EKREM KIZILTAŞ

Uyanış başladı…

İhsan çayları dağıtırken bir arkadaşıyla mekana giren Melih Bey, selam verip oturduktan sonra misafiri tanıttı:

- Misafirimiz, emekli albaylarımızdan Abdullah Coşkun. Bir program için beraber Bursa'ya gidiyoruz. Yola biraz erken çıkarak buraya uğrama teklifimi kabul etti… Masadakiler kendilerini tanıttıktan sonra söz alan Mehmet:

- Hoş geldiniz komutanım, umarız iyisinizdir?..

- Hamdolsun, bugünlerde ne kadar iyi olunabiliyorsa o kadar iyiyim. Sizler de benim gibi Gazze ile yatıp Gazze ile kalktığınız için ne demek istediğimi anlarsınız… Mehmet:

- Haklısınız, hakikaten hiçbirimizin ağzımızın tadı yok dense yeri. Bu günlerin bir an evvel geçmesi ve Gazzeli kardeşlerimizin huzura kavuştuğu günleri görmek tek arzumuz. Dualarımız da bu yönde… İhsan'ın çayları dağıtmasını bekleyen Selim:

- Komutanım, mevcut durumu bir de sizin değerlendirmenizi istesek, ayıp etmeyiz umarım?..

- Ne demek. Dilim döndüğünce anlatayım. Gazze'de 7 Ekim'de başlayan süreçte 78 günü geride bıraktık. Baştan beri, 'kendini savunma hakkını kullandığını' iddia eden İsrail'in Gazze'ye yönelik insanlık dışı saldırılarına şahit oluyoruz. Hedef gözetmeden, binlerce savaş suçu işlenerek, çoğu çocuk ve kadın olmak üzere yirmi binden fazla insanın ölümüne sebep olan bu alçakça saldırıların, akla ve mantığa aykırı olduğunu söylemeye gerek yok... Çayını yudumlayan Abdullah Bey, devam etti:

- İlk bakışta, adeta bir savaş makinesi gibi çalışan İsrail güçlerinin avantajlı durumda olduğu düşünülse de, aradan geçen 78 güne rağmen Gazze'yi ele geçiremediklerini ve bölgeyi insansızlaştırma hedefine ulaşamadıklarını unutmamak gerek. Tabii ki çok büyük yıkımlar ve ağır kayıplar söz konusu. Ama, dünyanın en büyük açık ava hapishanesi denilen küçücük bir alana sıkıştırılmış, ağır silahları da olmayan Gazzelilerin pes etmeyişi, her türlü takdirin üzerinde bence… Mustafa:

- Bunun ağırlıklı sebebi, pes ederlerse Gazze'den sürüleceklerini ve bir daha geri dönemeyeceklerini bilmeleri, galiba?..

- Doğru. Vaktiyle Filistinlilerin toprakları ellerinden alınarak kurulan ve ardından sürekli genişlemesine ses çıkarmadıkları İsrail'e halen destek olanların, Gazze'ye yönelik vahşi saldırılara göz yummaları, her şeyi izah ediyor zaten… Remzi:

- Eşitsiz duruma rağmen İsrail ordusunun kayıpları küçümsenecek kadar az değil herhalde?..

- Saldıran taraf olmasına, sürekli bombalamasına ve göğüs göğüse mücadeleden kaçınmasına rağmen, İsrail'in kayıplarının oldukça yüksek olduğu söylenebilir. 10 Aralık'ta yaptıkları açıklamada, 7 Ekim'den beri 97'si karadan saldırılar sırasında olmak üzere 425 askerin öldüğünü, 1.593 askerin yaralandığını duyurmuşlardı. Ancak Haaretz Gazetesi, hastane kayıtlarına dayalı haberinde, yaralı sayısının açıklanan rakamın çok üstünde olduğunu ortaya koydu. Gazeteye göre sadece bir hastanedeki yaralı asker sayısı 1.949 iken, toplam sayı da 5 bin civarında. Ölenlerin sayısını siz tahmin edin… Selim:

- BM Güvenlik Konseyi'nde üst üste dört kere ertelenip sonunda 'çatışmalara ara verilmesi' tabiri çıkarılarak kabul edilen karar hakkında ne dersiniz?..

- Gazze'de genişletilmiş insani yardımların kesintisiz ve güvenli erişimi için 'acil adım atılması' talep edilen bir karar bu. Diplomatik dille taraflara çağrıda bulunulan kararda 'Gazze'ye giden yardımların artırılması ve BM tarafından izlenmesi' isteniyor. 15 GK üyesinden 13'ünün kabul edip, ABD ve Rusya'nın çekimser kaldığı karar bir şeye yarar mı, bilmem. Rusya'nın çekimserliği de kararın ateşkes içermemesi sebebiyle zaten. Durmadan saldıran ve bu arada sürekli olarak savaş suçu işlediği yetmiyormuş gibi BM tesislerini ve çalışanlarını da vuran İsrail söz konusu iken, ara vermek yerine böyle bir karar alınması, anlamsız. İş olsun diye alınmış bir karar gibi yani...

Bu böyle gitmez!..

- BM Genel Sekreteri Antonio Guterres'in, acil ara verilmesi talebinin kabul edilmemesi ile ilgili olarak 'İnsani yardımların etkili ulaştırılmasını istiyorsak, insani ateşkesin de gerçekten gerekli bir şey olduğunu anlıyoruz' demesi boşuna değil… Mehmet'in bu sözleri üzerine söz alan İhsan:

- Cenab-ı Hakk Gazze'deki kardeşlerimizin yardımcısı olsun. Parlak isimleri olsa da ne BM ne de Güvenlik Konseyi yaraya ilaç olamıyorlar. BM'de 'savaş dursun' diyen 150 ülkenin çağrısı, Güvenlik Konseyi'nde bildiğini okumaya meraklı tek bir ülke yani ABD sebebiyle çöpe gidiyor. Ne dersiniz komutanım, bu gidiş böyle devam edebilir mi?..

- Dünyanın mevcut sisteminin problem çözmek yerine üretmeye meyilli oluğu malum. Mevcut ülkelerin büyük bir kısmının istediğini rahatlıkla reddedebilen birkaç ülke gerçeği, değişimi kaçınılmaz kılıyor. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın sık sık 'Dünya beşten büyüktür' demesi de bununla ilgili. Nasıl değişeceğini bilmem ama bunun böyle gitmemesi gerektiği ve gitmeyeceği, açık. Umulur ki çok ağır faturalara mal olmayacak bir değişim yaşanır ve olabildiğince adil bir dünya sistemine kavuşuruz… Remzi:

- Komutanım, televizyonlarda yayınlanan haritalarda İsrail Gazze'nin önemli bir kısmını ele geçirmiş gibi gösteriliyor. Ancak, birçok kişi bunun mübalağalı olduğunu ve gerçek durumun bu olmadığını söylüyor, ne dersiniz?..

- Televizyonlardaki haritalar, daha çok İsrail tarafından yapılan açıklamalarla oluşturuluyor sanırım. Gerçek durumu yansıtmadığını da çeşitli şekillerde biliyoruz. Mesela ele geçirdik dedikleri yerlerde Hamas güçlerinin esir teslimatı yaptıklarını görmüştük. Dahası İsrail güçlerine ciddi kayıplar verdirdikleri de görülüyor. Bu durum, sahip olduğu bütün silah imkanlarına rağmen İsrail'in, Hamas'la göğüs göğüse çatışılmasını gerektirecek meskun mahal savaşı konusunda isteksiz olduğunu gösteriyor… İhsan:

- Dünyanın en acımasız savaş makinesi olan İsrail'in Hamas karşısında tırstığını söyleyebilir miyiz?..

- Kesinlikle. Gazzelilerin 7 Ekim'den beri İsrail'e başarılı bir şekilde karşı koyabilmelerinin önemli sebeplerinden birisi vatanlarını savunuyor olmaları. İşgalci İsrail'in motivasyonu ise daha evvel el koyamadığı Filistin topraklarını yağmalamak yani hırsızlık…. Mustafa:

- Muharref Tevrat kaynaklı bazı iddialar da İsrailli alçakların motivasyon kaynağı galiba?..

- Vaat edilmiş topraklar ve başka bazı hususlar, Siyonistlerin motivasyon kaynakları arasında. Ancak bunların herhangi bir karşılığı olmadığını biliyoruz. İsrail'in asıl gücü propaganda imkanlarının çok fazla olmasıydı ve sanırım bu konuda ciddi şekilde kan kaybediyor. Bu daha çok Melih Bey'in sahası olduğu için şimdi de onu dinleyelim… Melih Bey:

- Teşekkürler komutanım. İsrail'in propaganda ya da algı oluşturma gücü hakikaten çok yüksekti. Halen de var. Ancak 2009'da Davos'ta Cumhurbaşkanımızın 'One Minute' haykırışıyla başlayan, Mavi Marmara saldırısı ve bu arada Gazze ve Batı Şeria'daki bazı vahşetlerinin öğrenilmesi ile devam eden ciddi bir gerileme söz konusu. Bütün engelleme çabalarına rağmen Filistin'le alakalı gerçeklerin sosyal medyada ciddi bir şekilde yayılması, dünya çapında ciddi bir farkındalık ve uyanışa vesile oldu. Dünyanın hemen her ülkesindeki protesto gösterileri ve bu arada 150 ülkenin BM'de savaş dursun demesi, bununla alakalı… Araya giren Selim:

- Aksa Tufanı'nın başlangıcından beri süren Siyonist çevrelerin algı operasyonları ile mücadelede, İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi çalışmalarının epey katkısı oldu, değil mi?..

- Elbette, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, 7 Ekim'den beri İsrail'in uydurduğu yalanların tamamının doğrularını ortaya koydu. İsrail gerçeği konusunda nünyanın hemen her yerinde farkındalığın artmasını, insanlık nihayet uyanıyor şeklinde değerlendirebiliriz bence… Melih Bey, biraz düşünerek sözlerini noktaladı:

- İsrail'den yapılan son açıklama, üçüncü aşamaya geçtikleri ve tampon bölgeler oluşturarak artık belirli hedefleri vuracakları şeklindeydi. İsrail basınında Gazze'ye yönelik kara saldırılarının duracağına dair haberler de var. Bekleyip, göreceğiz. Şimdilik Gazze içen yapabileceğimiz şey, faydası olacağı ümidiyle dua etmenin yanında, Fetih ve Yasin surelerini okumak, ilgili kuruluşlar vasıtasıyla da yardımda bulunmak. Cenab-ı Hakk Gazzeli kardeşlerimizin yardımcısı olsun!..

- Amin…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.