı ya da en hafif tabiriyle şüphelisinin" yargılanmadığını savundu.
Haklarında soruşturma izni verilen kişilerin hala görevlerinin başında olduğunu, başsavcılığın bilgi ve belgeleri bu kişilerden isteyeceğini söyleyen Gençbay, bu kişilerin derhal tutuklanarak görevlerinden uzaklaştırılmalarını talep etti.
Gençbay, mütalaaya kısmen katıldıklarını aktararak, "Otel yöneticileri misafirlerden kimlerin öleceğine, kimlerin yaşayacağına karar vermiştir. Misafirler uyandırılmamış, yangın ikaz sistemi çalıştırılmamıştır. Otelde yangın ikaz sistemi faal değildir. Sorumlu ve yetkili idarelerden birinin dahi görevini yerine getirmesi halinde bu durum ortaya çıkmayacaktı." dedi.
Oğlunun vefatıyla ilgili konuşurken duygulanan Gençbay, "Sanık (Emine Murtezaoğlu Ergül) diğer otele gidip muz yiyip, istirahat ederken, oğlum arkadaşı Alp ile tekrar otelin içine girip ateş ve zehirli gazların altında otel misafirlerine yardım etmeye çalışmışlardır. Bu gayretlerinden de 10. katta şehit oldukları tespit edilene kadar geri durmamışlardır." diye konuştu.
Gençbay, bu davada verilecek kararın yitirdikleri canları geri vermeyeceğine değinerek, şöyle devam etti:
"Bu karar yüreğimizdeki ateşi söndürmeyecektir. Bu dünyada sürgünün evladından sonraya kalmak olduğunu yaşayarak öğrendim. Bu dünyadaki sürgün hayatımızı bitirip canlarımıza kavuşuncaya kadar bu ateş yüreğimizi hep kavuracaktır. İntikam için bulunmuyoruz. Adalet, adil bir yargılama ve bu yargılama sonucunda toplum vicdanında kabul edilecek bir kararla artık bu güzel millete, bu tür organize kötülüklerin bir daha yaşatılmaması ve mücadelesi için bulunuyoruz."
Anne Serpil Gençbay da en rahat, en sakin, en huzurlu kişilerin sanıklar olduğunu söyledi.
Bu dosyanın ağırlaştırılması gerektiğini ifade eden anne Gençbay, "Olay günü başka bir otelde beklerken Emine Hanım'ın torunu için birisine, 'Tableti ve giysileri yanmış çok üzülüyor.' dediğini duyduk. Bunu söyleyenin cezası düşürülemez. Sanıkların 'olası kast'tan çıkarılması yüreğimizi yakacaktır. Masum değiller. Hepsi iştirak etmiştir çünkü susuyorlar, adaletin yerine gelmesini engelliyorlar." dedi.
"LİYAKATİ GETİRMEDEN HİÇBİR ŞEYİ DÜZELTEMEYİZ"
Yangında 8 yakınını kaybeden avukat Yüksel Gültekin, davanın, Türkiye'de bugüne kadar var olan liyakatsiz personelin, adam kayırmacılığın, siyasetle herhangi bir yere torpille girmenin tamamen gün yüzüne çıktığı bir dava olduğunu söyledi.
Gültekin, "Benim 8 canım gitti, 78 can gitti. Bu kararla artık bundan sonra basit şekilde bu canların gitmemesi davasıdır." dedi.
Artık silkinmeye ihtiyaçlarının olduğunu belirten Gültekin, "Bunun en önemli meseli liyakattir. Liyakati getirmeden hiçbir şeyi düzeltemeyiz. Belediye Başkan Yardımcısı (tutuklu sanık Sedat Gülener) tahsiline bakın, otobüs kahyası. Teyzesinin oğlu olduğu için başkan yardımcısı yapan Tanju Özcan'a bakın. Sırrı Köstereli'ye (tutuklu sanık İl Özel İdaresi Genel Sekreteri) bakın. Denetim görevini yapmadığı, önüne gelen evrakın ne manaya geldiğini bilme kapasitesi olmadığı için 78 canın ölmesine sebep olan ormancı Sırrı'ya bakın." ifadelerini kullandı.
Gültekin, Necip Fazıl Kısakürek'in "Sakarya" şirinden, "Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek. Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?" bölümünü okuyarak, "Yaşadığınız hayat boyunca 78 canın kanı yakanızda olacak. Ölüm var. Buradan ne karar alırsanız alın hayatınız boyunca hayat süren leş olarak kalacaksınız." diye konuştu.
TBMM Kartalkaya Otel Yangını Araştırma Komisyonu'ndan kimsenin duruşmada bulunmadığına değinen Gültekin, "8 canını kaybeden avukatım. Beni çağırmayacaksınız da kimi çağıracaksınız." dedi.
Yaşadıkları sürece davanın takipçisi olacaklarını dile getiren Gültekin, soruşturma izni verilen kişilerin yargılanmadığını, mahkemeden taleplerinin adaletin yerini bulması olduğunu kaydetti.
Gültekin, mütalaayı kabul etmediklerini belirterek, tüm sanıkların "olası kast"tan cezalandırılmasını talep etti.
Müşteki avukatları da sanıkların takdir indirimi uygulanmadan üst hadden cezalandırılmasını istedi, sanıklara "olası kast"tan ek savunma hakkı verilmesi talebinde bulundu.
Zaman zaman müştekilerin sanıklara tepki gösterdiği duruşma, verilen aranın ardından esasa ilişkin savunmalarla devam ediyor.
"DEVLET KİMSEYİ BOŞUNA SANIK YAPMAMIŞ"
Bolu Sosyal Bilimler Lisesi'nin spor salonunda görülen davanın 3'üncü duruşmasının ilk gününe, 20'si tutuklu 32 sanık, müştekiler ve taraf avukatları katılıyor. Otel yangınında eşi Ceren Yaman (45) ile kızı Lalin'i (16) kaybeden iş adamı Rıfat Doğan, duruşmaya verilen arada gazetecilere açıklamalarda bulundu.
"AYNI VİCDANSIZLIK, AYNI RAHATLIKTALAR"
Sanıkların duruşma salonundaki tavırlarına tepki gösteren Rıfat Doğan, "Abdurrahman Gençbay çok güzel bir konuşma yaptı. Ancak ne yazık ki, Gençbay'ın da dediği gibi, içeride sanıkları ilk defa ön taraftan gördük ve hala aynı vicdansızlık, aynı rahatlıktalar. Bu herhalde insanın içindeki vicdanla ilgili. O yüzden, bu vicdansızlıklarını akıl almıyor. İnşallah hak ettikleri cezayı alacaklarına inanıyoruz. Mahkemeye, adalete inanıyoruz. Mahkeme başkanımıza ve heyetine güveniyoruz" dedi.
"VİCDANI RAHATLATACAK BİR SONUÇ OLACAKTIR"
Tüm delillerin sanıkların aleyhine olduğunu belirten Doğan, "Dediğimiz gibi, bugüne kadar ortaya çıkan tüm deliller sanıkların aleyhine. Olası kastla açılan iddianamede tüm yönetim kurulu üyelerinin, bilinçli şekilde hareket ettikleri kanaatindeyiz. Olası kast kapsamında ceza verileceğine inanıyoruz. Çünkü bu, kamu vicdanını rahatlatacak bir sonuç olacaktır. Aksi halde kamu vicdanı rahatlamayacaktır. Biz adalet istiyoruz" diye konuştu.
"DEVLET KİMSEYİ BOŞA SANIK YAPMAMIŞ"
Rıfat Doğan, ilk duruşmaya geldiklerinde delillere ve sanıklara bu kadar hakim olmadıklarını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Mevcut durumda yargılanan yönetim kurulu üyeleri, sıralı müdürler ve oradaki tüm sorumluların olası kast üzerinden yargılanması gerektiğine inanıyoruz. İlk duruşmaya geldiğimizde, ilk celsede delillere ve sanıklara bu kadar hakim değildik. Ancak gördükçe, 'Orada ne işi var?' dediğimiz kişilerin bile olası kasttan yargılanması gerektiğini anladık. Devlet kimseyi boşa sanık yapmamış. Bunu gördük ve hepsinin olası kasttan yargılanacağına inanıyoruz."
"KARAR AŞAMASINA GELDİK"
Bolu’da, 21 Ocak’ta 78 kişinin hayatını kaybettiği olaya ilişkin davanın 3’üncü duruşması öncesi, yangında oğlu Yiğit Gençbay'ı kaybeden Danıştay 9’uncu Daire Başkanı Abdurrahman Gençbay, gazetecilere açıklama yaptı.
Davanın karar aşamasına geldiğini belirten Gençbay, “Bugün üçüncü duruşma başlamak üzere. Uzun ve zorlu bir soruşturma sürecinden sonra aylar süren bir yargılama süreci devam etti. Hepimizin huzurunda, kamuoyunun gözü önünde gerçekten adil ve tarafsız bir yargılama sürecini izledik bu süre boyunca. Ve geldiğimiz noktada artık karar aşamasına gelinmiş bulunmaktadır. Baştan beri hep ‘Bu bir organize kötülüktür’ dedik. Ve bu aziz milletimize bu kötülük benzeri olayların yakışmadığını defaatle söyledik. Bu vesileyle de bu toplumda artık burada verilecek karardan sonra ‘yapanın yanına kar kaldığı’ ve cezasızlık algısının toplumu kemirdiği anlayışın ortadan kalkacağı bir karara şahit olacağımızı düşünüyoruz. Evet, karar aşamasına geldik" dedi.
DURUŞMA BAŞLADI
ÜÇÜNCÜ DURUŞMA BUGÜN
Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu'nda bugün görülecek davanın 3. duruşmasında taraflar, esas hakkındaki savunmalarını yapacak.
DAVAYA İLİŞKİN DETAYLAR
Davanın ilk duruşmasının ardından 18 Temmuz'da Kültür ve Turizm Bakanlığınca, yangının olduğu tarihte Kontrolörler Kurulu Başkanvekili Levent Kırcan ile otelin son denetimini yapan kontrolörler Barış Başayvaz ve Abdülkadir Eren hakkında konunun yargı tarafından da incelenmesinin sağlanması amacıyla, 4 Ağustos'ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca da eski Ankara Rehberlik ve Teftiş Grup Başkanı İş Başmüfettişi Cemal Can Ayanoğlu hakkında soruşturma izni verilmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı ve bazı müştekiler, soruşturma izniyle ilgili konuyu Danıştaya taşımıştı.
Danıştay 1. Dairesi, 26 Eylül'de isnat edilen eylemlerin haklarında soruşturma yapılmasını gerektirecek nitelikte bulunduğuna karar verdiği Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürü Neşe Çıldık, önceki Genel Müdür Şennur Aldemir Doğan ile bakanlık bürokratları ve genel müdürlük personelinden Levent Kırcan, Elçin Şimşek Öncü, Bülent Çınar Çavuş, Ramazan Alkan, Melda Araz, Şule Aktürk Alkan, Barış Başayvaz için soruşturma izni vermişti.
Daire, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Nadir Alpaslan ile bakanlık personeli Ezgi Dener ve Abdülkadir Eren hakkında ise soruşturma izni vermemişti.
ARA KARAR AÇIKLANDI
Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, muhasebe personeli Mehmet Salun'un tutuklanmasına ve diğer tutuklu sanıkların mevcut halinin devamına, bazı sanıklar yönünden "konutu terk etmeme" şeklindeki ve diğer adli kontrol hükümlerinin devamı ile zararı gidermek istediğini beyan eden sanıklara 15 gün süre verilmesini kararlaştırdı.
Duruşma, taraflara esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre verilerek, ertelendi.
İKİNCİ DURUŞMANIN DETAYLARI
Davanın 22 Eylül'de başlayan ikinci duruşmasında, celse arasında şikayetleri üzerine müştekiler (yaralı) Maya, Sim, Canel ve Berkuk Emre Koca'ya yönelik sanıklar hakkında hazırlanan iddianamenin mahkeme dosyasıyla birleşmesi ve gelen belgelere ilişkin taraflara söz verildi.
Cumhuriyet savcısı, celse arasında mahkemeye sunulan ve 10 sanık hakkında iddianamedeki ceza istemlerinde değişiklik yapılan 21 sayfalık esasa ilişkin mütalaasını okudu.
Mütalaada, tutuklu sanıklardan otelin sahibi Halit Ergül, şirketin genel müdürü Emir Aras, Gazelle Otel Genel Müdürü Ahmet Demir ve otelin muhasebe müdürü Kadir Özdemir hakkında iddianame doğrultusunda 78 kez "olası kastla öldürme" suçundan 1950'şer yıla, "olası kastla kasten yaralama" ve "olası kastla nitelikli mala zarar verme" suçlarından 178 yıl 582'şer aya kadar hapis cezası talep edildi. Belediye Başkan Yardımcısı Gülener ve İtfaiye Müdür Vekili Kenan Coşkun'un da aynı suçlardan 1950'şer yıl ile 176 yıl 570'şer aya kadar, itfaiye eri Acar'ın ise 1950 yıl ile 172 yıl 546 aya kadar hapsi istendi.
Mütalaada, haklarında "olası kastla öldürme", "olası kastla kasten yaralama" ve "olası kastla nitelikli mala zarar verme" suçlarından dava açılan şirket yönetim kurulu üyeleri Emine Mürtezaoğlu Ergül, Ceyda Hacıbekiroğlu ve Elif Aras ile otel müdürü Zeki Yılmaz, muhasebe görevlileri Cemal Özer ve Mehmet Salun'un "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapisle cezalandırılması talebinde bulunuldu.
Mütalaada, teknik personel Tahsin Pekcan, Hüseyin Özer ve Bayram Ütkü, mutfak personeli Faysal Yaver ve Reşat Bölük, iş güvenliği uzmanları Kübra Demir ve Ece Kayacan, resepsiyon görevlisi Yiğithan Burak Çetin, Mudurnu Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilileri İbrahim Polat ve İsmail Karagöz, FQC Global Sertifikasyon Anonim Şirketi yetkilisi Ali Ağaoğlu ile çalışanı Aleyna Beşinci, LPG tesisatı bakım görevlileri Doğan Aydın ve Muharrem Şen'in, iddianamedeki gibi "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 22 yıl 6'şar aya kadar hapsi istendi.
"Bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan iddianame düzenlenen İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Sırrı Köstereli, İl Özel İdaresi Genel Sekreter Yardımcısı Bünyamin Bal, İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Yeliz Erdoğan ile eski İl Özel İdaresi Ruhsat ve Denetim Müdürü Mehmet Özel'in "taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" suçundan 2 yıldan 15'er yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talebinde bulunulan mütalaada, tutuksuz sanık mutfak görevlisi Enver Öztürk'ün beraati talep edildi.
İLK DURUŞMADA NELER YAŞANDI?
İlk duruşması 7 Temmuz'da özel olarak oluşturulan Bolu Sosyal Bilimler Lisesi Spor Salonu'nda başlayan davada, 10 gün boyunca sanık savunmaları alındı, yangında hayatını kaybedenlerin yakınları, yaralananlar ile taraf avukatları beyanda bulundu.
Duruşmaların ardından mahkeme heyetinin 17 Temmuz'da açıkladığı ara kararda, tutuksuz sanık itfaiye eri İrfan Acar'ın tutuklanmasına, mutfak personeli tutuklu sanık Faysal Yaver'in yurt dışına çıkış yasağı getirilerek adli kontrol şartıyla tahliyesine karar verilerek, duruşma ertelendi.
32 SANIĞIN YARGILAMASI BUGÜN DEVAM EDECEK
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki Grand Kartal Otel'de 21 Ocak'ta 78 kişinin hayatını kaybettiği, 137 kişinin yaralandığı yangına ilişkin aralarında otelin sahibi ve belediye yetkililerinin de bulunduğu 20'si tutuklu 32 sanığın yargılanmasına bugün devam edecek.
