CHP ‘Rus ruleti’den vazgeçmiyor

Bu millet çok şey yaşadı. Tek parti dönemi bitip sivil siyaset yolu açılınca siyasete, siyasetçiye hep destek verdi. Attığı bir oyla Ankara'da hükümetleri değiştirdiğini gördükçe de sandığa dört elle sarıldı.
Bu bile tek tipçi zihniyeti korkutmaya yetti ve darbeler dönemi başladı. Ama bu millet bütün o darbelere, darbecilerin dayatmalarına rağmen zamanı geldiğinde önüne konulan sandığa koştu ve kendi tercihini iktidara taşıdı. Bu ağırlıkla sağ siyaset olsa da arada bir umut gördüğünde "sol" olduğunu söyleyen CHP'ye de yöneldi.
Söylediklerine kulak verdi. Biraz farklı diye baktı. Daha paylaşımcı, daha hesap verebilir hatta daha "ahlaklı" olduklarını söyledikleri için bir şans vermek istedi.
Bu halk CHP'ye geçmişten kaçtığı için değil, geleceğe inandığı için yöneldi.
İdeolojiyle değil, umuda oy verdi.
"Bunlar yeni bir düzen kuracak" dedi.
"Bunlar halkın hakkını koruyacak" dedi.
"Yolsuzluk, kayırmacılık, mafyatik siyaset bitecek" dedi. Ama her defasında hayal kırıklıkları yaşadı.
İlk hayal kırıklığını tek başına iktidara getirmese de 1977'de birinci parti yaptıktan sonra yaşadı. O günler tarihe "Güneş Motel" skandalıyla geçti.
İkincisinin tarihi 1989'du. O tarihte de CHP'nin yerine kurulan SHP "limon gibi sıkılmak" sloganıyla yerel seçimlerde belediyelerin büyük çoğunluğunu kazanmıştı.
Çok sürmeden İSKİ Skandalı patladı, pis kokular SHP'yi yerle bir etti.
Her ikisinde de eski sistemi kötüleyerek geldiler, çakmasını bile yapamadılar.
Ya bakanlık kadroları ya ihaleler bölüşüldü. Kadrolar partililer ve yakın akrabalar arasında paylaşıldı... Ortada büyük rant vardı ama halk yoktu.
Nihayet yıllar sonra 31 Mart 2024'te üçüncü bir şans yakalandı, CHP birinci parti oldu.
Durum, öncekilerde çok daha vahim bir noktada. Bugün CHP'li belediyelerdeki "yolsuzluk" iddiaları, "suçüstü rüşvet" görüntüleri geçmiştekilerle kıyaslanmayacak büyüklükte ve sarsıcı. Daha vahim olansa CHP'nin yeni nesil siyasetçilerinin "yolsuzlukları" normal saymaları ve makulleştirmeleri...
Artık paralar çantalarla taşınıyor, planlar Excel'den, komisyonlar WhatsApp'tan paylaşılıyor.
Klasik yüzde 10 yok artık, şimdi yüzde 40 konuşuluyor. Hiç yapılmamış asfaltın faturası halkın cebine yazılıyor. Olmayan betonun parası müteahhitten alınıp partiliye pay ediliyor. Yıllar önce yapılmış bir bina, bir sabah çürük ilan edilip sahibinden para isteniyor.
Bu düzenin adı ne dersiniz?
Siyaset mi? Değil tabii...
Bu, siyaset maskesiyle yapılan organize çökmedir.
İstanbul, İzmir örneği istisna değil, özettir.
İBB İstaç, Kiptaş veya İzmir İZBETON dosyaları açıldıkça gözler de fal taşı gibi açılıyor. Belgeler, ifadeler, ses kayıtları, yetmedi Manavgat'ta, Şile'de görüntülü "rüşvet" skandalları dizi film gibi izlenir oldu.
Sonra ne oldu?
Siyasiler bir ara utanır gibi oldu. Ama daha sonra pişkinlik ağır bastı ve bıçkın siyasetçiler meydanları yalanla yeniden kirletti.
Böylece CHP'li siyasetçiler sadece adalete değil, seçmene karşı da suç işledi.
Bugün halk susuyorsa, onayladığı için değil;
Bir daha aynı hayale kanmak istemediği için susuyor.
Bu halk size küstü.
Ama bir daha gelin derseniz, gelmez.
Eskiler şatafatla övünürdü, siz halkçılık diyerek bunu örttünüz.
Farkınız bu oldu.
Ve bu yüzden, seçmenin gözünde artık yalnızca yetersiz değil, art niyetli görünüyorsunuz.
Ve halk artık sadece değiştirmek istemiyor, cezalandırmak istiyor.