Spor yazarları Zenit - Fenerbahçe maçını değerlendirdi
Fenerbahçe, UEFA Avrupa Ligi'nde Rus rakibi Zenit'e elendi. Deplasmanda bir ara gerekli skoru da yakalayan sarı lacivertlile son anlarda yıkıldı. Spor yazarları, Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Ligi'nden elenişini değerlendirdi.
Dr. Gürkan Kubilay: Yazık oldu
Santrforu Ayew yaparak başladı Yanal ama daha kafasındakini uygulayamadan, Elif ve Jailson'un rakibi takip etmeme sıkıntısı nedeni ile golü yiyiverdik. İlk 10 dakika yüzde 62 ile bıraktığımız topu, gol sonrası topu ayağımızda tutarak lehimize yüzde 55'lere çıkardık, moralimiz bozulmadı ama Alper topla çok oynayınca ve Moses'ın driplingleri etkili olmayınca, Ayew de yalnız kalınca etkili olamadık.
Hücumda çoğalma işini verdiğimiz Eljif de ceza alanına fazla giremedi. Dikine pasları iyi kullanamadık. Onları da etkisiz kıldık aslında hücumlarında. Sonra rahat yaptırdığımız bir kenar ortasında Serdar'a rahat vurdurduğumuz kafa 2. golü yedirince, etkili hücum etmeyi hatırladık.
Valencia'da iken bir tanesini hatırladığım muhteşem bir şut golü atan Topal bizi kendimize getirdi, sonra pozisyonlarımız da geldi ama başka gol bulamadık. Harun yine başarılıydı. İlk 45 sonrası bir arada oynamayı daha iyi başarmanın karşılığı skorun bize tur attıracağı bir skor olması idi.
2. yarı başında çok top kaybı yapan Alper Potuk yerine Tolgay ile başladı Yanal. Hemen etkisi görüldü değişikliğin. Top bizde kaldı ve doğru zamanlamalı pas sayısı arttı. Pozisyon vermiyoruz diye seviniyorduk ki çıkarken Ayew'in hatalı pasında sıkıntı yaşadık. Rakip Mak'ı oyuna alıp kontraya bel bağladı. İlginç ve güzel olanı Fenerbahçe'nin özgüveniydi.
Hasan Ali-İsmail değişikliği de doğruydu. Böyle bir anda büyük hata olmadıkça gol yemezdik ama o hatayı yaptık. Moses topla çıkarken kaptırdı, Dyzuna'nın ara pasında Mehmet Topal ayağındaki topu kaçırdı ve Serdar'dan 3. golü yedik. Jailson-Slimani değişti. Skrtel de santrfora gitti ama olmadı. Yine de Fenerbahçe olumlu sinyaller verdi
Ahmet Çakar: Amatörce gollerle intihar etti / Sabah
Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki böyle gol yerseniz değil UEFA Avrupa Ligi'nde ilerlemek, Süper Lig'den bile düşersiniz. Zenit öyle ahım şahım bir takım değil. Ama dün geceki rezillik ya da diğer bir deyimle çok acı veren taraf Fenerbahçe'nin yediği goller...
Yenilen her gol amatör takım seviyesinde...
İlk iki golde Hasan Ali'nin ağırlıklı hatası var. Soldan orta geliyor, ciddi bir yerleşim hatası, rakip vuruyor hem de bomboş vuruyor ve Fenerbahçe maçın hemen başında mağlup duruma düşüyor. Halbuki Zenit gibi takıma yapılacak şey; al topu, bol pas yap, top sende kalsın, duran toplarda hata yapma, turu al gel... Fenerbahçe ilk golü yedi, sonra dengeledi. Tam dengelemişti ki yine amatörce bir yan toptan gol yediler. Sardar Azmoun, Hasan'ın üzerinden güle oynaya golü yapabildi.
Fenerbahçe camiası çok acı çekiyordu ki sahneye Mehmet Topal'ın belki de hayatında attığı en güzel gollerinden biri çıktı. Sol ayağıyla uzak köşeye güzel vurdu. Bu gol moral demekti, tur demekti. İkinci yarıdaki Tolgay değişikliği doğru değişiklikti. 20 dakika Fenerbahçe, Zenit'e top göstermedi.
Maç istenilen gibi gidiyor ve tam Ruslar'ın umudu bitiyorken sahneye önce Moses sonra da Mehmet Topal çıktı. Chelsea'de oynamış bir adam orta sahada manasız bir şekilde topu Zenit'e kaptırdı. Uzun topta Topal ayağındaki topu kontrol edemedi ve Azmoun da topu Zenit'e getiriverdi. Fenerbahçe'de çok büyük problemler var. Kolay ve amatörce goller yiyip ne pozisyon üretebiliyorlar ne de direnebiliyorlar.
Emre Bol: Yanal'ın jübilesi!
Aralık ayından beri tek resmi maçını Fenerbahçe'yle oynayan ve hazır olmadığı her halinden belli olan Zenit karşısında özellikle ilk yarıda ecel terleri döktük. Ersun Yanal'ın "artık hiçbir şey olmayacağı kesinleşen" Slimani'nin yerine Ayew'i oynatmasını doğru buldum.
Ayew kötü bir performans gösterse de bu hamle Ersun hocanın arayış içinde olduğunu gösteriyor. Hep söylerim; teknik direktörün B-C planları olmalı diye... Aynı sistemle ve aynı oyuncularla farklı sonuçlar beklemek Yanal'ın en büyük yanlışıydı. İkinci yarı Tolgay'ın oyuna girmesiyle topla oynama istatistikleri lehimize döndü. Orta sahada ana istasyon olan Tolgay takımı dakikalarca maestro gibi yönetti.
Aldı, verdi, oyunun yönünü değiştirdi. Tur için yeterli skoru bulduğumuzda çok etkili olan Tolgay, Fenerbahçe'ye gol gerekirken aynı etkiyi veremedi. Şimdi esas soru şu; Tolgay'a oyunu tutarken mi yoksa kazanmak isterken mi ihtiyaç duyulacak? Mehmet Topal harika oynadığı, harika bir de gol attığı karşılaşmada turu rakibe eden adam oldu. Kötü goller yedik. Bu seviyede yenilmeyecek goller...
Zenitliler yürüye yürüye attılar golleri! Ersun Yanal yakın bir zamanda jübilesini yapmak istemiyorsa en yakın zamanda bir savunma organizasyonu yapmalı. Takım 3. bölge oyununu, "gol atamasa da" bir şekilde oynamayı başarıyor. Lakin savunma hattı bir o kadar dağınık ve ne yaptığını bilmez halde. Daha önce söylediği, "Fenerbahçe savunma yapmaz yaptırır" sözünü artık, "Fenerbahçe savunma yapar, savunma da yaptırır" diye değiştirmezse kötü günler bekliyor hepimizi.
Gürcan Bilgiç: Sarsaklık / Sabah
Son üç sezondur kritik maçların kahramanı olan "sarsaklık genleri"nin zirve yaptığı dakikalar izledik. Zenit'in kaleyi tutan ilk iki şutunun tabelaya "gol" olarak yazılması, başka takımlar için "şanssızlık" bölümüdür ama bu Fenerbahçe takımı için kaderin ta kendisi.
Mehmet Topal'ın müthiş golü, turu geçmek adına mucizeydi aslında. Hemen arkasına takılan iki Harun kurtarışını eklemek gerekir elbette. Birisi frikikten, ikincisi karşı karşıya pozisyonda. Tabii ki iki pozisyonu da Fenerbahçe oyuncuları ikram etti Ruslar'a. Birisinde Şener vardı, ötekinde Ayew... Yine de Tolgay'ın oyuna girmesi, pas organizasyonunu üstüne alması, sahayı enine dolaşması ile birlikte, gole ihtiyacı olan Zenit, sahasında "seyreden" haline geldi. Tribünler bu bakışları "teslimiyet" olarak algılayıp, ıslığa başladılar.
Halbuki, "O anı" bekliyorlarmış.
Rakip analizi böyle yapılıyor demek ki; Zenit'in hocası, "Bekleyin onlar size pası atacak" demiş ki muhtemelen önce Ayew, ardından da Mehmet Topal gerekli ikramları yaptılar. İyi olmak ile yeterli olmak arasındaki ince çizginin hangi tarafında olduğunu gördüğümüz oyuncular da oldu elbette. Zenit'e turu getiren sabrı ve oyuncu kalitesiydi.
Neyi, ne zaman yapacaklarını çok iyi biliyorlardı. Bu yüzden sahalarında kaldılar ve hızlı hücumlardaki becerilerini kullandılar. Fenerbahçe'de ise Moses dahil, rakibe "fark" yaratacak bir performans bulamadık. Harun'u bir kenara yazarsak, taraftarın o çok sevdiği Sadık'ın, aslında daha çok uzun yolunun olduğu da ortaya çıktı. Jailson'un ilk goldeki adam kaçırışına baktığımızda, Eljif'in pozisyon hatalarını gördükçe veya Alper'in her şeyi ile çaresizliğine şahit oldukça, kenar yönetimin de işler kötüye gittiğinde bir planı olmadığı ortaya çıktı.
Beş lig, bir de Kadıköy'deki Zenit maçını kattığımızda, rakibe toplam altı pozisyon vermeyen takım, üç gol birden yiyorsa, bu maç özelinde, oyun planı veya taktik akıl elbette sorgulanır. Yazık...
Zeki Uzundurukan: Forvet transfer etmen gerekirken...
Fenerbahçe, adeta maça 1-0 geride başladı. Temsilcimiz, daha oyuna ısınamadan savunmada adam paylaşımında yaşadığı bir sıkıntı sonucunda kalesinde golü gördü. 'Yerli Puyol' diyerek övgüler yağdırdığımız Sadık'ın golde büyük hatası vardı. Sadık sonraki dakikalarda kendini toparladı ve yeni etkili kademeler yaptı. Tam oyuna ortak olmak üzereydik ki ikinci golü kalemizde gördük. Yine bir yan top ve yine gol. Bu golde de Hasan Ali'nin hatası vardı.
Dün yediğimiz 3 golde de savunmada adam paylaşımı, çevre kontrolü ve yerleşimi konusunda hatalar yaptık. Yani dün gece etkili bir savunma yapabilseydi o golleri yemezdi Fenerbahçe... Avrupa kantarına çıktığımızda Türk futbolunun en büyük sorunu zaten bu. Akıllı bir savunma kurgusu ile mücadele edemiyoruz ve yan top zaaflarımız ayna gibi ortaya çıkıyor.
Zenit'i şubat ayında (devre arasında) yakalamışken ilk maçta 2-3 gol atmalıydık ama golcümüz yoktu! Bir de Ersun Yanal'ın maçtan önce yaptığı bir açıklamaya şaşırdım. Şaşırdım diyorum çünkü Ersun hoca diyor ki, "Biz tribünlerden neden etkilenelim, onların dilini bilmiyoruz ki..." Ey Ersun hoca, senin bu mantığına göre Avrupa kupalarında evsahibi takım = deplasman takımı. Saha ve seyirci avantajını görmezden geliyorsun. Oysa futbolun ortak dili bir.
Görmedin mi dün gece 4. dakikada golü yiyince Zenit taraftarının Fenerbahçe üzerinde yarattığı baskıyı... Neyse tam üzerimizde kara bulutlar dolaşmaya başlamışken; Mehmet Topal'ın olağanüstü golü bir anda avantajı Fenerbahçe'ye getirdi. Mehmet Topal, belki de futbol kariyerinin en güzel golünü attı Petersburg'da...
Ersun Yanal'ın ikinci yarıda Tolgay Arslan'ı sahaya sürmesi, Fenerbahçe'nin pas kalitesini artırdı. İkinci yarının 15 dakikalık bölümünde Zenit üzerinde baskı kurduk ama rakip kaleye şut atamadık. Topu kanatlara yaydık ama Şener'in isabetsiz ortaları direncimizin kırılmasına ve oyun üstünlüğünün tekrar Zenit'e geçmesine neden oldu.
Dün harika bir gol atan Mehmet Topal, gecenin yıldızı Serdar Azmoun karşısında çaresiz kaldı ve 3. golün gelmesi hayallerimizi bitirdi. Maçın ikinci yarısının büyük bölümünü iyi oynadı Fenerbahçe. Ama rakipte 24 yaşında Serdar Azmoun gibi bitirici bir forvet vardı ve turu getiren isim de o oldu. Kalite farkı kazandı. Senin en büyük eksikliğin forvetti. Ama sen gittin forvet dışında ne varsa aldın! İşte forvetin olmazsa, turu da böyle kaybedersin. Yazık, çok yazık oldu! Öyle değil mi Comolli! Neden forvet almadın Comolli!
İlker Yağcıoğlu: Topal böyle istedi / Takvim
Dün akşam sahadaki en iyi Fenerbahçeli Mehmet Topal'ın yaptığı hata sonucu maç 3-1'e geldi ve Fenerbahçe tura veda etti. Futbol, böyle enterasan bir oyun işte. Maç 2-1 bitse, Mehmet'in attığı muhteşem gol ve kalemizde gol olabilecek iki engellediği pozisyon günlerce konuşulacaktı. Maalesef bugün tersi konuşulacak. Mehmet Topal ile birlikte kaleci Harun'un da başarılı bir maç çıkardığını düşünüyorum.
Yediğimiz ilk golde Sadık topu uzaklaştıramadı.
İkinci golde Hasan Ali zıplamakta geç kaldı. Ve rakipten fazla olmamıza rağmen kalemizde golleri gördük. Aslında ilk 5 dakika hariç özellikle Tolgay'ın girmesiyle de ikinci devrede Fenerbahçe'nin oyuna hakim olduğunu yaptığı isabetli paslarla da rakibin başını döndürdüğünü söyleyebiliriz.
Orta alandaki bu üstünlük maalesef bitirici bölgeye yansımadı. Ayew, her zamanki gibi yokları oynadı. Moses belli ki fizik olarak hazır değil. Böylesine önemli iki oyuncunuz kötü olunca hücumda etkili olamadık.
Gelelim Slimani'ye.
Oyunun son anlarında göğsüne aldığı bir top var.
Dünyadaki her golcü oradan kaleye vurur. Ama özgüvenini öyle kaybetmiş ki pas vermeyi tercih etti. Pozisyonu harcadı. Ligin kalan haftaları için de yine ümit vermedi.
MAÇIN EN İYİSİ: SERDAR
Zenit'in golcüsü dün çok etkiliydi.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ: AYEW
Fenerbahçeli oyuncu dün sahada yoktu..