A HABER GALERİ
Türk uygarlığının 2 bin 500 yıllık kenti: Buhara

- Buhara'nın geçmişi 2 bin 500 yıl öncesine dayanıyor
Arkeologların resmi tarihini 2 bin 500 yıl önceye dayandırdığı Buhara, MÖ 7'inci yüzyıla ait bulguları barındırıyor. Bu, kentin tarihinin daha eskilere dayandığını gösteriyor.

Tarih boyunca birçok yıkım ve savaşa sahne olan Buhara, 1920 yılında Sovyet Kızıl Ordusu'nun saldırısıyla tarihinin en büyük yıkımlarından birini yaşadı. 20'nci yüzyılın başına kadar Buhara Emirliği'nin başkenti olan Buhara, bu saldırıyla yerle bir oldu. Kentte tarihi binaların büyük kısmı yıkıldı, bir bölümü de hasar gördü.

Büyük İskender, Fars ve Moğol istilası, Sovyetler'in saldırısına rağmen ayakta kalmayı başaran Buhara, 709 yılında Küteybe ibn-Müslim önderliğindeki Araplar tarafından fethedildikten sonra bölgede diğer kentlerle İslam dünyasının parçası haline geldi. Yüzyıllarca İslam dünyasının önemli merkezlerinden biri olmayı başaran Buhara, Ortaçağ'da kurulan medreseleri, minareleri, mescit ve kapılarıyla ün kazandı.

Çeşitli dönemlerde Samaniler, Karahanlılar, Moğollar, Timur ve Şeybaniler devletlerinin egemenliğine giren Buhara, 1533'ten Kızıl Ordu'nun 1920'deki işgaline kadar Buhara Emirliği'nin merkezi oldu.

- Tarihi ve mimari yapıtları
Buhara'nın en eski mimari yapıtları arasında Han sarayı olarak bilinen, MÖ 3'üncü yüzyılda inşa edildiği belirlenen ve 20 metre yükseklikte 4,2 hektar alana kurulu "Ark", tüm dönemlerde devleti yönetenlerin sarayı oldu. Han sarayının yanı sıra devlet erkanı ve hizmetlilerin yaşadığı "Ark" sarayında, devlet hazinesi, harem, zindan ve diğer binalar da bulunuyordu.

Kentteki diğer tarihi yapıt, 10'uncu yüzyılda inşa edilen İsmail Samani Türbesi. Türbe, Orta Asya mimarisinde pişirilmiş tuğla kullanılarak yapılan en eski yapıt olarak öne çıkıyor.

Buhara'nın en önemli ve en yüksek yapıtı, 1127 yılında inşa edilen Kelan (Büyük) Minaresi. Yüksekliği 47 metre olan ve halk dilinde "Minarei Kelan" olarak adlandırılan minare, Orta Asya'da en yüksek tarihi eser olmasıyla da önem taşıyor.

Şehrin en gözde külliyesini, Minarei Kelan'ın her iki tarafına kurulan Mescidi Kelan ile Mir Arap Medresesi oluşturuyor. 16'ncı yüzyılda inşa edilen Mir Arap Medresesi, günümüze dek aralıksız dini eğitim vermesiyle dikkati çekiyor. Sovyetler Birliği döneminde bile dini eğitim verilmesi, medresenin tarihi önemini gösteriyor.

Buhara'da 12'inci yüzyılda inşa edilen Hazreti Eyüp Çeşmesi, Hazreti Eyüp'ün çölün ortasındaki şehirden geçerken, asasıyla vurduğu yerde oluştuğu pınar olduğuna inanılıyor. Bu pınarın yerine 14'üncü yüzyılda Emir Timur tarafından Çeşme-i Eyüp Külliyesi inşa edilmiş.

- Zanaatkar kenti Buhara
Buhara'nın, geçmişte Doğu ile Batı'yı birleştiren İpek Yolu üzerinde bulunması, çok sayıda mescit, hamam, kervan sarayın inşasının yanı sıra el sanatlarının ve zanaatın gelişmesini de sağlamış, marangozluk, demircilik, kuyumculuk, terzilik gibi mesleklerin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.

Eski çağlarda altın, ipek ve baharatlarıyla ün kazanan Buhara'da hala çok sayıda kumaşçı, baharatçı, demirci, bıçakçı, marangoz ve kuyumcu, meslek sırlarını babadan oğla aktararak çalışıyor.

Kentin tarihi bölümünde caddelerin kesiştiği kapalı alanlarda "Taki Zergeran" (Kuyumcular Çarşısı), "Taki Telpakfuruşon" (Şapkacılar Çarşısı), "Taki Serrafan" (Sarraflar Çarşısı) gibi pazar ve iş yerleri bulunuyor.