A HABER GALERİ
12 Kasım 1999’dan 23 yıl sonra Düzce depremi! Neler değişti? Aradaki fark ne?
Düzce'de 12 Kasım 1999'da 7,2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bilançosu çok ağır oldu, binlerce insanımız yaralandı ve 800'ün üstünde canımızı kaybettik. 23 yıl sonra 23 Kasım 2022'de yine Düzce'de 5,9 şiddetinde bir deprem meydana geldi ve birçok ilden hissedildi. Bu depremde can kaybı yaşamadık, yıkılan binalar ise söz konusu olmadı. İşte 23 yıl sonra Düzce depreminden notlar...
Yapı sağlığı açısından bakıldığı zaman Düzce 12 Kasım 1999 depreminden bu yana önemli bir yol almış görünüyor.
Özellikle yapılardaki iyileştirmeler, yönetmeliklere uygun binalar ve mühendislik hizmeti almış binalar deprem kuvvetleri karşısında yenilmelerin son derece zayıf olduğunu gösteriyor.
Düzce'nin benzer durumdaki iller ile karşılaştırıldığı zaman birkaç adım olduğunu gösteriyor. Yalnız bir durumu aşamamış görünüyoruz. 12 Kasım ve 17 Ağustos depremlerinden sonra yapısal olmayan hasarlara karşı herhangi yol kat edememiş görünüyoruz. Bu bugün önemli eksikliklerimizden bir tanesi.
Deprem esnasında ya da kısa süre içerisinde yapının taşıyıcı unsurları zarar görmeyebilir. Fakat bir takım nesneleri sabitlediğiniz sürece sizin tahliye yollarınızı tıkanacağı için en ufak yaralanmadan dahi kurtulmak varken bunu zamana yaymış olacaksınız.
Bu noktada yaralanmaların iyileştirilmesi ya da ölümle sonuçlanacak problemle karşı karşıya kalabiliriz. Sabahtan beri televizyon kanallarında gösterilen olaylarda yapısal olmayan bu durumun ciddi sıkıntıların giderilmediğini gösteriyor.
Devlet vatandaşların konutlarının içine girip eşyaların sabitlenmesi noktasında bir "emir vermez" ya da "yap" demez. Sadece önerir ama bugün bunların yapılması lazım.
Vatandaşlarımızın deprem dışındaki olumsuzluklara karşı önlem anlam noktasında başarısı var. Meteoroloji olaylarda ya da diğer unsurlar da refleksimiz riski azaltmaya yöneliktir.
Depremin hangi bölgelerde olacağı ve hangi büyüklükte olacağı belli. Sadece zamanı belli değil. Yani "bu noktada deprem olmayacak" demek çok büyük bir sorumsuzluktur. Biz buralarda yine benzer büyüklükte bir depremi yine zaman içerisinde göreceğiz.
Yalnız burada mühendislik hizmetleri layıkıyla yaptığımız zaman bunun kontrolünü sağladığımız zaman gerek yerel yönetimler gerek yapı denetim firmaları ile gerekse vatandaş birbirimizi döngü içerisinde kontrol ettiğimizde riskleri son derece azaltmış olacağız.
Afet bilincini çok küçük yaştan itibaren ve sürdürülebilir hale getirmemiz gerekiyor. Sadece deprem olduğu zaman değil deprem olduğu zaman yer bilimcilere mikrofon uzatarak yapamayız. AFAD da bunu tek başına yapamaz.
Dolayısıyla bu sistemin içerisinde her bireyin bu sistemin parçası olması gerekiyor. Bugün ileri seviyedeki ülkelerin yaptığı da bu zaten.
Bu adımlar hep beraber attığımız zaman Düzce ilerleyen zamanlarda benzer bir depremde bugün yaşadığımız kayıpların son derece altında kalacak. Benzer durum İzmir için de geçerli.
Vatandaşlar binaların yönetmelik için uygun olduğu noktada panik olmadan yapısal olmayan önlemlerini alacak. Her aşamaya devletim müdahale etmesi mümkün değil. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey söz konusu değil.