Son dakika haberi: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan flaş açıklamalar

SON DAKİKA: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme dair kritik açıklamalarda bulundu. Soylu "Depremde yardımları STK'larin, belediyelerin kendi başına dağıtmasına izin vermedik. Bu, bizim değil Türkiye Afet Müdahale Planı'nın kararı." dedi. Ayrıca Soylu, "Olası büyük İstanbul depremi için büyük İstanbul planı hazırlıyoruz." şeklinde konuştu. Soylu konuşmasının devamında, ''Birçok şehit cenazesiyle karşı karşıya kalıyoruz, hepimiz saf tutuyoruz. Depremlerde afetlerde tabutlar önümüzde. Ben geçen gün 9 tane tabutun önünde namaz kıldım. Ölüm hak buna inanıyoruz ama çocukların tabutuna tahammül edemiyorum.'' ifadelerinde bulundu. Öte yandan "Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun koruması kaldırıldı mı?" sorusuna Soylu, “Davutoğlu’nun mahiyetinde 63 koruma var.” dedi. Ayrıca Soylu, Ceren Damar Şenel cinayeti sanığının avukatı Vahit Bıçak'ın Polis Akademisinden ilişkisinin bugün kesileceğini bildirdi.

SON DAKİKA: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Anadolu Ajansı Editör Masası'nda gündeme dair kritik açıklamalarda bulundu. Soylu "Depremde yardımları STK'larin, belediyelerin kendi başına dağıtmasına izin vermedik. Bu, bizim değil Türkiye Afet Müdahale Planı'nın kararı." dedi.

Bakan Soylu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

"Depremde yardımları STK'ların, belediyelerin kendi başına dağıtmasına izin vermedik. Bu, bizim değil Türkiye Afet Müdahale Planı'nın kararı. Hem Malatya hem Elazığ olsun, bu kadar hızlı hasar tespitinin yapıldığı başka bir ülke olmamıştır. (Depremin ardından) Şu ana kadar Elazığ ve Malatya'da yaklaşık 150 bin kişiye sosyal rehabilitasyon uygulandı.

''MUHTARLARLA WHATSAPP GRUBU KURDUK''
Elazığ ve Malatya'daki depremlerin ardından şu ana kadar 460 milyon lira harcadık. Muhtarlarla WhatsApp grubu kurduk. Hala WhatsApp grubumuz devam ediyor. Bir taraftan muhtarlarla, bir taraftan sivil toplum örgütleri ile yardım götürdük, bir taraftan gönüllüler yardım götürdü. Yardımı da tek alanda dağıtmadık. Kendi koordinasyonumuzda 4-5 ayrı yapı içerisinde bu yardımı dağıtmaya çalıştık.

OLASI BÜYÜK İSTANBUL DEPREMİ AÇIKLAMASI

Olası büyük İstanbul depremi için büyük İstanbul planı hazırlıyoruz.

''1 YILDA ELAZIĞ İLE MALATYA'YI NORMALLEŞTİRECEĞİZ''

Vatandaşlarımızın yıkılan binaları, acil yıkılacak binaları, çok ağır hasarlı olarak tespit edilen binalarının paralarını, kanunun da önüne geçerek ödemeye başladık. 1 yılda Elazığ ile Malatya'yı normalleştireceğiz. Elazığ ve Malatya ile ilçelerinde önümüzdeki nisan ayının sonunda genel perspektif olarak hayat normale dönecek. Hasarlı binayı yıkarız.

İMRALI'DAKİ YANGIN ÇIKTI İDDİASI

Sabah 08,40 civarındaydı Bursa Valimizle görüştüğümüzde. İmralı'daki cezaevinin çok uzağında, köşedeki bir yer. Hemen Bekir Pakdemirli ile temasa geçtik, helikopter hareketlendi. Arazözler, denizden yangın söndürmeyle ilgili gerekli çalışmalar yapılıyor. Bir lodos var ama zannediyorum yakın zamanda müdahale edilip söndürülür. Şu var, Karadeniz'de de yangınlar oldu. Mevsimlerde beklenmeyen sıcaklık koşulları olduğu sürece olabilir.

BAKAN SOYLU: ÇOCUKLARIN TABUTUNA TAHAMMÜL EDEMİYORUM

Biliyorsunuz kentsel dönüşüm konusunda siyasallaştırdılar bunu. Ne olursunuz siyaset karıştırmayalım. Şu söylenebilir "Şurada şu eksiğiniz var" Ama bunun üzerinden kentsel dönüşümü rantsal dönüşüme dönüştürüyorsunuz dediğiniz andan itibaren siyaset de bakar acaba ben ne yapıyorum diye.

Bu sefer çekingen adımlar atmaya başlar. Bunun maliyetini millet öder, bunun maliyetini çocuklar öder.

Birçok şehit cenazesiyle karşı karşıya kalıyoruz, hepimiz saf tutuyoruz. Depremlerde afetlerde tabutlar önümüzde. Ben geçen gün 9 tane tabutun önünde namaz kıldım.

Ölüm hak buna inanıyoruz ama çocukların tabutuna tahammül edemiyorum. Hakikaten tahammül edemiyorum. Onun için çocuklarımızın geleceği için bunu bir meseleyle siyasallaştırmamız lazım. Ufacık bir tabut ya ve çocuk bu yani.

Yapılması gereken şu; bunu siyasallaştırmamız lazım. Elimizdeki güç neyse, parasal güç neyse imkanlarımız neyse bunu hep beraber yapmaya çalışıyoruz. Ne ben ne bakanlarımız, vallahi billahi bir tek siyasi kelam ortaya koymadık.

DİYARBAKIR'DA AİLELERİN NÖBETİ

Yaşanmışlıklarımız zaferlerimiz bayramlarımız evliliklerimiz var. Kültürel terörizm bunu yok etmeye çalışan bir anlayış ortaya koymaktadır. Terör örgütlerinin yaptıkları tamamen dinsizleştirmektir. Batı'yı kendilerine partner bulmuşlar. Türkiye özellikle çukur olaylarından sonra terörü kaynağında kurutmaya geçti. Sadece teröristle değil kültürel terörizmle mücadele ediyoruz.

''PKK BİR KADIN ÖRGÜTÜDÜR''

PKK bir kadın örgütüdür, bunun üzerine konuşlanmıştır. PKK'nın tüm eylemlerinde kadınların bulunma oranı yüzde 56. İkna çalışmalarıyla bu yıl 48 terörist örgütten ayrıldı. Terör örgütünden ayrılması için ikna ettiğimiz 273 kişi, terör örgütünün bu iklimden ikna edip götürebildiği 130 kişi... Bu, bizim terör örgütünün içerisine duhul etme kabiliyetimizin, terör örgütlerinin ikna kabiliyetinden çok daha üstün, yüksek olduğunu ve doğru bir istikamette gittiğimizin belki de en önemli delilidir.

''TERÖRİZMLE MÜCADELEYİ ANALARIN CESARETİ BİTİRECEK''

PKK teröristiyle mücadeleyi tüm kurumlarımız büyük kararlılıkla sürdürüyor ama terörizmle mücadeleyi anaların cesareti bitirecektir. Doğu ve Güneydoğu, önümüzdeki 10-15 yılın tekstil üretim merkezi haline geliyor."

SÜLEYMAN SOYLU'DAN ABDULLAH GÜL TEPKİSİ: AĞZIMI AÇTIRMASINLAR!

Anında "CNN: Can Dündar masum" Yok ya... Nasıl masummuş Can Dündar? Ben Gezi olaylarının tam göbeğindeydim. Sosyal medyada neler oldu? İnsanları durdurdular, insanların kıyafetlerine göre arabadan indirdiler bu ülkenin cumhurbaşkanına küfür ettirdiler. O gün cumhurbaşkanlığı yaptınız görmediniz mi?

Tarihi doğru koymak zorundayız. Ben oradaki söze eğer söz söylemezsem, ben bugün varım yarın yokum. Ama tarihi çarpıtmak için ortaya konan cümle varsa ben düzeltirim.

SORU: ABDULLAH GÜL'Ü, O GÜNKÜ BAŞBAKAN ERDOĞAN'I YALNIZ BIRAKMAKLA MI SUÇLUYORSUNUZ?

Suçluyorum tabi, tespitlerim var. Sayın Cumhurbaşkanımıza hiçbirisi kuvvet vermedi. Tek başına havalimanına indirmeye çalıştılar, ağzımı açtırmasınlar. "Kimse karşılamasın, kimse etmesin aman bu işleri gerginleştirmeyelim, aman demokratik eylem ortaya konuyor söndürmeye çalışalım" Yok öyle bir şey. O tarihte beraber yaşadığımız arkadaşlar, sayın cumhurbaşkanımızı mazlum biçimde indirmeye çalıştılar, ondan sonra istedikleri gibi eylemleri yöneteceklerdi. Dolmabahçe'yi basacaklar, koltuğa oturup puro içecekler. Sonra hükümeti alaşağı edecekler, onu yapamadıkları için 17-25'i yaptılar. FETÖ'nün gizli ilk hamlelerinden biri. Eğer buna ait koruyucu bir çerçeve ortaya koyarsa, ben tarihin düzeltilmesi için doğruyu söylerim. Böyle bir şey söz konusu değil.

Türkiye'ye zaman kaybettirdiler, biz bugün 15 bin dolar seviyesindeydi ya.

Beni bu konularda fazla konuşturmayın. Masumlaştırma; Gezi'nin başlangıcı dahi aynıdır. Bir masumiyet eylemi olarak nitelendirmek; ben İçişleri Bakanı'yım hangi eylemin masumiyet eylemi olup olmadığını değerlendirme fırsatına sahip olabiliyoruz.

"BENİ EN ÇOK YORAN KONU! TİKSİNİYORUM"

Sayın Davutoğlu Türkiye Cumhuriyeti eski Başbakanıdır. Davutoğlu'nun bugün 63 koruması var. Devlet Başbakanını korumakla yükümlüdür.

Beni en çok yoran İçişleri Bakanlığında bu koruma işidir. İnanın bu koruma işleri beni yoruyor. Bunu bir ayrıcalık olarak nitelendirenler var, bundan tiksiniyorum beni bağışlayın ya. Bakıyorum ihtiyaç yok. Neticede 63 korumayla korunuyorsunuz. Getirmek istedikleri nokta şurası "Ben siyasi olarak başka değerlendirme yaptığım için..." Ayıptır, biz devlet yönetiyoruz ya. Bir tane bağ evi var, yılda bir sefer gidiyorsun bir iki gün kalıyorsun kalmıyorsun. Arkadaşlarımız şöyle bir değerlendirme yapmışlar. Ta Elazığ'a Ağrı sınırına polis gönderiyoruz. Arkadaşlar demişler ki, öteki evinde var, öteki evinde var. Bağ evinde bir gün kalıyor, devriyeyle sağlasınlar...

Bu mağduriyet üzerinden siyaset oluşturma anlayışı; hadi biz görmüyoruz. Allah biliyor ve görüyor. Buradan bir şey çıkartma arzusu bunlar eski dönemin siyaset alışkanlıkları.

TRAFİKTE ÇAKAR KULLANIMI

Çakar meselesinde aldığımız kararla, 21 bin araç kullanıyordu şu anda 1440 araç çakar kullanıyor. Polis araçlarında bile bu konudaki inisiyatifi disiplin içine aldık.

Şöyle bir şey olmuş. Bu Gezi ve 17-25 Türkiye'nin devlet sistematiğinin vidalarını gevşetti. Ve ardından gelen üst üste seçimler çok doğal olarak konsantrasyonu başka noktaya aldı. Yavaş yavaş yoluna koyuyoruz, hiç merak etmeyin. Dünyanın gelişmiş ülkelerde bu meseleler nasıl oluyorsa bizde de olacak.

BEKÇİLERE TANINAN HAKLAR KONUSUNDAKİ ELEŞTİRİLER

1914'ten itibaren bizim coğrafyamızda bekçilik uygulaması var. 66 yılı itibariyle de il özel idare kapsamında bekçilikler başladı. Yine 1976 yılı itibariyle yani mahalli bir organizasyonu olmaktan Türkiye geneline girdi ve Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde 2008 yılında da "emniyet hizmetleri" sınıfında girdi.

1996'dan itibaren hiç bekçi alınmadı. Cumhurbaşkanımız bir talimat vardı. Mesele Doğu ve Güneydoğu ile başladı. Ben İçişleri Bakanımızla oturduğumuzda Süleyman dedi bunları Türkiye'nin geneline yaymamız gerekir. Benim vatandaşım gece huzur içinde uyusun ve bekçinin düdüğünü duysun dedi. Eski sisteme geri dönelim... Ve biz bekçi alımına başladık. O zaman ilkokul, ortaokul, lise mezunu alınabiliyordu. İki aylık bir eğitim yaptılar ve çalışmaya yaptılar. Polislik ve bekçilik usta-çırak mesleğidir. Özellikle 15 Temmuz, bizim çok tasfiye yapmamız gereken süreci oluşturdu. En alt var, üst var; ortada kimse yok. Bugün bunun zafiyetini de görüyoruz. 40 bin civarında da ihracımız var.

Ve biz bekçi alımını ilk alımından sonra Emniyet Genel Müdürlüğü merkezine ve Polis Akademisine aldık. İLk aldığımız 5-6 binden sonrasını polis akademisine alıyoruz. Şunu ifade edeyim ki yüzde 60'ı özellikle lise mezunudur. Yüzde 20'si üniversite mezunu. Yüzde 10 civarı yüksekokul, bir de lisans mezunu var. Yüzde 97'si lise ve üstüdür, polisler de lise ve üstüdür.

YANLIŞ YAPAN VARDIR, AFFIMIZ YOK

Elbette bizim kurumlarımızda da yanlış yapan vardır. Ama affımız söz konusu değil. Biz yılda yanlış işlere karışan 500 kişiyi polislik görevinden alıyoruz, 200 jandarmamızı görevden alıyoruz. Bizim mesleklerimiz disiplin mesleğidir.

Bizim meselemiz şu; bizim rutin teftişlerimiz vardır. İki, şikayete dayalı teftişlerimiz vardır. Ve özel teftişlerimiz vardır. Yani bir belediyeyi yukarıdan aşağıya her türlü süreciyle denetime alabiliriz, alıyoruz da zaten. Eğer biz denetim mekanizmasını işletmezsek vatandaşa ait görevi yerine getirmemiş oluruz. Binası yıkılıyor, birisi geliyor ev yapıyor, bir suistimali, rüşveti, yolsuzluğu görüyor. Kime şikayet edecek? Devlet dediğimiz bu işe yarıyor zaten.

Türkiye'de bulunan tüm belediyeleri, bilmenizi istiyoruz ki denetimden geçirmek bizim asli sorumluluğumuzdur. Derneklerin de STK'ların da denetimi bizde. Biz dernek denetlemeyi başka işlerden bıraktık, belediye denetlemeyi bıraktık. Yoğunlaştığımız meseleler FETÖ, terörle mücadeleydi. Şimdi yerli yerine oturuyor. Kimse merak etmesin vatandaşa haksızlık yaptırmayız. Şu an müfettişlerimiz, dernek denetçilerimiz şu anda adım adım sahadalar.

KADIN CİNAYETLERİ

Kadın cinayetleriyle ilgili şunu söylemek isterim. Özellikle bizim kadın cinayetleriyle ilgili meselelerde hükümetimizin ortaya koymuş olduğu çok yoğun bir çalışma var. Bu bugünün çalışması değil. Burada ifade etmem gerekir ki, özellikle bu konuda çıkarttığımız kanun dünya ölçeğinde bir kanundur. Ve bugün Türkiye'de bu kanunun aile içi şiddeti ve kadına cinayeti önleyemeyecek hiçbir açığı söz konusu değildir.

Mesele dönem dönem dünyada kadın cinayetleri yükselmektedir. Ama şunu ifade edeyim, BM Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin 2018 yılı raporunda, ortalama milyonca 13'tür, Avrupa kıtasında 7'dir, Türkiye ortalaması 3,8'dir. Yani kadın cinayetleri konusunda biz çok daha düşük bir seviyedeyiz. Bizim için 1 bile büyük bir rakamdır.

Nasıl uyuşturucu meselesine karşıysak, aynı karakter burada da var. Ve burada özellikle bunu çok daha alt noktalara indirebilmek için Aile Bakanlığı'nın liderliğinde, Adalet, Sağlık, biz, Diyanet hep beraber bir araya geldik. 75 madde; burada bizim üzerimize düşen maddeler var. Eğitimimizden her olayı takibe kadar yapmamız gereken meseleler var. Biz bunun tamamını yapmaya başladık. Burada bakanlık olarak üzerimizde olmayan yükümlülükleri de üzerimize aldık. Yeter ki bu mesele bir noktaya gelinebilsin diye.

6284'ün çerçevesi içinde aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetin bir tarifi var.

HAKİMLERİMİZDEN RİCA EDİYORUM

Bizim bu aldığımız tedbirlerle milletimize şunu söylüyorum. Tüm aldığımız tedbirlerle birlikte, hayatını kaybeden kadın sayısında yüzde 28'lik bir azalış konusu. Biz 200 bin polisimizin eğitimini tamamlayacağız.

Polis merkezi amirliklerimizde 50 bini aşkın polisimiz var, 40 bini tamamlandı, 10 bini de bitecek. 3 bin kadın polisimiz eğitimde, güven masası oluşturduk, bunlar gelecekler. Aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddeti takip bürolarımız var. Bunlar bütün bu olayları tek tek takip ediyorlar.

Şunu söyleyeyim, bizim meselemiz şudur elektronik kelepçe.

Hakimlerimizden şunu rica ediyoruz, bunlardaki elektronik kelepçeyi vermekten sakınmasınlar. Biz takip edeceğiz. Sizin aileye yaklaşmanızı biz takip ediyoruz, kadına yaklaşmanızı takip ediyoruz, izliyoruz. Biz karar istiyoruz, bu önemli. Adalet Bakanımız da bunu takip ediyor. Biz de bunu bir vesileyle takip ettiğimizi ifade ediyorum.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.