Yerli aşı TURKOVAC milyonlara umut oldu! Aşının mucidi Prof. Dr. Aykut Özdarendeli'den dikkat çeken açıklama
Yerli aşı TURKOVAC, Türkiye'nin koronavirüsle mücadelesinde üretilen ilk aşısı oldu. TURKOVAC'ı geliştiren Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, ABD'de üç yıl corona virüs üzerinde çalıştığını belirtirken, "En azından tanıdık bir virüs, bunu yenebiliriz diye düşündüm " dedi.
Giriş Tarihi: 24.06.2021 09:30
Güncelleme Tarihi: 24.06.2021 11:12
Çin'in Vuhan kentinde Aralık 2019'da ortaya çıkan ve kısa sürede tüm dünyaya yayılan Covid-19, Türkiye'de ilk olarak 11 Mart 2020'de tespit edildi. Salgınının yıkıcı etkilerini ortadan kaldırılabilmek için Türkiye, en etkin yollardan biri olan yerli aşının üretilmesi için çalışmalarına hızla başladı.
Hayata geçene 18 yerli aşı çalışması içinde en hızlı ilerleyeni, Erciyes Üniversitesince geliştirilen aşı oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerli Covid-19 aşısıyla Türkiye'de yeni bir dönemin kapılarının aralandığını belirterek aşının adının "TURKOVAC" olduğunu açıkladı.
Aşıyı, Prof. Dr. Aykut Özdarendeli'nin başında olduğu Erciyes Üniversitesi bünyesindeki Aşı Araştırma ve Geliştirme Merkezi ile İyi Klinik Uygulama ve Araştırma Merkezi'nde görevli ekip geliştiriyor.
Hürriyet'in haberine göre; Prof. Dr. Aykut Özdarendeli, "Doktora sonrası ABD'de üç yıl corona virüs üzerinde çalışmıştım. Pandemi çıkınca en azından tanıdık bir virüs, bunu yenebiliriz diye düşündüm " dedi.
Özdarendeli'ye sorulan sorular ve cevaplarından öne çıkanlar şöyle;
HABERİN VİDEOSUNU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
İLK AŞI ÇALIŞMALARINIZ NASIL BAŞLAMIŞTI? Aşıya çalışmaya ilk doğrulanan corona vakası Türkiye'de çıktıktan hemen sonra başladık. Vaka 11 Mart'ta çıktı. Biz hemen Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa Çalış ile bir araya geldik. Aşı konusunu konuştuk. Ben hemen projemi hazırlayıp mart ayı sonunda çalışmalara başladım. Zaten burası 2013 yılında kurulmuş Türkiye'nin ilk aşı merkezidir. Uluslararası standartlarda bir merkez, burada Kırım Kongo çalışmaları da yapıldı.
BİRİKMİŞ BİR TECRÜBE VAR MIYDI? Zaten o çalışmaların oluşturduğu birikimin üzerine inşa ettik çalışmalarımızı. Bir de ilginç bir tesadüf olabilir. Ben doktora sonrası Amerika'da 3 yıl 'koronavirüs' üzerine çalıştım. Aşı üzerine değil ama. Ülkeye 2001'de döndüm. 2003'te Kırım Kongo vakaları çıktı. Bu vakalara yönelik çalışmaları başlattık. TÜBİTAK, Sağlık Bakanlığı ve üniversitenin işbirliğinde bir projemiz vardı. 2010'da o konuda aşı çalışmalarına başladık. 2010'dan itibaren bu aşı çalışmalarımız devam ediyordu. Bu çalışmalardaki tecrübenin çok büyük bir olumlu katkısı oldu.
PANDEMİ ÇIKINCA NELER HİSSETTİNİZ? Ben 2001'de döndüm Türkiye'ye. Sonrasında SARS ve MERS gördük. Koronavirüsün bu tür salgınlara yol açabileceğini görmüştük. Ama böyle büyük bir pandemi beklemiyorduk. Pandemi çıkınca biraz avantajlı olduğumuzu da düşündük. Kafamdan 'En azından tanıdık bir virüs, bunu yenebiliriz' diye geçirdim. AŞI ÇALIŞMASINDA İLK BAŞARINIZ NEYDİ? İlk vaka Türkiye'de çıktığında Rektörümüz Prof.Dr. Mustafa Çalış başkanlığında toplandık ve hemen çalışmalara başladık. İlk olarak virüsü izole ederek aşı çalışmalarımıza başladık. Çok da hızlı yaptık bunu. Mart'ın 25'inde biz virüsü konfirme etmiştik. Nisan ayında genetiğini, DNA dizilimi çıkarttık. Mayıs ayında da fareler üzerinde çalışmaya başladık. Çok hızlı bir şekilde işledi bu süreç. Farelerde bu inaktif aşı adayının koruyucu olduğunu 2020'nin Ağustos ayında gösterdik. Klinik öncesi çalışmaları ekimde raporladık.