A HABER GALERİ
ABD'de Müslüman Kardeşler'e terör yaftası! Skandal kararnameyi Trump imzaladı
ABD Başkanı Donald Trump, Müslüman Kardeşler'i terör örgütü ilan eden kararnameyi imzaladı.
ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in korkulu rüyası Müslüman Kardeşler'in bazı ülkelerdeki kollarının yabancı terör örgütü olarak tanınması sürecini başlatan bir başkanlık kararnamesini pazartesi günü imzaladı.
Beyaz Saray'dan yapılan yazılı açıklamada, Trump'ın, siyonizme karşı 1940 yılından beri mücadele veren Müslüman Kardeşler'e yönelik imza attığı başkanlık kararnamesi paylaşıldı.
Söz konusu kararnamede Trump, Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile Hazine Bakanı Scott Bessent'a, Müslüman Kardeşler'in bazı ülkelerdeki birimlerinin "Yabancı Terör Örgütleri" (FTO) ve "Özel Olarak Tanımlanmış Küresel Teröristler" (SDGT) listelerine eklenmesi yönünde gerekli çalışmayı yapmaları için talimat verdiğini belirtti.
Kararname, Müslüman Kardeşler'in özellikle Mısır, Lübnan ve Ürdün'de faaliyet gösteren birimlerinin bu listelere eklenmesini ve ilgili yaptırımlara tabi tutulmasını öngörüyor.
Trump'ın başkanlık kararnamesinde, 7 Ekim 2023'teki Hamas'ın saldırılarına atıf yapılarak, "Müslüman Kardeşler'in Lübnan'daki askeri kanadının" da bu saldırılara karıştığı ve bunun gibi başka eylemlerle ABD'nin ulusal çıkarlarına zarar verdiği iddia edildi.
Kararnameye göre Dışişleri Bakanlığı ile Hazine Bakanlığı, 30 gün içinde gerekli yasal çalışmaları tamamlayarak kararnamede belirtilen düzenlemeyi yapacak.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER KİMDİR?
İhvan-ı Müslimîn (Müslüman Kardeşler), Mart 1928'de İsmailiye'de Hasan el-Bennâ tarafından "Cem'iyyetü'l-İhvâni'l-Müslimîn" adıyla kuruldu. 1932 yılına kadar Süveyş Kanalı çevresindeki şehirlerde hızla taraftar buldu ve birçok şube açtı. 1932'de merkez Kahire'ye taşındı. Bundan sonra örgüt ülke çapında büyümeye başladı; bir yıl içinde elliden fazla şube kuruldu. Aynı zamanda Suriye, Lübnan ve Filistin'e temsilciler gönderilerek hareket buralara da taşındı.
Teşkilatın kurucuları ve davetçileri camilerde, şube merkezlerinde ve halkın toplandığı yerlerde konuşmalar yapıyor, fikirlerini yayıyorlardı. 1933'ten itibaren her yıl genel kongreler düzenlendi. Ocak 1939'daki beşinci kongrede Hasan el-Bennâ, hareketin amaçlarını ve faaliyetlerini kapsamlı şekilde anlattı. Bu konuşma daha sonra "Risâletü'l-Mü'temeri'l-Hâmis" adıyla yayımlandı.
Bu dönemde haftalık el-İhvânü'l-Müslimûn gazetesi (1933-1938) ile en-Nezîr dergisi (1938-1939) çıkarıldı.
II. DÜNYA SAVAŞI'NDA TANIMIŞLARDI SİYONİSTİ
İhvan mensupları, II. Dünya Savaşı'nda İngiltere'nin yanında yer alınmasına karşı çıktıkları için baskı altına alındı. Örgüt, İngilizlerin siyonist grupları silahlandırdığını, bunun da Filistin'de bir Yahudi devleti kurulmasıyla sonuçlanacağını düşünüyordu.
Bu nedenle 1940'ta İngilizleri Mısır'dan çıkarmak ve Filistin'i savunmak amacıyla gizli bir mücahit örgütü kurmaya karar verildi. Aynı yıl bu gizli yapının talimatnamesi niteliğindeki "et-Te'âlîm" risalesi yayımlandı. 1948'de ortaya çıkan bu silahlı yapı, en-Nizâmü'l-Hâss (Gizli Cihaz) olarak tanındı.
İhvan'ın altıncı ve son genel kongresi 9 Ocak 1941'de yapıldı. Bu kongrede teşkilatın bazı üyelerinin parlamentoya girmesi kararlaştırıldı; böylece faaliyetlere uygulanan devlet baskısının azaltılması umuluyordu.
SİYASİ KATILIM GİRİŞİMLERİ
1942 seçimlerinde Hasan el-Bennâ ve kurucu üyelerden Abdurrahman Nasır aday olmak istedi ancak hükümetle yapılan anlaşma gereği bundan vazgeçtiler. Buna karşılık yeni şube açma ve el-İhvânü'l-Müslimûn gazetesini yeniden yayımlama izni aldılar.
1944 seçimlerine altı İhvan adayı katıldı fakat başarı sağlayamadı. Savaştan sonra İhvan sosyal ve ekonomik çalışmalara yöneldi; çok sayıda ticari, sanayi ve ziraat şirketi ile yüzlerce okul ve sağlık ocağı kurdu.
1948: ARAP–İSRAİL SAVAŞI VE KRİZ
Eylül 1948'de kuruluşunun 20. yılı kutlanırken Hasan el-Bennâ, Mısır'daki şube sayısının 2000'e, Sudan'da 50'ye ulaştığını; Filistin, Ürdün, Suriye, Pakistan ve İran'da da örgütlenildiğini açıkladı.
İhvan, Filistin meselesiyle yakından ilgileniyor, siyonist tehdide karşı uyarılar yapıyor ve Filistin için cihad çağrısı yapıyordu. 15 Mayıs 1948'de İsrail'in kurulmasıyla başlayan savaşta İhvan mensupları fiilen savaştı.
HASAN EL-BENNÂ'NIN ŞEHADETİ
Batılı ülkeler (Fransa, İngiltere, ABD) bu faaliyetlerden rahatsız oldu ve Mısır hükümetine İhvan'ı dağıtması çağrısında bulundu. Bunun üzerine 8 Aralık 1948'de teşkilat kapatıldı ve tüm mal varlığına el konuldu.
Bu karar büyük tepki çekti. Yirmi gün sonra Başbakan Nukraşi Paşa, bir İhvan mensubu tarafından öldürüldü. 12 Şubat 1949'da ise Hasan el-Bennâ hükümet tarafından düzenlenen bir suikastla şehit edildi.
Ardından gelen hükümet, altı ay içinde 4000 İhvan üyesini tutukladı.
1950–1954: SERT BASKI DÖNEMİ
1950'de baskılar hafifledi; 1951'de ed-Da've dergisi yayımlanmaya başlandı. Mısır'da en önemli gündem, İngiliz birliklerinin ülkeden çıkarılmasıydı. İhvan bu politikayı destekledi.
1952'de Hür Subaylar darbesi gerçekleşti. İhvan, darbeyi "mübarek hareket" olarak nitelendirdi ve destek verdi. Başlangıçta Hür Subaylar ile iyi ilişkiler sürdü.
Ancak kısa sürede rejimin nasıl şekilleneceği konusunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı. İhvan, İslamî esaslara dayalı bir yönetim istiyordu. Hür Subaylarla ilişkiler giderek bozuldu.
15 Ocak 1954'te hükümet, İhvan'ı siyasi parti kabul ederek kapattı ve birçok lideri tutukladı.
1954 SUİKASTI VE KANLI BASKI
26 Ekim 1954'te Cemal Abdünnasır'a yönelik başarısız bir suikast girişimi yaşandı. Daha sonra bunun bir kurgu olduğu ortaya çıksa da İhvan sorumlu tutuldu; yasadışı ilan edildi, binlerce üye tutuklandı ve yedi lider idama mahkûm edildi. 9 Aralık 1954'te altısı idam edildi.
Cezaevlerinde ağır işkenceler yapıldı; onlarca kişi işkenceden öldü.
1965–1966: YENİ TUTUKLAMALAR, SEYYİD KUTUB'UN İDAMI
1965'te binlerce kişi yeniden tutuklandı. Ünlü düşünür Seyyid Kutub, Yusuf Hevvâş ve Abdülfettah İsmail 29 Ağustos 1966'da idam edildi.
Enver Sedat'ın 1970'te iktidara gelmesiyle İhvân mensupları serbest bırakıldı; 1973'te Ömer et-Tilimsânî liderliğe geçti ve 1976'da ed-Da've dergisi tekrar yayımlandı. Ancak 1979 Mısır–İsrail Barış Antlaşması sonrası ilişkiler gerildi ve dergi 1981'de kapatıldı. Mübarek dönemiyle Tilimsânî serbest bırakıldı, İhvân siyasete yöneldi fakat bağımsız seçim hakkı verilmedi; 1984'te Vefd Partisi ile ittifak kurarak parlamentoya altı milletvekili soktu, 1987'de sayı 36'ya çıktı. 1990'larda özellikle öğrenci ve meslek örgütlerindeki etkisi arttı, ancak 1995'te liderler tutuklandı ve teşkilatın ofisleri kapatıldı.
ARAP BAHARI: HÜSNÜ MÜBAREK
Mısır'da Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, 1981'de Enver Sedat'ın suikastıyla göreve geldi ve yaklaşık 30 yıl boyunca ülkeyi yönetti. Mübarek dönemi, siyasi baskı ve otoriter yönetimle dikkat çekerken, muhalefet üzerinde sıkı denetim uygulandı; seçimler çoğu zaman eleştirmenlerce adil bulunmadı. Ekonomik reform ve liberalizasyon politikalarına rağmen işsizlik ve gelir dağılımındaki eşitsizlikler halkın hoşnutsuzluğunu artırdı. Dış politikada ABD ile yakın ilişkiler ve İsrail ile barış anlaşmasının sürdürülmesi ön plandaydı.
2011'de Arap Baharı'nın etkisiyle Mısır'da kitlesel halk protestoları başladı. Ekonomik sıkıntılar, yolsuzluk ve siyasi baskıya karşı sokaklara dökülen Mısırlılar, yoğun gösterilerin ardından Mübarek'in 11 Şubat 2011'de istifasına yol açtı. Bu gelişme, Mısır'da demokratik değişim ve Müslüman Kardeşler'in siyasi yükselişi için zemin hazırladı.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER'DEN YÜKSELEN DEĞER: MUHAMMED MURSİ
Muhammed Mursi, genç yaşlardan itibaren İhvân-ı Müslimîn'in aktif bir üyesi olarak örgütün ideolojik ve siyasi yapısında deneyim kazandı.
2000'li yıllarda İhvân'ın siyasi kanadı olan Özgürlük ve Adalet Partisi aracılığıyla parlamentoya girerek örgütün hedeflerini yasalar ve demokratik süreçler üzerinden temsil etti.
2012 yılında Mısır'ın ilk demokratik olarak seçilmiş cumhurbaşkanı olan Mursi'nin programında İhvân-ı Müslimîn'in İslami değerleri ve toplumsal reform öncelikleri belirleyici oldu.
Bu süreçte, hem halk desteğini hem de örgütün politik etkisini güçlendirdi. Ancak bağımsız cumhurbaşkanı olarak hareket etmek zorunda kaldı ve laik kesimlerle karşı karşıya geldi.
2013 yılında Mısır'da milletin iradesine pranga vuruldu ve Abdulfettah el-Sisi liderliğindeki bir grup asker, darbe ile Mursi'yi, görevinden etti.
Ülke çapında büyük
2013'teki askeri darbenin ardından tutuklanan birçok teşkilat mensubunun işkence, kötü hapishane koşulları ve gerekli tedaviden mahrum bırakılma gibi sebeplerle hayati tehlikeyle karşı karşıya kaldı.
MURSİ'NİN ŞEHADETİ: HAMAS ADINA CASUSLUK DAVASINDA ŞEHİT DÜŞTÜ
Mısır mahkemesi, Mart ayı başında gerçekleştirilen duruşmada, aralarında Müslüman Kardeşler Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii, Başkan Vekili Mahmud İzzet, eski bakan Üsame Yasin ve Adalet Partisi Genel Sekreteri Muhammed el-Biltaci gibi isimlerin de olduğu sekiz İhvan liderine idam cezası verdi.
MÜSLÜMAN KARDEŞLER HANGİ ÜLKELERDE TERÖR ÖRGÜTÜ KABUL EDİLİYOR?
Müslüman Kardeşler (İhvan), bazı ülkeler tarafından terör örgütü olarak kabul ediliyor. Özellikle Orta Doğu ve bazı diğer ülkelerde resmi olarak yasaklanan örgütün faaliyetleri, bu ülkelerde ağır cezai yaptırımlara tabi tutuluyor.
-
Mısır: 2013'te İhvan resmen "terör örgütü" ilan edildi.
-
Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE): Örgüt, ülkelerdeki faaliyetleriyle birlikte terör statüsünde kabul edildi.
-
Bahreyn: Müslüman Kardeşler'in faaliyetleri yasaklandı ve örgüt terör listesine alındı.
-
Ürdün: 2025'te İhvan'ın tüm faaliyetleri yasadışı ilan edildi.
-
Rusya: 2003 yılında Mahkeme kararıyla örgüt yasaklandı ve terör statüsü verildi.
-
Kazakistan ve Avusturya: Müslüman Kardeşler yasaklı kuruluşlar listesinde yer alıyor; Avusturya, propagandasını ve teşvik faaliyetlerini yasakladı.