İstanbul’da binalar ne kadar güvenli? Deprem anında ne yapılmalı?
İstanbul’da dün meydana gelen ve 13 saniye süren 6,2 büyüklüğündeki depremin ardından vatandaşlar sokağa döküldü ve bazı vatandaşlar geceyi sokakta geçirdi. Peki İstanbul’da binalar ne durumda ve ne kadar güvenli? İstanbul’un yapı stoku nasıl? Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan kentsel dönüşüm uzmanı Dr. Nihat Şen değerlendirdi.
AFAD, dün saat 12.49'da Marmara Denizi'nde meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ilk analizini yayınladı. Depremde 15 km uzunluğunda 9,5 km genişliğinde bir hat kırıldı. Sağ yanal atımlı bir hareketin oluştuğu depremde fay üzerinde 30 santimlik yer değiştirme yaşandığı ifade edildi.
Korkutan depremin ardından 200'e yakın artçı sarsıntı meydana geldi. İlk anda kendini sokağa atan vatandaşların bazıları ise geceyi dışarıda kurdukları çadırlarda geçirdi. Peki depreme dayanıklı şehirleri nasıl inşa ederiz? İstanbul'da binaların durumu nasıl? Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan kentsel dönüşüm uzmanı Dr. Nihat Şen değerlendirdi.
Ekran görüntüsü / A Haber
GÖZLE BİNANIN TEŞHİSİ MÜMKÜN MÜ?
Dr. Nihat Şen: Tabii bunu çıplak gözle bazen göremeyebiliriz ama böyle depremden sonra vatandaşlarımız kendi gözleriyle hemen o binanın özellikle yumuşak kat tabir ettiğimiz kat yani bodrum ve zemin katlarda, kolonlarda, kirişlerde herhangi bir çatlak var mı, yok mu? Kolon kiriş birleşim noktalarında bu gözle görülebilir bir hasar oluştu mu, oluşmadı mı? Duvarlarda çatlaklar var mı? Bunları vatandaşlarımız çıplak gözle görebilirler. Dün yaşadığımız deprem de beklediğimiz bir İstanbul depremiydi ama esas beklenilen İstanbul depremi olmadığını jeofizik mühendisleri, yer bilimcileri söylüyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
BİNALARIMIZ KÖTÜ DURUMDA
Yapı stokumuz maalesef ekonomimizi ömrünü yitirmiş durumda. Her çatlak duvarlarda özellikle veya kılcal çatlaklar binanın riskli olduğunu ifade etmez. Bu bir alçı, boya, macunu çatlağı da olabilir, yüzeysel bir çatlak da olabilir. Ama özellikle tabii bu işin teşhisini net kararını verecek olan o konuda uzmanlaşmış kişiler. Ama özellikle binaların bodrum katlarına dikkat çekmek istiyorum. Çünkü bodrum katlarında özellikle 2000 yılı yapılan öncesi binalarda maalesef binaların gerekli korozonlaşmaya karşı önlemleri alınmış olmayabilir. Binalarda bilinçsiz tadilatlar olabilir.
O temel üst bölgelerinde yani kiriş dediğimiz yatay taşıyıcı elemanlarla kolonun birleşim yerlerinde oraya yakın bölgelerde derin çatlaklar eğer görüyorsak işte zafiyet olabilir. Kesin risklidir demek ancak hesaplamalar neticesinde bunu söyleyebiliriz. Eğer böyle çok şüpheci bir tabloyla karşı karşıyaysa hemen ilgili belediyesine veya bir mühendise müracaat ederek ve o binada bir zafiyet olup olmadığını gözlemleyebilirler.
Ekran görüntüsü / A Haber
DEPREM DAYANIKLIK TESTİ BİNAYA ZARAR VERİR Mİ?
Hayır binaya zarar vermez. Çünkü "karot" diye ifade ettiğimiz yani beton alınma şeklidir. Binanın taşıyıcı sistemlerinde donatı bölgelerine rast gelmeyen yerlerden alınır. Yani demir donatı olmayan bölgelerden alınır ki. Bu konunun ehli ve uzman kişiler bunları nereden alacaklarını çok iyi bilirler. Hemen akabinde de oranın gerekli malzemelerle doldurma işlemi yapılır. Vatandaşlar müsterih olsun. O konuda eğitim almış kişiler o binanın veya taşıyıcı sistemin neresinden numune alacağını çok iyi bilirler. Bunlar binalarda bir zafiyet yaratmaz.
Ekran görüntüsü / A Haber
DEPREM ANINDA NE YAPMALI?
Bizim somut veriler ışığında hareket etmemiz lazım. Bakın biz bu binalara yorum yapmıyoruz. Mühendislik ilkeleri doğrultusunda hesaplamalar neticesinde kesin karar veriyoruz. Olabilir demiyoruz, bakın. Ama yer bilimcileri özellikle ancak yorumlar yani çok net teşhisler koymaları mümkün değil. Tabii ki. Bu nedenle müsaade ederseniz biz somut verileri konuşalım. Artık şunu biliyoruz; Türkiye bir deprem kuşağı üzerinde. İki ana aktif fay hattı var. Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı.
Türkiye coğrafyasının da yaklaşık yüzde 70'i ve nüfusunun yüzde 71'i de olası doğal afetlere karşı maruz kalacak. Depremde acı tecrübeler yaşamamıza rağmen deprem anında ne yapacağımızı pek bilmiyoruz. Maalesef.
Deprem anında vatandaşlarımızdan özellikle şunu istirham ediyoruz. Sakın asansöre, merdivene, pencere kenarlarına koşmayınız. Hemen hani o bir yaşam üçgeni dediğimiz üçgeni bir masa kenarında, bir sabit mobilya kenarında hemen onun yerine çömelip orada hayat üçgenini kurmalıyız. O panik halinde bir yerlere koşmayalım. Daha büyük vahim olaylara sebebiyet verebiliriz. Panik halinde cama koşuyorlar. Ya o sarsıntı halinde o cam kırılabilir, parçalanabilir, yaralanmaya sebebiyet verebilir. Bu nedenle hemen o hayat üçgeni, yani cenin konumuna geçmemiz gerekiyor. Ve binalarda özellikle hareketli mobilyaları biraz sabit hale getirmemizde fayda var. Bu çok önemli.
Aile içi eğitimlerimizi yapmamız lazım. Yani velilere ciddi görev düşüyor. Evet. Çocukları şimdi okullarda biraz tatbikatlar yapılıyor. Özellikle itfaiye daireleri bu konuda aktif rol alıyorlar, arama kurtarma ekipleri eğitim veriyorlar ama aile içinde de eğitimlerin olması lazım. Çocuklarımızı o deprem anında ne tür bir reflekse hareket edebileceklerini onlara mutlaka öğretmemiz gerekiyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
DEPREM DERS OLMAL!
Bu deprem tabii uzak mesafede oldu ve 13 saniye sürdü ve 6,2 büyüklüğünde oldu. Esasında binaların yıkıcı tahribatını yer bilimcilerin de söylediği 6,4 büyüklüğündeki depremler yapar. Eğer bu deprem 5 kilometre yakında olsa ve 13 saniyeyi geçseydi bugün çok daha farklı şeyleri konuşuyor olabilirdik. Bu nedenle esasında bunlar bize iyi niyetli mesajlar diyelim. Yani doğa bu mesajları bize iletiyor artık bundan ders çıkaralım diyorum.
Ekran görüntüsü / A Haber
DEPREM DEĞİL BİNA ÖLDÜRÜR
İstanbul'da güncellenen rakamlarla birlikte 1,5 milyon binanın dönüşmesi gerekiyor. Ve acilen de bunun yaklaşık 600-700 bin konutun ya güçlendirilmesi yahut da deprem yönetmeliğine uygun bir şekilde güvenli hale getirilmekten başka çaresi yok. Bugüne kadar İstanbul'da hiçbir şey yapılmadı demek hata olur. Yasanın yürürlüğe girdiği 2012 yılından bugüne kadar yaklaşık İstanbul yapı stokunun yüzde 18 civarı yenilenmiş durumda. Şimdi çok geniş kapsamlı bir dönüşümden bahsediyoruz ve özellikle de diyoruz ki ya kentsel dönüşüm bir milli güvenlik sorunudur. Milli güvenlik bekasıdır ve seferberlik ruhuyla toplumun tüm katmanlarının dahil edilerek yapılması gereken bir şey.
Devletimiz, Bakanlığımız yapması gerekeni elinden geldiğince yapıyor. Yönetmelikler çıkarıyor. Tabii süreç içinde aksaklıkları görerek yönetmelikte yeni ilaveler veya düzeltmeler de yapıyor. İşte devlet teşvikleri, kentsel dönüşüm kredileri, hibeler gibi destekler sağlıyor. Ama bizim hiç vakit kaybetmeden acilen 600-700 bine yakın binayı ya güçlendirmemiz ya da güvenli hale getirmemiz gerekiyor.
Ekran görüntüsü / A Haber
SİYASET ÜSTÜ MESELEDİR!
54 milyon vatandaşımızı ilgilendiren bir konudan bahsediyoruz ve bu işin yıllardır sahada bizzat müşahede ederek, işin içinden gelen biri olarak söylüyorum, bu işin ekonomisini ve finansını çözemediğimiz takdirde kısa sürede başarmamız çok zor. Türkiye'de kentsel dönüşümün 1. çemberindeki ekonomik maliyeti 500 milyar doların üzerinde. Örneğin 6 Şubat 11 ilimizi etkileyen o depremde Türkiye ekonomisine maliyeti bugün yaklaşık 130 milyar dolar civarında. Halbuki hep şunu söylüyoruz. Lütfen hazırlıklarımızı afet öncesi yapalım. Afet öncesi yapılsaydı belki bu rakamın beşte birine bunu halledebilirdik ve bu kadar vatandaşımızı da belki de kaybetmeyebilirdik. Bu nedenle ulusal güvenlik problemi olarak görülen bir konu artık Türkiye'de bir siyaset üstü bir meseledir. Ve bu işin ekonomisini de çözmemiz lazım.
Ekran görüntüsü / A Haber
BİR GÜN HERKES UFACIK BİR YERE SIĞACAK
Ancak bunu sadece devletin bir bakanlığının sorumluluğuyla çözmek mümkün değil. Yapı stokunun güvenli olmamasını birçok nedenleri var. Bu birden bir olmadı. Türkiye'de özellikle 1950'li yıllardan başlayarak bugüne kadar gelen kar yumağı gibi sorunlar üst üste geliyor. İstanbul'da bu işi hızlandırmak için belediyelerin mutlaka ve mutlaka bu işe dahil olması lazım. İşte devletin sağladığı "Yarısı Bizden" destek kampanyası önemli. Vatandaşlarımız bina çoklu mülkiyetli yerlerde anlaşmaları dahilinde hemen müracaat ederek yarısı bizden destek kampanyası faydalanabilirler.
Biraz konforlarımızdan feragat etmemiz lazım. Metrekare derdine düşmememiz lazım. Yok alanım ufalanıyor, ufalsın. Ya bir gün herkes ufacık bir yere sığacak. Öyle değil mi ama? Ama kendi can ve mal güvenliğimiz için de gerekli tedbir ve önlemleri almamız lazım.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN