EKREM KIZILTAŞ

Kim başlattı?..

Selim, çayları getiren İhsan'a dönerek:

- Melih Bey gecikti. Yanlış bilmiyorsam, tarihçi bir misafirini de getirecekti… İhsan, gülümseyerek:

- Senin adamı sorularınla bıktıracağını düşündüğü için gelmekten caymış olabilir, diyecektim ama geliyor işte… Selam vererek, yanındaki misafirle masaya yerleşen Melih Bey:

- Kusura bakmayın, biraz geciktik. Hanımlar, kahvaltımızı yapmadan bizi bırakmaya razı olmadılar... Selim, atıldı:

- Ne yani, yenge İhsan Bey'in sizi aç bırakacağını mı zannetti yoksa?.. Gülüşmeler arasında lafa giren Melih Bey:

- Yok canım. Bizim hanım İhsan Bey'in ne kadar ikram sever olduğunu bilir. Bu arada arkadaşımı tanıştırayım. Tarihçi Muzaffer Kahveci. Uzun yıllar değişik üniversitelerde görev yaptıktan sonra yakında emekliye ayrıldı. Şu anda özellikle de ülkemizin ve bölgemizin yakın tarihi ile ilgili bazı çalışmalarla uğraşıyor… Mehmet:

- Muzaffer Bey'in gelişi iyi oldu o zaman. Yakın tarihi iyi bildiğine göre, bize şu Filistin meselesini bir özetleyiverir herhalde. Malum, İsrail ve taraftarları şu anda yaşanmakta olan vahşeti 7 Ekim'de Hamas tarafından yapılan Aksa Tufanı Harekatı ile izah ediyorlar. Yani tabir caizse, bütün problemi Hamas yani Gazzeliler başlattı, onlara göre. Öncelikle bu konudaki fikrinizi öğrenmek isterim Muzaffer Bey… Melih Bey, araya girerek:

- Yahu bu kadar acele etmeyin, adam çayını bitirsin bari… Muzaffer Bey, gülümseyerek:

- Problem yok, çayımızı içeriz nasılsa. Konuya gelince, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını haklı göstermek için baş vurduğu 'kendini savunma hakkı' nasıl geçersiz bir bahane ise, yaşananları Gazzelilerin başlattığı da geçersiz bir iddia. 7 Ekim'den beri başta ABD olmak üzere İsrail'e destek olan ülkelerin yöneticileri ve uluslararası medyanın büyük bir kesimi de aynı teraneyi tekrarlayıp duruyor. Oysa nasıl ki Filistin meselesini Filistinliler başlatmadı ise, Gazze'ye yönelik saldırıları da Gazzeliler başlattı, diyemeyiz. 7 Ekim'de yaşanan harekat sırasında yaşananlarla ilgili bazı soru işaretleri olsa da, harekat sonrası yaşananların vahşet olduğunu inkar edemeyeceğimiz gibi, 7 Ekim'e sebebiyet verenin de bizzat İsrail olduğu, çok açık. Yani bütün sıkıntıları İsrail başlattığı gibi 7 Ekim de İsrail'in suçu… İhsan:

- Yaşananlarla ilgili uluslararası hukuk ne diyor?..

- İsrail'in ve yandaşlarının sürekli olarak 7 Ekim deyip durmaları ve buradan hareketle bu terörist ülkenin kendini savunma hakkından bahsetmelerinin uluslararası hukuk açısından karşılığı, onların söylediği gibi değil. Meşru müdafaa hakkı, BM Antlaşması'nın 51. Maddesi'nde düzenlenmiş olup, buna göre İsrail'in ancak 7 Ekim'deki harekat durdurulana, ve varsa işgal edilmiş topraklarını kurtarana kadar müdahale hakkı vardı. Bu süreçte İsrail, sivillere zarar vermemek kaydıyla, bölgeyi kontrol altına alacak şekilde savunmaya yönelik adımlar atabilirdi ancak. Yaşananların böyle olmadığını ve 7 Ekim'den sonra başlayıp aylardır devam eden alçakça saldırılara dönüştüğünü biliyoruz… Muzaffer Bey, sözlerini sürdürdü:

- Kendini savunma hakkı kullanılırken, uluslararası hukuk kuralları ihlal edilemez ve mesela siviller hedef alınamaz. Askeri hedefleri vurma diye bir derdi olmayan İsrail ise, hedef gözetmeden Gazze'deki sivil yerleşim alanlarını, hizmet tesislerini ve hastaneleri vuruyor. Bunların hepsi de savaş suçu. Kendini savunma hakkı, başka bir devlet tarafından saldırıya maruz kalan bir ülkenin milli güvenlik ve varlığının tehlikeye girmesi durumunda geçerlidir. Bu açıdan, Filistin ve Hamas'ın devlet olmayıp, Gazze Şeridi ve Batı Şeria'nın İsrail işgali altında olması da bir başka mesele…

Gazzelilerin kendilerini savunma hakkı!..

- Aksa Tufanı Harekatı'nın Gazzelilerin kendini savunma haklarından kaynaklandığını söyleyenler var… Bu sözleri selim söylemişti.

- Mesele detaylı olarak masaya yatırıldığında, İsrail'in bu türden bir hakkı olmadığı, bilakis böyle bir hakkın sadece Filistinliler ve Gazzeliler açısından geçerli olduğu görülür. İsrail, 2004'de işgal altındaki Batı Şeria'da Ayrım Duvarı'nı inşa etmiş ve bunun 'kendini savunma hakkı' ile gerekçelendirmişti. Konunun görüşüldüğü Uluslararası Adalet Divanı'nın o zaman konu ile ilgili verdiği karar, 'İsrail, BM'nin 51. maddesi sebebiyle kendini savunma hakkını gerekçe gösteremez' şeklindeydi… Mustafa:

- Bu durum Gazze açısından nasıl değerlendirilebilir?..

- Bunun için 7 Ekim'in öncesine kısa bir bakış, yeterli. Gazze, İsrail tarafından önce 1967'de tamamen hukuksuz olarak işgal edilen ve işgal sonrası yani 2006'dan itibaren de abluka altında tutulan bir bölge. Dolayısıyla birleşmiş Milletler kurallarına göre, hukuksuz bir şekilde sınırlamalara tabi tutulan Gazzelilerin 7 Ekim'de kendilerini savunma haklarını kullandıkları söylenebilir… Mustafa:

- İyi ama, İsrail'in savunma hakkından bahsetmeyen kimse yok gibi neredeyse. Bunların çoğu da koca koca ve okumuş adamlar!.. Muzaffer Bey, acı acı gülümseyerek:

- Haklısınız. Ama aslında koca koca ve okumuş gibi gözüken adamlar demek belki daha doğru olabilir. Tamamı İsrail yanlısı olan ya da böyle gözükmek durumunda kalan kişiler bunlar. Hepsinin hedefi de İsrail'in anında saf tuttuklarını ispatlama gayreti. Söylediklerinin doğru olmadığını tabii ki biliyorlar ancak, doğru olanı söylemeye kalkışırlarsa başlarına olmadık işler geleceğini bildikleri için de, öğretilmiş yalanları tekrarlıyorlar… Remzi:

- Bunun bir sebebi de BM sisteminin güçlüleri önceleyen yapısı herhalde?..

- Doğrudur. BM, dünya üzerindeki bütün ülkelerin eşit oy hakkına sahip oldukları bir kuruluş. Ancak, tuhaf bir şekilde yetkileri kısıtlı. Yetkilerin toplandığı yer BM'nin icra organı olarak kabul edilen Güvenlik Konseyi. Oranın yapısı da malum, 5 daimi üyenin ve hatta bunlardan bir tanesinin bile bütün ülkelerin oylarını önemsiz hale getirebildiği bir mekanizma... Selim:

- Üç ay geride kaldı neredeyse ve İsrail saldırılarını durmadan sürdürüyor. Bu işin nerede duracağı konusunda bir fikriniz var mı?..

- Maalesef yok. Çünkü normal şartlar altında olmaması gereken şeyler oluyor ve dur demesi gerekenler de nerdeyse ateşe körükle gidiyorlar. Yirmi binin üzerinde şehit var ve bunların büyük bir kısmı da kadın ve çocuklardan oluşuyor. Gelişmelerin tek teselli verici tarafı, yıllardan beri dikkatli bir şekilde inşa edilmiş olan Arapların baskı ve tehdidi altındaki mazlum İsrail' yalanının artık dünya çapında çökmüş olması. Bu konudaki farkındalık, tartışmasız bir şekilde İsrail'in melanetlerini desteklemek zorunda kalan ülke yöneticilerini ciddi şekilde zorlayacak gibi. Önümüzdeki yıl başta ABD olmak üzere birçok ülkede yapılacak seçimlerde bu husus herhalde birilerinin düşündürecek ve İsrail'i durdurmaya mecbur kalacaklardır diye düşünüyorum… İhsan:

- Sermayeyi, medyayı ve onlar vasıtasıyla kendilerine köle edindikleri siyasetçileri dünya çapında kullanan Siyonistlerin, bu kadar zulümden ve vahşetten sonra bir daha kendilerini mazlum gösterebilecek bir vasatı oluşturamayacaklarını bilmek bile rahatlatıcı… Gazzeli kardeşlerimizin karşı karşıya olduğu vahşi saldırılar bir an önce sonar erer inşallah…

- İnşallah…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.