Gezi'nin nefret iklimi
Tabii herhangi bir toplumsal olayın yıllanabilmesi için büyüyüp, gelişip kendinden büyük bir şeye dönüşmüş olması gerekirdi ama Gezi'den geriye böyle bir mirasın kaldığını söyleyebilir miyiz, emin değilim. Zira Gezi, başından beri kendinden büyük bir olguya dönüşmek, bütünleştirmek bir yana, toplumu kanırtırcasına bölmeyi hedeflemişti ve başarılı olduğu tek nokta da buydu. Bu kötücüllük için feda ettiğimiz gençlerin vebali de kışkırtıcılarının boynunadır.
O yüzden kâh Demirtaş'ı kâh Karamollaoğlu'nu kâh Kılıçdaroğlu'nu kâh Akşener'i umut olarak çok rahat benimseyebiliyorlar.
Onlar için sosyalist, Atatürkçü veya milliyetçi gibi tanımlamalar 'yüzer gezer' kavramlar artık.
Millî Görüşçü var, Atatürkçü var, Ulusalcı var, Kürtçü var. Dördü ittifak halinde; Erdoğan'ın yanında sadece milliyetçiliğin kalesi olan MHP ve onun içinden çıkan BBP var.
Normalde 'yobaz şeriatçı' dedikleri adama 'bilge' diyorlar; bölünmez bütünlüğü savunması gerekene 'Avrupa özerklik şartı' savunduruyorlar, canlı bomba bile savunmuş olanına 'beyaz güvercin' diyorlar ve sağdan gelip ülkücülüğe monte olmaya çalışana da 'abla' diyorlar.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bir imha kampı olarak Gazze (26.04.2024)
- Alman Cumhurbaşkanı teftişte... (24.04.2024)
- Kritik Irak ziyareti (23.04.2024)
- CHP’nin borçları meselesi (22.04.2024)
- Hamas bunu neden yaptı? (19.04.2024)
- Olmayan jakuzi ve görülmeyen ölümler (17.04.2024)
- Sakin güç, derin diplomasi (16.04.2024)
- İran ve İsrail’in ortak menfaatleri (15.04.2024)
- Erdoğan ne yapmadı? (08.04.2024)
- Farkımız bizim (03.04.2024)