Bakan Süleyman Soylu'dan Ekrem İmamoğlu'na hukuk cambazı göndermesi! YSK üyelerine hakaret sürecinde neler yaşandı?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu sosyal medya hesabından yayınladığı videoda İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 2019 seçimleri sonrası YSK üyelerine ettiği hakareti ve sonrasında yaşanan mahkeme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. İmamoğlu'nun batı kurnazlığı yaptığını söyleyen Bakan Soylu, İmamoğlu'nun yargıyı kandıramayacağını belirtti. Bakan Soylu kendisine yönelik hazırlanan afişlere ilişkin ise " Şunun bilinmesini isterim ki Süleyman Soylu olarak bu davanın hiçbir yerinde davalı, davacı, müdahil, müşteki veya başka bir sıfatla bulunuyor değilim." ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun YSK üyelerine 2019 yılındaki seçimler sonrası ettiği hakaret ve sonrasında yaşananlara ilişkin açıklamalarda bulundu.
İmamoğlu'nun yaptığı algı operasyonunu deşifre eden Bakan Soylu, "Büyükelçi masalarında üretilmiş bir garp kurnazlığı bir batı kurnazlığıdır." ifadelerini kullandı.
"SÖZÜNÜ BİL PİŞİR AĞZINI DER DEVŞİR"
Kıymetli Vatandaşlarımız, eski bir Anadolu deyişi vardır. "Sözünü bil pişir, ağzını der devşir" derler. Elbetteki kültürümüzde, sözün kıymetiyle ilgili bunun gibi pekçok ifade vardır.
Anlaşılıyor ki bu nasihatlere kulak asmayanlar ağızlarından çıkan sözün sorumluluğundan kurtulmak için bugün büyük bir telaş içindeler. Basın açıklaması yapıyorlar, mahkemeleri basıyorlar.
"BENİ HEDEF ALAN AFİŞLER ASTILAR"
Mahkeme salonlarının önünde kalabalık çağrısı yapıyorlar. Hakimlerimizi, adalet sistemimizi ve davayı etkilemeye çalışıyorlar. Bu apaçık bir hukuksuzluktur.
Hatta daha öteye gidiyorlar. Bugüne kadar örneği görülmemiş bir şekilde mahkemede devam eden bir dava için sokaklarda şahsımı hedef alan isimlerim yazılı bilboardlar afişler asıyorlar.
Konuyu hepiniz biliyorsunuz. İBB Başkanı 4 Kasım 2019 tarihinde "31 Mart'ta seçimi iptal edenler ahmaktır" şeklinde bir ifade kullanıyor. Kendisine YSK üyeleri hakaretten dava açtı. Neden? Çünkü hukuku bilen, siyasetle uğraşmış az çok siyaset haberlerini izlemiş herkes bilir ki ülkemizdeki seçim süreci hakimlerden oluşan YSK tarafından yürütülür.
Seçimlerle ilgili her türlü kararı onlar verir. Seçimin iptaline de yine YSK karar verdiği için sarfedilen bu sözün muhatabı da onlardı. Doğal olarak mesela yargıya taşındı.
"BİZ DAVANIN HİÇBİR YERİNDE YOKUZ"
Kararı elbette ki bağımsız mahkemeler verecek. Şunun bilinmesini isterim ki Süleyman Soylu olarak bu davanın hiçbir yerinde davalı, davacı, müdahil, müşteki veya başka bir sıfatla bulunuyor değilim. Bana açılmış ya da bana açılan bir dava değil. Hatta İçişleri Bakanlığı'na bağlı hiçbir birimi de bu dava ile hukuken ilgili değil.
"BENİ HEDEF ALDIĞINI SÖYLEDİ"
Ancak bu davanın yargılaması sırasında İBB Başkanı dava konusu ifadesiyle şahsımı, yani İçişleri Bakanını kastettiğini söylemiş. Yani hakareti bana yöneltmiş. Ben de kendisi hakkında bu ifadesinden dolayı bir şikayette bulundum.
Bu şikayet YSK ile olan davadan ayrı olarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nda devam ediyor.
"BUNUN ADI HUKUK CAMBAZLIĞI"
Buradaki önemli mesele şudur. Bu sözlerin konuşulduğu zaman 4 Kasım 2019'dur. İBB Başkanı YSK üyelerine yaptığı hakaretin cezasından kurtulmak için bu sözü bana söylediğini ifade ediyor. Oysa bu sözün söylendiği tarih 4 Kasım 2019. Benim bu ifadeyi kullandığım tarihten tam 2,5 yıl sonra yani 30 ay sonra hakkımda şikayette bulunuyor.
"İLK KEZ YAPTIĞI BİR ŞEY DEĞİL"
Bir de kendisine YSK üyelerine hakaretten dolayı açılan dava tarihinden tam 1 yıl sonra bunun adı hukuk cambazlığıdır. Elbette ki biz kendimize ait şikayetimizi devam ettireceğiz. Ancak bu şahsın ilk kez yaptığı bir değildir.
Daha önce de hatırlarsanız bu ülkenin bir kamu görevlisine ağza alınmayacak bir cümle kurmuş sonra da bunu "Basitlik dedim" diye tevil etme yoluna gitmiştir.
"YARGIYI KANDIRAMAZSINIZ"
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan birisinin seçimi iptal yetkisinin kimde olduğunu bilmemesi söz konusu değildir. Kamuoyunu da yargıyı da elbette kandıramazsınız.
"BU BİR BATI KURNAZLIĞI"
YSK ile olan meselesini halledemeyeceğini anlayınca ve buradan bir ceza alma ihtimalini görünce konuyu İçişleri Bakanı'na bağlamaya çalışmak mahkeme salonu önüne kalabalıklar çağırıp yargıyı baskı altında tutmaya çalışmak devam eden bir dava ile ilgili duruşmadan tam bir gün önce İstanbul'u ve mahkemenin etrafını isimlerimin yazdığı ve yalan yanlış bir çok cümlelerin içerisinde bulunduğu afiş ve bilboardlarla donatmak, mağduriyet peşinde koşmak, siyaset değil olsa olsa büyükelçi masalarında üretilmiş bir garp kurnazlığı bir batı kurnazlığıdır.
"KENDİ KURUMLARINA GÖSTERMEDİĞİ SAYGIYI ELİN OĞLUNA GÖSTERDİLER"
Türkiye son günlerde maalesef alışık olmadığı olaylarla karşı karşıya kalmaktadır. Demokrasiye, hukuka, milli iradeye, güvenmeyenler, inanmayanlar mahkeme salonları basmakta ve hakimleri savcıları tehdit etmekte, mahkemelerin önüne kalabalıklar çağırıp bilboardlarla adil yargılamayı etkilemeye çalışmaktadırlar.
Tam bir haftadır tüm fonladikları medya sabahtan akşama kadar bu işe tahsis edilmiştir. Ayrıca TSK'ya kimyasal silah iftirası atanlar, polise ve jandarmaya uyuşturucu iftirası atanlar, kendi devletine, kendi kurumlarına göstermediği nezaketi ve saygıyı elin oğluna elin kapısına göstermektedirler.
Her şey milletimizin gözü önünde cereyan ediyor. Milli iradeyi, siyaseti, yargıyı, sivil toplum alanını baskılamaya çalışan bu tehdit dilini reddediyoruz. Elbette ki karar bağımsız mahkemeler verecektir.