Menfaat dünyası...
Ancak, ülke ve millet olarak işimize yarayacağını iyi bildikleri için engellemeye çalışanlar da var.
Batılılar için rejimlerin, sistemlerin değil, işlerin kendi istediklerini uygun yürüyüp yürümediğinin önemli olduğunu anlamak, çok kolay aslında.
Menfaatlerine uygun davranılıyorsa diktatörlerle çok iyi geçindiklerini biliriz, batılıların. Menfaatlerine aykırı davranıyorlarsa demokrat olanlara düşmanca davrandıklarını da...
Kritik nokta, batılıların istediği gibi davranmak ya da en azından böyle davranıyormuş gibi yapabilmek. Bu durumda rejim de sistem de önemini kaybeder ve muhataplarını göklere çıkarır batılılar.
Ancak menfaatlerine aykırı davrananları da yerin dibine sokmaya çalışırlar.
Türkiye söz konusu olduğunda neler yaşandığını hepimiz biliyoruz.
Batılıların, istedikleri gibi davranmayan yöneticilerimizi 'tu kaka' ilan etmeye çalıştıklarının da farkındayız. Yöneticilerimiz onların dediklerine bakmak yerine, ülkemizin ve bölgemizin menfaatlerini esas alıyorlar.
Dolayısıyla kendi göbeğini kendisi kesen bir ülke tablosu ortaya çıkıyor ve bu da batılıları ciddi şekilde rahatsız ediyor.
Referanduma doğru yürüdüğümüz süreçte belirleyici olacak esaslardan birisi, kendi tercihini yapacak ülkemiz insanının, kendi bakış açısıyla mı, yoksa etki altında kalarak başkalarının menfaatlerini esas alan bir bakış açısıyla mı konuya yaklaşacağı.
Hangisi olursa olsun, batılı ülkeleri hemen her konuya objektif yaklaşan ve doğrusu ne ise onu söyleyen ülkeler olarak kabul eden yanlış bir anlayış var.
Bu, batının emrine girmiş ve o ne derse yapılması gerektiğini savunan teslimiyetçi anlayıştan daha tehlikeli.
Madem ki onlar karşı...
Sadece ülkemizde değil bütün ülkelerde yaşananlar, batılıların birtakım objektif ya da evrensel değerleri değil, kendi menfaatlerini esas aldıklarını gösteriyor.
Osmanlı'nın son dönem hariciye nazırlarından birisinin, başarılı icraatının sebebi olarak, 'Rus büyükelçisine sorup, onun dediklerinin tersini yapmayı' gösterdiğini, hepimiz biliriz.
Menfaatlerimizin çatıştığı bilinen batılı ülkelerin Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne geçişimizle alakalı olarak diken üzerinde duruşlarına bakıp, 'demek ki bu sistem bizim için daha hayırlı' demek, aslında en makul davranış şekli.
Hangi açıdan olursa olsun stratejik bir konumumuz var. Bu sebeple 'kendisinden istenileni yapan ya da en azından buna kolaylıkla zorlanabilecek bir ülke' olmamız gerekiyor batılılar açısından. Batılıların bu arzusunu -onlarla işbirliği yaptıkları için- emir telakki edenler, malum. Ancak menfaat odaklı batıyı hala bizim için iyi olanı bilen ve bunu tavsiye edebilecek bir yapı olarak kabul edenler, can sıkıcı...
Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ni gerçekleriyle değil, bambaşka bir şekilde lanse etmeye çalışanlar var. Bunlar hala rejim değişikliği, tek adam yönetimi, kuvvetler ayrılığının ortadan kaldırılması gibi şarkılar söylemeye devam ediyorlar.
Meseleyi iyi anlamak için, Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne hayır diyenlerin, başka ne gibi şeylere hayır dediklerine bakmak gerekiyor. Bunlar, Marmaray'a da, Yeni Havalimanı'na da, Yavuz sultan Selim Köprüsü'ne de, Osmangazi Köprüsü'ne de... karşı idiler ve halen de karşılar...
Memleketimiz için iyi ve hayırlı olan her şeye karşı çıkanlar, şimdi de Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne karşı çıkıyorlar yani... Mesele bu kadar basit...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Tehlikenin farkında mıyız?.. (22.05.2024)
- Kırmızı çizgilerden taviz yok!... (19.05.2024)
- Telaşa gerek yok!.. (18.05.2024)
- Yürüyüşünü görelim… (15.05.2024)
- İlk düğme yanlış iliklenince... (12.05.2024)
- Sıradasınız!.. (11.05.2024)
- İfade özgürlüğü de ne?.. (08.05.2024)
- Üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi?.. (05.05.2024)
- Adaletin bu mu dünya?.. (04.05.2024)
- Yokuş aşağı… (01.05.2024)