EKREM KIZILTAŞ

Dikkat, düşman izliyor!..

Her cumartesi olduğu gibi toplanmış, sabahın ilk çaylarını içiyorlardı. Çalan telefonuna bakan İhsan, karşıdakini biraz dinledikten sonra, 'seviniriz, bekliyoruz' diyerek telefonu kapattı. Arkadaşlarının soran gözlerle baktığını görünce, müjdeyi verdi:

- Arayan Melih. Bir arkadaşı ile beraber çay içmeye geliyormuş… Çok geçmeden yaklaşan arabayı gördüler. Melih Bey, belli ki yoldan aramıştı. Yanındaki arkadaşını tanıştıran Melih, masadakileri tanıştırdıktan sonra:

- Ersin Demir, bir ara beraber çalıştığımız arkadaşlardan. Şu anda ağırlıklı olarak sosyal medya konularıyla uğraşıyor. Bursa'da bir seminere geleceğini duyunca, dönerken uğrar düşüncesiyle davet ettim, geldi sağ olsun. Sosyal medya ile alakalı sorularınıza en uygun cevapları verebilecek kişi artık yanınızda, atış serbest… ilk soru Selim'den geldi:

- Ersin Bey, öncelikle tekrar hoş geldiniz. Melih Bey sorulardan bunaldığı için sizi çağırdı belli ki… İşin şakası bir yana, sizinle tanıştığımıza hepimiz memnunuz. Ben öncelikle sosyal medyanın neden ücretsiz olduğunu öğrenmek isterim mesela… Böyle bir karşılamayı beklediği anlaşılan Ersin Bey:

- Sosyal medyanın, internetin hayatımıza girmesi sonrasında bazı meraklıların kendi aralarında haberleşmek niyetiyle oluşturdukları yapılar olduğu söylenebilir. Ancak herhangi bir arkadaş topluluğu, aynı okulun öğrencileri ya da biraz daha kalabalık gruplar düşünülerek başlatılan platformların daha da büyüyebileceği ve hatta kitleleşerek dünya geneline bile yayılacağı anlaşılınca, işin rengi değişti… Mustafa, merakla sordu:

- Yani bu büyük sosyal medya platformları, merakla başlatılan bazı çalışmalardan mı doğdu?..

- Böyle diyebiliriz. Daha da büyüme ve yayılma için ciddi altyapı yatırımları gerektiği ortaya çıktığında da iş ticarileşmeye başladı. Ancak, ücretli olması durumunda bu tür platformları kullananların sayısı çok az olacağı için en azından başlangıçta bedava sunuldu. Sonrasında da ücret talebi halinde kullanıcı sayıları azalacağı için, gelir sağlamak için başka yollar bulundu… Mehmet, düşünceli bir tavırla sordu:

- Yani bedava olduğu düşünülen bu platformlar, aslında ciddi gelirler sağlıyor mu demek istiyorsunuz?..

- Tabii ki öyle. Biliyorsunuz, geçtiğimiz günlerde Twitter 44 milyar dolara satıldı. Daha fazlasını kazanmayacak birisinin bu platforma 44 milyar doları neden ödeyeceği, esas soru. Bu platformların reklam ve tanıtım temelli çeşitli gelir kalemleri var. Bu, çok şaşırtıcı değil. Malum, 'herhangi bir ürüne ücret ödemiyorsanız, ürün sizsiniz' şeklinde meşhur bir söz vardır. Ücret ödemeden kullandığımız sosyal medya platformları açısından da ürün biziz. Evet, ücret ödemiyoruz belki ama kullanıcıları olduğumuz için bizim üzerimizden ciddi paralar kazanıyorlar… İhsan, gülerek söze girdi:

- Twitter'i satın alan Elon Musk'un bugünlerde ortalığı karıştıran bazı açıklamaları var…

- Evet ve çok dikkat çekici olan bu açıklamalar gerek Twitter'in ve gerekse diğer platformların nasıl çalıştığını ortaya koyuyor. Yakın zamanda ABD'de yaşanan bazı gelişmelerde platformun tarafsızlığının kasıtlı bir şekilde ihlal edilmesinin oynadığı role işaret eden açıklamalar bunlar. Elon Musk'un bu ihlallerden sorumlu kişileri kovması ve herhalde çoğu sahte ya da bot hesaplardan oluşan yaklaşık 1.5 milyar Twitter hesabını silme kararı alması, olumlu. Tabii onun yönetiminde neler yaşanacağını bilmiyoruz ve ABD dışındaki yerlerde neler yaşandı sorusu da hala kafaları meşgul ediyor…



Sosyal medyanın veri madenciliği....
- Benim kafamı daha çok bir haberleşme platformunun nasıl bu işlerde kullanıldığı sorusu karıştırıyor, Ersin Bey… Bunu söyleyen Mustafa idi.

- Evet, ilk bakışta kafa karıştırıcı. Ama unutmayın, bu platformlarda yaptığımız paylaşımlar sayesinde birileri altın değerinde bilgilere sahip olabiliyorlar. Tüketici verilerinin analiziyle, davranış bilimini kullanarak hedef kitlesini tespit etmek ve yönlendirmek söz konusu. Bir tür veri madenciliği… Milyonlarca, on milyonlarca hatta yüz milyonlarca insanın ne istedikleri, ne istemedikleri, nelerden hoşlandıkları ya da nefret ettikleri gibi bilgiler içeren paylaşımların değerlendirilmesi, firmalar açısından herhalde çok değerlidir. Ne üretecekleri ve nasıl üretecekleri konusunda bilgi sahibi olurlarken, 'tesadüfen' ilgi duyduğumuz ürünlerin reklamları ile karşılaşmamızı sağlayabileceklerini de unutmamak gerek… Selim, dayanamadı:

- Şimdi anlaşıldı Vehbi'nin kerrakesi. Bilgisayarda herhangi bir şey aradığımda, günlerce o türden malların reklamları ile karşılaşmanın sırrı bu galiba. Kendi aralarında konuşurken zikrettikleri bazı ürünlerin reklamları ile karşılaştıklarını söyleyenler de var. Bunu da telefonlarımızın dinlenmesine bağlıyorlar….

- İnternet arama motorları vasıtasıyla aradığınız şeylerin reklamları ile karşılaşmanız, işin en basit tarafı. Konuşmalarımızın dinlenmesi ile ilgili söylenebilecek olan da, artık sır diye bir kavramın pek olmadığı. Askerlik yapanlar bilirler, birliklerdeki telefonlarda 'dikkat düşman dinliyor' uyarısı vardır. Bunu unutmamak gerek… Ersin Bey, soluklanarak devam etti:

- Konumuz sosyal medya olduğuna göre, belki bu platformların asıl tehlikeli yanına değinmemiz gerek. Twitter, Facebook, İnstagram, Youtube ve diğerleri. Rahat bir biçimde haberleştiğimiz, konuştuğumuz, fotoğraf ve belge aktardığımız yerler. Burada aktardıklarımızın çok önemli olmadığını düşünsek bile haftalar, aylar ve yıllar boyunca yaptığımız paylaşımların kimliğimiz, kişiliğimiz, hayata bakışımız ve tercihlerimiz konusunda ciddi fikirler verdiği, çok açık. Belki tek tek bir şey ifade etmeyen bu bilgilerin, toplu hale geldiği zaman büyük bir değer ifade ettiğini söylemeye gerek yok… Remzi, durumu kavramıştı:

- Bu tür bilgilerin kötüye kullanılması durumunda olabilecekleri düşünmek bile korkunç…

- Evet, korkunç ve maalesef son zamanlarda yaşanan tam da bu... Amerika'daki son seçimlerde Trump'un kaybetmesinde Twitter'in büyük rolü olduğunu söyleyenler var mesela. Bu platformun, bir ara Trump'un hesabını askıya aldığını ve bazı mesajlarını engellediği biliniyor. Bir sosyal medya platformunun, ABD Başkanı'nın mesajları ile oynaması hakikaten sıra dışı bir olay. Trump'un 2016'daki seçimleri kazanmasında aynı platformun büyük katkıları olduğunu söyleyenler de var tabii… Selim, yine atıldı

- Bu kuruluşlar seçimden seçime fikir mi değiştiriyorlar yani?

- Daha önce seçimi kazanmasına yardım ettikleri kişinin kaybetmesi için çalışmaları, bir şeylerin varlığını gösterir. Buradaki durum sadece bazı mesajlarını engellemekle sınırlı değil tabii. Oy verecek kitlelerin davranışlarını tahlil ederek, bazı grupları çeşitli şekillerde etkileyip istenilen tarafa yönlendirecek mesajlara maruz bırakmak gibi oldukça karmaşık birtakım yollar da söz konusu. Cambridge Analytica isimli bir kuruluşun, 2014 'ten itibaren 50 milyon Facebook kullanıcısının kişisel bilgilerinden elde ettiği verilerin, seçmenlerin fikrini etkilemekte kullanılması ile ilgili Facebook–Cambridge Analytica veri skandalı diye bir olay var. Özellikle kararsız seçmenleri hedefleyip, onları istenilen yöne kanalize etmek için yapılan çalışmalar diyebiliriz buna…

- Brexit, yani İngiltere'nin ABD'den ayrılma süreci bunun en açık örneklerinden birisi galiba… Bu sözleri söyleyen Mehmet idi…

- İyi ki hatırlattınız. İngiltere yani Birleşik Krallık, 23 Haziran 2016'da yapılan referandumla Avrupa Birliği'nden ayrılma kararı almıştı. Brexit'e yani AB'dan ayrılmaya yüzde 52'nin evet dediği referandumda, 'evet' lehine çalışanların sosyal medya kuruluşlarından edindikleri bilgileri konuya nötr olanları yönlendirme amacıyla kullandıkları ve Cambridge Analytica'nın bu süreçte de rol aldığı, yaygın bir kanaat… Selim, merakla sordu:

Sosyal Medya ve yalanlar…

- Sosyal medya platformlarının kuzu postuna bürünmüş kurtlar olduğunu söyleyebiliriz yani. Peki işin bizimle ilgili yönü ne?..

- Evet, meselenin bam teli bu. Türkiye sosyal medya platformlarının çok yoğun bir şekilde kullanıldığı ülkelerden birisi. Hatta birçok ülkeye fark atıyoruz. Bu platformlardan kaynaklanan problemlerin ise haddi hesabı yok. Öncelikli mesele, bu platformların yalanlara dayalı algılar oluşturmakta kullanılması. Bağımsız diyebileceğimiz bazı kuruluşların yaptığı araştırmaların raporları, bu durumun açıkça ortaya koyar nitelikte. Mesela, Oxford Üniversitesi Reuters Enstitüsü'ne göre, 2018'de sahte haberlere en çok maruz kalan ülke Türkiye. Yine İsviçre Federal teknoloji Enstitüsü'nün 2021'de yayımladığı bir rapora göre, Haziran 2015 ile Eylül 2019 arasında ülkemizdeki yerel gündemlerin yüzde 47'sinin sahte olduğu tespit edilmiş... Ersin Bey, çayını yudumladıktan sonra devam etti:

- Yakın zamanda yaşanan bazı örnekleri hepimiz hatırlarız. Katarlı gençlerin Türkiye'de üniversiteye sınavsız girecekleri yalanı sosyal medya üzerinden dolaşıma sokulmuş, bazı yayın organları ve CHP Genel Başkanı bu iddiayı hemen gündeme taşımışlardı. İşin doğrusunun ortaya çıkması uzun sürmese de, tam da üniversite imtihanlarına bir gün kala ortaya atılan bu iddia, gençlerimizin kafasını karıştırmıştı. CHP liderinin Türkiye'nin 2022'nin ilk üç ayında Katar'a uçakla 2,5 milyon koyun ihraç edildiği yalanı da sosyal medyada epey alıcı bulmuştu… Selim, gülerek sordu:

- Yahu hakikaten, adam çıkmış 2 milyon 800 bin nüfuslu bir ülkeye üç ayda iki buçuk milyon koyun sattığımızı ve hem de uçakla gönderdiğimizi iddia edebilmişti…

- İşin daha da dikkat çekici yanı, Ticaret Bakanlığımızca hemen yalanlanan ve aslında akla ve mantığa da aykırı olan bu iddianın CHP'nin internet sitesinde hala durması… İşin mekaniği, sosyal medyadaki çoğu sahte ya da bot yani robot dediğimiz hesaplar üzerinden ortaya atılan yalanların bazı siyasiler, gazeteler ve televizyonlar tarafından kullanılması. Bunların yalan olduğu ortaya çıksa bile yalanın yayılma hızı hep daha fazla olduğu için olumsuz algı inşası kolaylaşıyor. Hitler'in Propaganda bakanı Goebbels'in 'büyük yalanlar söyleyin ve mümkün olduğunca tekrarlayıp, kitlelerin nasıl inandıklarını izleyin' sözleri, maalesef ülkemizde ciddi bir şekilde uygulanıyor. İhsan, sordu:

- Bizdeki durum başka ülkelere göre daha mı vahim?..

- Öyle maalesef. Sosyal medya hemen her ülkede problem ama bizde biraz daha fazla. Geriye baktığınızda mesela İstanbul ve Ankara yerel seçimlerinde sosyal medya üzerinden yürütülen algı çalışmalarının etkisinin büyük olduğunu görürsünüz... İşin rahatlatıcı tarafı, yeni çıkarılan Dezenformasyon Yasası ile durumun biraz değişmesi. Yalanlar bıçak gibi kesilmedi tabii ki ama eskisine göre azaldı ve herhalde daha da azalacak inşallah… Ersin Bey, biraz düşündükten sonra:

- Yetişmem gereken bir program var… Son olarak ülkemizde 50 milyondan fazla Youtube, 46 milyon İnstagram, 38 milyon Facebook, 14 milyondan fazla Twitter, 12 milyon Snapchat ve 9 milyon Linkedin kullanıcısı olduğunu hatırlatayım. Bunların çoğunda ülkemiz ön sıralarda. Bu platformların olumsuz kullanılışlarının halen yaygın olduğunu bilerek, gelen bilgilerin kaynağını ciddi bir şekilde soruşturmamız ve çevremize bunu anlatmak iyi olur... Ülkemizin ve milletimizin geleceği için çalışanların bu platformlar konusunda uyanık olmaları ve gerekirse buradan yayılan kötülüklerle mücadele etmeleri, işin esası… Selim atıldı:

- Sosyal medya ile ilgili her cihaza 'Dikkat, düşman izliyor!' yazılsa yeri yani!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.