Yeter ki savaşa girmeyelim

Cumhurbaşkanı Erdoğan dün yüzde 82.3 oyla rekor kırdığı Bayburt'taydı.
Hâliyle neşeliydi. Konuşmasının sonlarına doğru Türkiye'nin omzundaki ekonomik yüke, enflasyona ve fırsatçılara dair gerçekçi bir tablo çizdi.
Depremin ekonomik maliyetinin 104 milyar dolar olduğunu açıkladı.
Ancak dünyanın fay hattının asıl pandemi tedbiriyle kaydığının altını kalınca çizdi. Tüm bunların üzerine çıkan Ukrayna-Rusya Savaşı'nın enerji başta olmak üzere küresel tedarik zincirini kırdığını anlattı.

İstanbul ziyaretinde Ukrayna'nın NATO üyeliğini şüphesiz hak ettiğini söyleyip kanatlandırdığı Zelenski'yle olduğu gibi Putin'le de diyalog hâlinde olduğunu ısrarla vurguladı. Putin'in ağustosta Türkiye'ye geleceğinin haberini verdi.
Kimler ne hayal kuruyor bilmem ama Cumhurbaşkanı Erdoğan bu zorlu sularda Türkiye'nin rotasını tarafsızlığa kırdığını, seçimlerde Türkiye'de cephe açmak isteyenlerin kaybettiğini söyleyerek açık etti.
Ki bence en önemli konu bu. Zira Ukrayna, pandemide yaratılan ekonomik darboğazın, aralarında Türkiye'nin de olduğu öngörülmüş patlama alanlarından biriydi.
Piyango Ukrayna'nın başına vurdu.
Ucuz atlattık.

***

KEMAL BEY'İN YERİNE CHP'YE TAZE KAN
Nereden mi buldum?

Ben değil, Kılıçdaroğlu'nun eski avukatı Mustafa Kemal Çiçek bulup sosyal medyada paylaşmış.
Görüyorsunuz, anlatmaya lüzum yok.

***

YASAKLASAK DA MI SAKLASAK...
Orman yangını için risk taşıyan bölgelerde 31 Ekim'e kadar ormanlık alanlara girişler yasaklanmış.
Geçen sene ağzımız yandı ya.
E yasaklamak gibi bir imkân da var.
Yasakla gitsin!

***

ÖZKAN UĞUR EFSANEDİR
Türkiye'nin en iyi müzik grubu ne deseler MFÖ ilk akla gelenlerdendir. Üstelik yıllardır...
Çünkü MFÖ boş yapmaz, tüm albümleri baştan sona dinlenir.
Parçaları hiç eskimez. Ruhları buralı, ritimleri evrenseldir.
Sözün büyüsüne inanırlar. Kötü sözleri yoktur, empati, diğerkâmlık vardır.
Umut verirler, moral düzeltirler. Hüzünleri ağlak değildir.

Dün akşam saatlerinde MFÖ'nün Ö'sü ve bence en "uçukları" Özkan Uğur'un ölüm haberi geldi.
Gitarının, sesinin, özellikle de doğaçlama sololarının hastasıydık. Bugüne kadar Sude'deki, Olduramadım'daki performansının yanına yaklaşabilene şahit olmadım mesela. Efsanedir.
Yakınlarına, Mazhar'a, Fuat'a Allah sabır versin.

***

MUHAFAZAKÂR KEMALİST
Ahmet Hakan, genç bir kadının Anıtkabir'de çektirdiği fotoğrafı görmüş, kendine hâkim olamamış, anlatıyor:
"Öyle bir kılıkla gitmiş ki Anıtkabir'e, ister istemez 'Bre aman! Bu da nedir?' diye haykırdım."
Ama yanlış anlaşılmasın, konumuz kılık kıyafet değilmiş...
Peki neymiş?
"Anıtkabir adabıymış."
Sosyal medya Anıtkabir en popüler "podyum pozu fonu", niye buna takıldın anlamadım?
Kızın şortunu mu kısa buldun? Dekoltesi mi fazla? Nedir Anıtkabir'in adabı Ahmet?

Ne yapsaydı kız? Vücudundaki dövmelerini görünmeyecek şekilde üstüne şal falan mı alsaydı?
Sultanahmet Camii'nin girişine turistler için şalvar ve örtü konulmuş. Hatta zaman zaman erkek turistler de başımıza iş gelmesin diye giyiyorlar. Anıtkabir'de de benzer bir uygulamaya mı geçelim?
Yine ülkemizin kanayan bir yarasını tespit etmişsin, devamını getirmiyorsun, çözüm önerini söylemiyorsun.
Aydınlat bizi.
Ayrıca iddiaya girerim, Atatürkçülüğünü yeterli bulmayıp "tekfir" ettiğin bu arkadaşımız senden daha Kemalist.
Bak kolunda da K.Atatürk imzası var.
Sende de varsa çıkar göster.