A HABER GALERİ
El Faşir'de kanlı hafta sonu! Yüzlerce sivil katledildi: Sudan'da neler oluyor?
Sudan'ın El Faşir kentinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekli silahlı grup Hızlı Destek Kuvvetleri, (HDK) yüzlerce erkeği toplayarak bir su deposuna götürdü; ırkçı hakaretler savurduktan sonra Sudanlıları katletti. Peki Sudan'da neler oluyor?
İki buçuk yılı aşkındır süren Sudan iç savaşında, Sudan ordusuna karşı savaşan BAE destekli Hızlı Destek Kuvvetleri, geçtiğimiz pazar günü, Darfur'da hâlâ hükümetin kontrolündeki son şehir olan El-Faşir'i ele geçirdi. 260 bin nüfuslu kent, 500 günden uzun süredir kuşatma altındaydı.
HDK, şehri kuşatırken ve ele geçirirken çok sayıda toplu infaz ve insan hakları ihlali gerçekleştirdi. Bu olayların bir kısmı, bizzat HDK mensupları tarafından kaydedilen videolarla ve uydu görüntüleriyle doğrulandı.
Geçtiğimiz cumartesi, El-Faşir kenti yakınlarında silahlı milisler, yüzlerce erkeği toplayarak bir su deposuna götürdü; ırkçı hakaretler savurduktan sonra ateş etmeye başladılar. Olaydan kurtulan Alkheir İsmail, ülkenin batısındaki Darfur bölgesinde, Tawila kasabasında bir yerel gazeteciye verdiği video röportajda yaşadıklarını anlattı.
İsmail, "Onlardan biri beni okul yıllarından tanıdı. 'Onu öldürmeyin' dedi." diye anlattı:
"Sonra herkes öldürüldü — arkadaşlarım, diğerleri... ama ben kaçabildim."
İsmail, şehrin HDK tarafından pazar günü ele geçirildiği sırada kentteki akrabalarına yiyecek götürdüğünü, silahsız olduğunu söyledi.
YÜZLERCE SİVİL İNFAZ EDİLDİ
İsmail, İngiliz haber ajansı Reuters'ın görüştüğü dört tanıktan biriydi. Ajans ayrıca, altı yardım çalışanıyla da konuştu; hepsi de El-Faşir'den kaçan insanların çevredeki köylere toplanıp, erkeklerin kadınlardan ayrıldığını ve götürüldüğünü aktardı.
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Ofisi de yaptığı açıklamada, yüzlerce sivilin infaz edilmiş olabileceğini belirtti.
Bölgeden gelen görüntüler, sivillerin katledildiği gösteriyor.
TANIKLAR: 500 KİŞİ KAÇARKEN ÖLDÜRÜLDÜ
Uluslararası yardım kuruluşu Sınır Tanımayan Doktorlar, yaptığı açıklamada, 26 Ekim'de yaklaşık 500 sivilin ve Sudan ordusuna bağlı askerlerin El-Faşir'den kaçmaya çalıştığını, ancak çoğunun HDK ve müttefikleri tarafından öldürüldüğünü veya esir alındığını bildirdi.
Açıklamada, "Sağ kurtulanlar, insanların cinsiyet, yaş veya etnik kimliğe göre ayrıldığını; birçoğunun ise 5 ila 30 milyon Sudan poundu (yaklaşık 8.000–50.000 dolar) fidye karşılığı tutulduğunu" aktardı.
El-Faşir'in HDK tarafından ele geçirilmesi, 2011'de Güney Sudan'ın ayrılmasıyla zaten bölünmüş olan ülkenin coğrafi parçalanmasını daha da derinleştirdi.
BAE VE İSRAİL'DEN SUDAN ORDUSUNA KOORDİNELİ PROPAGANDA
HDK'yi desteklediği gerekçesiyle BAE'ye yönelik sert eleştirilerin yükseldiği bir dönemde, BAE'nin önde gelen isimleri ve İsrail'in resmî kanalları, Sudan ordusunu hedef alarak yeni bir karşı propaganda girişimi başlattı.
Bu propaganda, Sudan Silahlı Kuvvetleri'ni (SAF), Müslüman Kardeşler ve Gazze'deki Filistin direniş örgütü Hamas ile ilişkilendiriyor.
"AFRİKA'NIN HAMAS'I" BENZETMESİYLE İHVAN SUÇLAMASI
Dünya kamuoyunda, HDK'ye desteği belgelerle kanıtlanmış olan BAE'ye yönelik eleştiriler artarken, karşı propaganda hareketi dikkat çekti. Bu kampanyanın önde gelen ismi, Batı medyasında sıkça yer alan BAE'li analist Amjad Taha oldu.
Taha, Sudan ordusunu hem Müslüman Kardeşler (İhvan) hareketiyle hem de Hamas ile ilişkilendiren paylaşımlara liderlik etti. Taha, yılın başında İngiliz Jewish News gazetesinde yayımlanan yazısında Sudan ordusu için "Afrika'nın Hamas'ı" ifadesini kullanmıştı.
SALDIRILARI MEŞRULAŞTIRMA ÇABASI MI?
Analist Taha, yakın zamanda bir İsrailli aile ile bir Sudanlı ailenin fotoğraflarını yan yana paylaşarak, her iki tarafın da "Müslüman Kardeşler liderliğindeki güçlerin kurbanı" olduğunu öne sürdü.
BAE'nin çabaları, Sudan ordusunu Batı'nın terör örgütü saydığı Müslüman Kardeşler ve Hamas gibi direniş örgütleriyle ilişkilendirerek, saldırıları meşrulaştırma girişimi olarak görülüyor.
İSRAİL'İN RESMİ HESABINDAN PARALEL PROPAGANDA
Taha'nın bu paylaşımlarına paralel olarak, İsrail'in resmî Arapça X (Twitter) hesabı da aynı iki fotoğrafı kullanarak benzer bir propaganda paylaştı.
Resmî hesap, terörün barbarlığının sözde Müslüman Kardeşler olarak adlandırılanlar tarafından dünyanın her yerinde aynı olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Bu iki kadın ve çocukları, Müslüman Kardeşler'in yönettiği güçlerin ellerinde öldürüldü — biri Sudan'da, diğeri Gazze'de.".
Hesap ayrıca, her iki katilin de suçlarını başkalarına yüklediğini ve propagandalarının Batı medyasında yer bulduğunu iddia etti.
BAE'nin diğer önde gelen isimleri de bu anlatı da yer aldı. Meera Zayed, "Sudan'daki Müslüman Kardeşler liderliğindeki ordu, Afrika'nın Hamas'ıdır." dedi.
Sağcı sosyal medya kullanıcısı Hassan Sajwani ise, Port Sudan yönetiminin Müslüman Kardeşler destekli olduğunu ve savaşı sürdürüp sivilleri kurban ettiğini iddia etti.
İTTİFAKIN YENİ CEPHESİ: HRİSTİYAN AZINLIK İDDİALARI
Eylül 2020'de diplomatik ilişkilerini kuran İsrail ve BAE arasındaki ekonomik ve askerî iş birliğinin derinleştiği biliniyor. Bu propaganda, ittifakın yeni bir cephesini oluşturuyor.
Middle East Eye'ın aktardığına göre propaganda kapsamında, İsrailli ve BAE'li bazı hesaplar, Sudan ordusunun ülkedeki Hristiyan azınlıkları hedef aldığına dair doğrulanmamış iddialar da paylaştı.
Aşırı sağcı İsrailli önde gelen isim Avi Yemeni de X platformunda, Sudan ve Nijerya'daki Hristiyanların "cihatçılar tarafından katledildiğini" iddia etti. Oysa kaynaklara göre, Sudan nüfusunun yüzde 90'ından fazlası Müslüman olup, savaşın din temelli olmadığı belirtiliyor.
SUDAN İÇ SAVAŞININ ARKA PLANI
Sudan'daki savaş, Nisan 2023'te, ordu komutanı General Abdülfettah el-Burhan ile HDK lideri Muhammed Hamdan Dagalu arasındaki güç mücadelesinin açık savaşa dönüşmesiyle patlak verdi.
Çatışmaların nedeni, HDK'nin düzenli orduya entegre edilmesine dair anlaşmazlıklardı. Ancak süreç kısa sürede, on binlerce insanın hayatını kaybettiği ve 13 milyondan fazlasının yerinden edildiği bir iç savaşa dönüştü.
Middle East Eye, Ocak 2024'te, BAE'nin HDK'ye Libya, Çad, Uganda ve Somali'nin ayrılıkçı bölgeleri üzerinden silah sevkiyatı yaptığını belgelemişti.