HİLÂL KAPLAN
- 22.07.2025, Salı
Kuyruktaki cesetler
Gazze'de ölüm sadece gökten inmiyor. Ölüm şimdi ekmek sırasına gizlenmiş, yardım kamyonunu bekleyen insanların ayaklarına dolanıyor. Bir somun ekmek ya da birkaç avuç un için saatlerce bekleyen kalabalığın üzerine açılan ateş, sadece mermileri değil, insanlığın suskunluğunu da kusuyor.
Son haftalarda yaşananlar bir savaşın değil, sistematik bir yok etme politikasının ürünüdür. Yardım sırasındaki sivillerin üzerine defalarca ateş açıldı. Son olarak 20 Temmuz'da, yardım konvoyuna doğru koşan kalabalığın üzerine İsrail askerlerinin açtığı ateşle 79 kişi hayatını kaybetti. Önceki haftalarda ise bu sayı 875'i buldu. Yarısı kadın ve çocuk.
Bu bir hata değil. Bu bir tercih.
Gazze'deki kıtlık artık "yaklaşıyor" değil, yaşanıyor. BM'ye göre bazı bölgelerde gıda fiyatları 1.400 katına çıktı. Akşam yemeği kavramı yok; bir dilim ekmek, birkaç yudum kirli su varsa şükrediliyor. Bebekler, vücutları kuruyarak ölüyor. Bu çağda, kameralar önünde, göz göre göre!..
Ve dünya? "Endişeliyiz" diyor. Cılız kınamalar, birbiriyle çelişen açıklamalar ve bolca diplomatik riyakârlık...
Yardımlar neden ulaşmıyor? Çünkü yardım ulaştırmak, sadece insani bir çaba değil, aynı zamanda siyasi bir tercihtir. İsrail ordusu, yardım taşıyan konvoyların yolunu kestiğinde; sınır kapılarında gıda kamyonları günlerce bekletildiğinde; dağıtım noktalarında güvenlik sağlanmayıp izdiham yaratıldığında bu sadece kaotik bir savaş alanı değil, planlı bir çürüme alanıdır.
Bu açlık, bir doğal afet değil. Kasıtlı bir kararın sonucu.
Ve bu kararlar alınırken, dünyanın en güçlü ülkeleri ya destekliyor ya da sessiz kalıyor. İnsanî yardım, öldürülme riskiyle eş tutulmuş durumda. İnsanlar "Acaba o torba unu alabilir miyim" değil, "Acaba bu kez sıra bana gelmeden vurulacak mıyım" diye düşünüyor.
Gazze'de açlık, sadece mideyi değil, hafızayı da kemiriyor. Çocuklar artık oyun oynamıyor. Ellerindeki çubuklar, oyuncak değil; yardım kamyonlarının lastik izlerini kazıdıkları çaresizlik sembolleri.
Âdeta cesetler kuyruğa dizilmiş. Yardım almak için değil, toprağa girmek için bekliyorlar artık.
Şimdi soralım kendimize: Açlıktan ölen bir çocuk için hangi bahane geçerli olabilir?
Ve asıl soru şu: Bu düzende yaşamayı midemiz daha ne kadar kaldıracak?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- ABD-Venezuela krizinde neredeyiz? (03.12.2025)
- Köstebek savcı şüphesi (02.12.2025)
- Tüm yönleriyle Papa’nın ziyareti (28.11.2025)
- Afrika’daki ilk G20: Stratejik penceremiz (26.11.2025)
- Kültürel monarşinin en büyük travması olarak AK Parti (25.11.2025)
- Yolsuzluk, rüşvet ve sus payı (21.11.2025)
- Yağmur altında unutulan çocuklar (19.11.2025)
- AKPM’yi duyan var mı? (18.11.2025)
- Finansın kalbinde sosyalist nabız (07.11.2025)
- Sde Teiman: Soykırımın sessiz tanığı (04.11.2025)