Tarihe not düşülmesi gereken hususlar vardır. 2013'te başlayan ve halen ağır aksak bir biçimde devam eden 28 Şubat'la ilgili duruşmalarda olupbitenler de bu cümleden.
Geçtiğimiz Salı günü yapılan duruşmada, dönemin Başbakan yardımcısı Tansu Çiller'in söyledikleri arasında altı çizilecek yerler vardı muhakkak. Ancak, sanıklardan Çevik Bir ve ÇetinDoğan'ın söyledikleri, daha doğrususöylemedikleri çok dahaönemli...
Üzerinden yıllar geçmiş olması ve marifetlerinin kılıfını iyi hazırlamış olmaları sebebiyle olacak, iki eski generalde, 28 Şubat'ta aslındahiçbir şey olmadıhavasında...
Mahkemede söylediklerine bakılırsa, oraya yanlışlıkla getirilmiş iki masum ihtiyar gibiler adeta...
Oysa ne kadar da havalıydılar bir zamanlar, burunlarından kıl aldırmıyorlardı adeta. Yıldızlarla dolu omuzlarıyla, Türk silahlı Kuvvetleri'nin tepe noktalarındaydılar çünkü.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin tepe noktasında olmak, bambaşka bir şeydi 1997'de. İşbaşında bulunan ve devam etmesi halinde rantiyeninçanına ot tıkamakla kalmayıp,birtakım mihrakların Türkiyeüzerine yaptıkları hesapları boşaçıkarabilecek iktidarı göndermek üzere oluşturulan konsorsiyumun en önemli unsurlarıydılar çünkü.
Sermaye, medya, siyasetin bir kesimi, güya sivil toplum kuruluşları, bazı sendikalar emirlerindeydi. Ekonomik vesosyal açıdan bir sıkıntı olmadığıiçin, iktidarın tehditle gönderilmesigerekiyordu ve silah da onlardaydı...
Milletimizin yiyeceğinden, içeceğinden, giyeceğinden keserek verdiği vergilerle alınmıştı o silahları, gerektiğindemilletimize karşı kullanabileceklerinibile söyleyebildiler fütursuzca... Bunu da, milletimizin vatan borcu anlayışıyla askere gönderdikleri evlatları vasıtasıyla yapacaklardı tabii...
Gazeteci geçinen birileri, en yakın arkadaşlarını generallerin isteği üzerine sisteme kurban verirken, 'mecburum, bankamız var' diyorlardı.
Aslında milletin zenginliklerinihortumlamak üzere kurulmuşbankalardı bunlar ve varlıkları dagenerallerin iki dudağı arasından çıkacaksöze bağlı gibiydi.
İDEOLOJİK KILIFLISOYGUN... Asker içindeki bir cunta,rantiyeci sermaye ve busermayenin emrindeki medyakuruluşları, varlıkları vesayetleözdeşleşmiş siyasiler, sarı renkleriile öne çıkmış sendikalar ve güyaaydınlar... Milletimizin oyları ile işbaşınagelmiş bir iktidarı göndermek üzereharekete geçtiler ve başardılar da...
Olup bitenleri seyredenlerin çoğu, sürecin ideolojik temelleri olduğunu zannediyordu. Ancak 2001'de ülke duvara tosladığında onlar da gerçeği anladılar: Birileri 28 Şubat'taideolojik görünen ekonomikoperasyonlar yapmış ve milletinvarlıklarını peşkeş çekmişlerdi...
İşte bu sürecin iki kudretli ismi, Çevik Bir ve Çetin Doğan, mahkeme huzurunda, 28 Şubat'la ilgili masallar anlatmaya çalışıyorlar. Bir dönem el üstünde tutulurken, şimdi tek başlarına bırakıldıklarının farkındalar elbette.
Komik gözükmeleri bir yana, kimsenin inanmayacağını da bilerek yalan söylüyorlar şimdi: Çevik Bir, Sincan'datankların yürütülmesi ile ilgili olarak1997 Şubatı'nda Washington'dasöylediği 'Demokrasiye balansayarı yaptık' sözünü inkar ediyorve tankların da yeni gelen erlere oyerleri göstermek üzere yürütüldüğü yalanına başvuruyor...
Diğer sanık Çetin Doğan ise odönemdeki brifinglerin katılanlarıntalebi üzerine verildiği vekendilerinin demokratik çizgidekaldıkları masalına sığınıyor. ÇetinDoğan'ın masallarından birisi de, '28Şubat döneminde TSK'dan atılanlarınyüzde 60'ının FETÖ'cü olduğu' iddiası...
Hasılı, ikisi de süt dökmüş kediler gibi şimdi... Aslında, 28 Şubat'ta olupbitenleri bütün açıklığı ile anlatarak,milletimizden af dilemeyi akıledebilseler keşke...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.