A HABER GALERİ
Başkan Erdoğan'ın BM'de dünyaya gösterdiği Gazze fotoğraflarına engel olmak istediler! Arka planını A Haber'de anlattı
Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde yaşananların arka planını Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu A Haber canlı yayınında anlattı. Müderrisoğlu, Başkan Erdoğan'ın gösterdiği Gazze fotoğraflarının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na sokulmamaya ve engellenmeye çalışıldığını belirtti.
Sabah Gazetesi Ankara Temsilcisi Okan Müderrisoğlu A Haber canlı yayınında Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ziyaretinde yaşananların perde arkasını anlattı.
İşte o açıklamalardan satır başları;
O FOTOĞRAFLARIN ARKA PLANI
Sayın Cumhurbaşkanının Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'ndaki konuşması elbette küresel vicdanı harekete geçiren ve çok sarsıcı bir konuşmaydı. Fakat o konuşma üç görselle desteklendi. Şimdi burada bir arka plan olarak aktarmış olayım. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Sayın Cumhurbaşkanının hitabının öncesinde bu fotoğrafların Genel Kurul salonuna sokulmaması için yürütülen alternatif bir diplomasiyi ve engelleme çabalarını Türk heyetinin aşarak ve aynı zamanda da kararlı duruşuyla o fotoğraflarla Gazze gerçeğinin ve buradaki soykırımın dünyanın tüm köşesine yayılması konusunda Türkiye'nin ve özellikle Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olağanüstü bir gayret sarf etmesi…
NEDEN İZİN VERMEK İSTEMEDİLER?
Çünkü dünyanın gözünün içine sokacak bunu, yani görmek istemeyenlerin gözünü açacak. Bakın, İtalya Filistin devletini tanımadı diye İtalya'da genel grev var. Almanya Filistin devletini tanımadı diye 100 bin kişi Almanya'da sokaklara döküldü. Dolayısıyla Sayın Cumhurbaşkanının harekete geçirdiği insanlık vicdanı birçok açıdan yönetimleri belli kararları almaya zorluyor ve şimdiye kadar sığındıkları gerekçelerin de artık sürdürülemezliğini görüyor.
"TÜRKİYE VE ERDOĞAN BİR ÇARPAN ETKİSİ"
Yani bugün Kolombiya Devlet Başkanı Gazze ve Filistin bağlamında konuşma yapacak diye vizesini iptal ettiler. Yani Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan etkisi bir çarpan etkisi. Suya atılan bir taş misali dalga dalga merkezden çeperlere doğru yayılıyor. O fotoğrafların gösterilmemesi için araya girenler, engellemeye çalışanlar elbette tabii ki bu gerçekle yüzleşmek istemeyenler ama tabii Tayyip Erdoğan'ı tanımayanlar var içinde. Tabiri caizse söke söke o fotoğraflar Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda kürsüde ve dünyaya en sarsıcı ve en çarpıcı şekilde gösterildi.
"SPEKÜLASYONLAR YAPILDI"
Bir başka boyutuyla devam edeyim, Washington'da Beyaz Saray'daki ziyaret bağlamında. Çok speküle edildi. Bir kısmını yazacağım, hani işte sorularla ilgili spekülasyonlar yapıldı, içeriğiyle ilgili spekülasyonlar yapıldı, bazı sorular niye sorulmadı, cevap verilmedi diye. Şimdi birtakım konular var, bir hatta girdi, bir raya girdi fakat olgunlaşması zaman alacak ve o nedenle de bugünden açıklanması ya da bugünden detayına girilmesi çok doğru ve gerçekçi değil.
Ama sorulmadık hiçbir soru kalmadı. F-16 mı diyorsunuz? Bu konunun nasıl müzakere edildiğini merak edenler yarın Sabah'da okur. F-35, CATSA yaptırımları konusunda nasıl müzakere edildi, nereye getirildi? Yazılabilecek sınırlar içinde yine merak edenlere ben özellikle vurgulayacağım. Ruhban Okulu konusu, Boeing uçaklarının alınması konusu, iş insanlarıyla görüşmede bu konu nasıl gündeme geldi? Kaç yıllık öyküsü var?
"NE MALZEME ÜRETEBİLİRİZ DİYE ÇOK UĞRAŞMIŞLAR"
Dolayısıyla bir bütün olarak bakıldığında bu ziyarette Amerikan Başkanı'nın Sayın Cumhurbaşkanına gösterdiği ilgi, 'Beni kazandığım seçimi elimden alarak sürgüne gönderdiler, izole ettiler. O zaman dahi beni yalnız bırakmadınız ve benimle irtibatı kesmediniz. En zor zamanlarımda benimle dayanışma sergilediniz. Sizin bu anlamdaki yeriniz ve liderliğiniz apayrı' diye cümleyle başladı. Oysa Türkiye'nin müzmin muhalifleri özellikle Oval Ofis'teki basın toplantısı sırasında Trump'ın burada tırnak içinde söyleyeyim, dengesiz bazı tavırlarla Türkiye Cumhurbaşkanını da acaba zor duruma düşürecek mi, biz buradan ne medet umabiliriz, buradan ne malzeme üretebiliriz diye çok uğraşmışlar. Hatta özel ekipler kurup böyle satır satır not alacak şekilde ekranda kare kare malzeme bulmaya çalıştıklarına dahil de bilgilerim var.
"TÜRKİYE'NİN ONURUNU TEMSİL EDİYOR"
Şunu söylemeye çalışıyorum: Türkiye Cumhurbaşkanı, Amerika Birleşik Devletleri'nde tüm Türkiye'yi, Türkiye'nin birliğini ve aynı zamanda onurunu temsil ediyor. O temsil görevi hiçbir siyasi hesap, tartışma veya muhalefetle izah edilemez. Orada Türkiye'nin ali menfaatleri, yakın, orta ve uzun vadeli beklenti ve çıkarlarının yönetimi var. E, elbette bir diplomasi yürütüyorsunuz, muhatabınız da sizden bazı beklentileri ya da kendi çıkarlarına göre atılması gereken adımları ifade ediyor. Amerikalılar bir şey ifade etti diye Türkiye tırnak içinde yine ezilmiş mi oluyor? Hayır. Siz de yapılabilirlikler, olabilirlikler, müzakere edilebilirlikler başlığını konuşuyorsunuz. Diplomasi bunun için var zaten.
O yüzden Amerika şunu söyledi deyince Türkiye'yi ikinci plana ittirmeye çalışanlara çok net söyleyeyim, son derece seviyeli, son derece saygın, son derece dikkatli ve dengeli bir üslupla gelişen ve özel sohbetleriyle de şekillenen bir kabulden söz ediyoruz. Örneğin Oval Ofis'in yeni halini Sayın Cumhurbaşkanına bizzat gezdirmeyi teklif eden Başkan Trump, depolardan çıkarttığı başkanların fotoğraflarını göstermekten tutun da, ki burayı ilk kez bir liderle ve sizinle geziyorum diye başlayıp sonra Beyaz Saray'da davet vermek istediğini ama 'Rose Garden' diye bilinen küçük bir bahçenin yeterli olmadığını, buraya çadır kurulduğunu, bunun Amerika'ya yakışmadığını anlatıp buraya büyük bir balo salonu yapacağım, inşallah açılışına sizi de bekliyorum ve siz benim onur konuğum olacaksınız diye devam eden bir süreç var.
2026'DA NATO ZİRVESİ TÜRKİYE'DE OLACAK
Tabii ki stratejik konular konuşulduğunda Suriye, F-35, F-16 ve tabii ki Ruhban Okulu dahil olmak üzere, Halkbank dosyası dahil olmak üzere bizim söylediklerimiz var, onların karşı argümanları var ve özel olarak oluşturulmuş ekipler aracılığıyla bundan sonra atılacak adımlarla ilgili de yeni gelişmeler bekleyeceğiz. Bunun da sonuçlarını bugünden yarına değil ama Sayın Cumhurbaşkanının ifadesiyle bir görüşmede tüm meseleleri halletmek mümkün değil ama bir çözüm iradesinin ortaya konulmuş olması, bir perspektifin ortaya konulmuş olması önemli. 2026'da NATO zirvesi Türkiye'de olacak, Ankara'da olacak. NATO'nun devlet ve hükümet başkanları gelecek, elbette Amerikan Başkanı da gelecek. Hadi buradan açıklayalım, çok büyük olasılıkla Başkan Trump NATO zirvesinden önce resmi bir ziyaret için de Ankara'ya gelmiş olacak. Bunlar önemli hususlar yani. O yüzden başladığınız işi takip etmenizin önemi çok büyük.
"NET BİR RAYA OTURTULMUŞ VAZİYETTE"
Şunun için söylüyorum. Yani bu seyahati, bu seyahati hafifletmeye çalışan, içini boşaltmaya çalışan, bir kelimeden başka anlam üretmeye çalışan, o kadar spekülatif yayınlar yapılmış ki Türkiye'de. Bir kısmını oradayken duydum, bir kısmını burada detayıyla okudum. Elbette sosyal medya provokasyonlarına ve akımına kapılacak değiliz. Ama toplumun sağduyulu kesimlerinin hakikaten merak ettiği hususlarda bazı gerçeklerin açıklanabilir sınırlar içinde neden henüz sonuçlanmamış vaziyette. O nedenle bunların da gazetecilik sorumluluğu içinde, en azından benim mesleki ahlakım bunu gerektiriyor. Gazeteci duyduğu her şeyi yazar diyenler var, o onların tercihi. Ben bildiklerimin yazılabilecek sınırları içinde bir fikir vermesine gayret edeceğim ama aynı zamanda şunu da net biliyorum ki bütün o soru işaretli konular nasıl çözüleceği bölümünde net bir raya oturtulmuş vaziyette.
"ERDOĞAN ORADA ANA AKTÖR"
Orada da başka bir lobi birtakım engellemeler için devreye giriyor. Çünkü Erdoğan orada ana aktör yani. Onu biliyorlar zaten. Ama tabii dediğim gibi Sayın Cumhurbaşkanının kararlı duruşu ve Türk Dışişleri'nin de becerisi ve Cumhurbaşkanlığı ekibinin de bu konudaki hassasiyetiyle maksat hasıl oldu. Sayın Cumhurbaşkanı da hatta dedi ki 'Sonuçta ne oldu?' dedim 'Fotoğrafları gösterdiniz' 'O zaman mesele yok, bitti kardeşim' anlamında konuştu.
