Sizin bir ordudan beklentiniz nedir?
Bizim de bu gerekçeyle hep "kocaman" bir ordumuz oldu. Ve dünyanın pek çok ordusunda görülemeyecek kadar generalimiz...
Ancak yakın zamana kadar düşmanın "bu gücü" ne kadar hissettiği tartışılır. Tartışılamayacak olansa Türk halkının bu gücü, hep ensesinde hissettiğiydi!
27 Mayıs'ta, 12 Mart'ta, 12 Eylül'de, 28 Şubat'ta, 27 Nisan'da ve 15 Temmuz'da yaşananlar, bu büyük organizasyonun işlevinin ne olduğuna dair başlı başına bir delil.
Çok şükür, 15 Temmuz'daki kalkışmanın ardından güçlü bir toplumsal ve siyasi bilinç oluştu.
Bu sivil refleks, ordumuzu özellikle soğuk savaş döneminden beri memur edildiği işlevinden kurtardı.
Ve onu tıpkı Kurtuluş Savaşı ya da daha öncesindeki gibi, halkına değil düşmanlarına korku veren bir forma doğru dönüştürüyor.
Dikkat ederseniz askerlerimizden 90'larda olduğu gibi "PKK'lıları kıstırdık, Ankara'dan bir telefon geldi geri çekildik" hikâyeleri dinlemiyoruz artık.
Evet, cesur Türk halkı 15 Temmuz'da yalnızca vatanı ve demokrasiyi değil, 350 generalinden en az yarısını FETÖ'ye ve ABD'ye kaptırmış ordusunu da kurtardı.
Artık "analar Sikorsky doğurmuyor" diyerek Mehmetçiğin hayatını harcanacak bozuk para gibi gören generaller yok.
Ordumuzu, olması gerektiği gibi siyasi iradeye, yani halka bağlı komutanlarımız yönetiyor.
Bölgede ve ülkemizde sürekli operasyon çeken rakip devletlerin bu gidişattan huzursuz olmasında anlaşılmayacak bir yan yok.
İçeride siyaseti ve halkı terbiye ettikleri "silahlı kuvvetlerini" kaybeden darbeci klikler de huzursuz.
ABD için 10 yılda bir darbe üreten askeri mekanizmadaki her değişikliğe kazan kaldırıyorlar.
Dün Cumhurbaşkanı'nın Harp Okulu mezuniyet töreninde yaptığı konuşmada verdiği bir oran dertlerinin ne olduğuna parlak bir ışık tuttu.
Erdoğan, "Harp Okulunun müfredatındaki askeri ders oranının yüzde 18'den yüzde 60'a çıkarıldığını" söyledi.
Düşünün, yegâne okulu cephe olan askeri yönetecek komutanları eğiten okullarda mesleki dersler dışında her şey öğretilmiş komutanlara.
Sonrasında gelsin harp okulundan müstakbel cumhurbaşkanı namzedi olarak çıkan subaylar, darbeler, askeri fiyaskolar...
İşte değişmesinden korktukları düzen budur!
***
KULELİ'YE ASKERİ TARİH MÜZESİ OLMAK YAKIŞIR
Dev ordusunun tarihini ta iki bin iki yüz yıl öncesine dayandıran bir ülke düşünün...
"Asker milletiz" diye övünen...
Buna karşın bu koca savaş tarihini anlatamayan...
Harbiye'deki, ilkokul öğrencilerini bile tatmin etmeyecek müzeyle idare eden...
Keşke 15 Temmuz'da çok kötü izleri olan Kuleli Askeri Lisesi bu açığı kapatacak bir "askeri tarih" müzesine çevrilse.
Adı da, kuruluş tarihi de, heybeti, güzelliği de yeniden hatırlansa.
Tıpkı İtalya'daki, Avusturya'daki örnekleri gibi içine halkın deneyimi, desteği de girse...
Daha önce okulun Kültür Bakanlığı'na devredileceği açıklanmıştı.
Umarım bu her açıdan sembolik önemi olan yapı, memleketin her bir yanında olan alelade müzelere çevrilmez... O güzelim kuleleri, bürokratlara boğaz manzaralı makam odası olarak tahsis edilmez.
Çok mu zor?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yanına Namık Tan’ı da verin! (03.05.2024)
- Mangal (01.05.2024)
- Jet yakıtı meselesi (29.04.2024)
- Bilmem ‘Bizim üniversitelilerde tık yok’ diyenler utanırlar mı? (28.04.2024)
- Geçti o günler cancağızım (27.04.2024)
- Bu konuyu da gündeme getirir misiniz Özgür Bey? (26.04.2024)
- Dön baba dönelim... (24.04.2024)
- Irak petrolü Türkiye’yi çok rahatlatır (22.04.2024)
- Bu da oldu, gazeteci Dündar basına yayın yasağı getirdi (21.04.2024)
- Korkma belki fiyatlar düşmez! (20.04.2024)