Rıza Sarraf’ın tutuklanması ne anlama geliyor?
İddianamede Sarraf'a yöneltilen suçlamalar, "Birleşik Devletleri dolandırmak, Uluslararası Acil Ekonomik Güçler Yasasını ihlal etmek, banka dolandırıcılığı yapmak ve kara para aklamak" olarak geçiyor. Sarraf hakkında 75 yıla kadar hapis cezası isteniyor.
İddianamede, Sarraf dışında, iki ismin daha direkt suçlandığını görüyoruz. Bunlardan ikisi de Sarraf'ın İran'da iş yaptığı kişiler ve İran vatandaşı olan Kamelya Cemşidi ve Hüseyin Necefzade. İddianameye konu olan suçlar da Sarraf'ın İran bankası Mellat ve Birleşik Arap Emirlikleri'ndeki özel şirketlerle yaptığı para transferleri hakkında.
Peki Sarraf tam olarak ne ile suçlanıyor? ABD, 'İran devrimi'nden bu yana, bu ülkeye yönelik kıstasları değişen ekonomik ambargo uyguladı. Buna göre, ABD'nin dış politikasına ve millî güvenliğine tehdit teşkil eden ülkelerin ekonomik yaptırımlarla zayıflatılması ve tecrit edilmesi öngörülüyor.
Obama döneminde İran'la başlatılan ve nihayete eren nükleer anlaşma sayesinde şu anda bu davayı da ilgilendiren transferleri içeren İran'a yönelik yaptırımların kalkmış olduğunu ama bu tarihten önce gerçekleşenlerden dolayı yargılama yapıldığını not düşelim.
Hülasa, Sarraf, İran'ın lehine olacak şekilde ABD'nin ambargosunu delmiş. ABD savcısı, kendi ülkesinin çıkarıyla çeliştiği için Sarraf'ı yargılamaya karar vermiş. Ama coşan bizim anti-emperyalist solcular ve 'neo-İrancı' laiklerimiz oluyor nedense. Paraleller zaten işin kaçınılmaz bonusu.
Haberin ulaşmasıyla, Hürriyet gazetesinin de 17-25 Aralık darbe sürecindeki fabrika ayarlarına döndüğünü görüyoruz. Çünkü yayımlanan haberlerinde ısrarla iddianamedeki gizli kod adlı isimlerden, sanki Türk devlet yetkilileri olabilirmiş gibi bahsedilse de, bu kod adların hepsinin yanında o kişilerin çalıştıkları özel finans şirketlerinin yazdığı görülüyor. Yani Hürriyet yine en iyi bildiği iş olan manipülasyonu sürdürüyor.
Ancak ülke ekonomisi ABD tarafından çökertilse göbek atacak vatansız tayfaya kötü bir haberim var: İddianamede Türkiye Cumhuriyeti'ni töhmet altında bırakan bir cümle yok. Türkiye zaten pek çok alanda Birleşmiş Milletler'in yaptırımlarını tanıyan ama ABD'nin İran'a yönelik ambargosunu önemli ölçüde tanımayan ülkelerden biri. Dolayısıyla hukuken Türkiye devletini zora sokacak bir mesele görünmüyor.
En ilginci, 17 Aralık darbe girişimine karşı çıktığı için kıymet verdiğimiz isimlerin, bugün ABD'deki bazı mahfiller Sarraf üzerinden 17 Aralık'ın tekrarını yapabilir diye teslim olmamızı telkin etmesidir. Esas onlara dikkat edin derim.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Ölümlere sebep olan biri var (01.05.2024)
- Taksim’e değil Gayrettepe’ye bak (30.04.2024)
- Bir imha kampı olarak Gazze (26.04.2024)
- Alman Cumhurbaşkanı teftişte... (24.04.2024)
- Kritik Irak ziyareti (23.04.2024)
- CHP’nin borçları meselesi (22.04.2024)
- Hamas bunu neden yaptı? (19.04.2024)
- Olmayan jakuzi ve görülmeyen ölümler (17.04.2024)
- Sakin güç, derin diplomasi (16.04.2024)
- İran ve İsrail’in ortak menfaatleri (15.04.2024)