Yardım mı, bağış mı!..

Korona ile mücadele için milletçe seferberlik halindeyiz. Herkesin ve her kuruluşun kendisine düşeni yapması gerektiği bir vasattayız ve -istisnalar hariç- böyle de oluyor, şükürler olsun…

Mecburen sokağa çıkanları gidecekleri yerlere ulaştırmaları gereken bazı belediyelerin yan çizmeleri istisnalar arasında…

Otobüsleri ve diğer vasıtaları sosyal mesafe şartlarına uygun bir şekilde yönlendirerek salgın tedbirlerine destek olmaları gerektiğini biliyorlar oysa.

Tedbirler sebebiyle hep öne çıkabilme arzusunu tatmin edemediği için olsa gerek, icraat değil sadece kitlesine yönelik 'gösteriler' yapanlardan birisi de İBB Başkanı.

Yapması gerekene odaklanmak yerine, kendisini ilgilendirmeyen konularla meşgul oluyor daha çok. Sokağa çıkma yasağı isteyen ama ilan edilse en çok eleştiren olup olmayacağı meçhul olan İBB Başkanı şimdi de 4 gün yerine 11 günden bahsediyor.

Bahanesi de çok dikkat çekici: 'Bilim insanları' öyle diyormuş… Böyle birileri hakikaten var mıdır, bilinmez. Ama İBB Başkanı beğenmediğini bilimsel kabul etmediğine göre, kafasına göre bilim insanları bulmuş demektir...

İETT'nin, sosyal mesafe şartlarına uygun şehir içi yolculuk sağlayabilecek altyapısı mevcut. Bazı duraklarda olabilecek yoğunlaşmaları tespit ederek, oraya kısa sürede ilave otobüs gönderilmesi son derece kolay bir iş yani.

Sadece bunu yapabilseler alkışı hak edecek İBB yöneticileri, yapamadıklarını aksettiren görüntüleri yalanlıyor, aktarılanların doğru olduğu anlaşıldığında da, aldırmıyorlar. Çünkü at gözlüğü takanları memnun edebilmeleri yetiyor onlara.

Topyekûn mücadeleden anladıkları kendi isteklerinin yerine getirilmesi olan CHP'li büyük şehir belediyelerin en önemli atraksiyonlarından birisi de yardım toplama konusu.

Mahkemede şaşar…
3/6/1983 tarih ve 2860 Sayılı Yardım Toplama Kanunu'nun: "Kişiler ve kuruluşlar, yetkili makamdan izin almadan yardım toplayamazlar… İzin alınmadan girişilen yardım toplama faaliyetleri güvenlik kuvvetlerince derhal men edilir ve sorumlular hakkında kovuşturma yapılır" dediğini, herkes gibi CHP'liler de biliyordu elbette…

Ancak iki satır dilekçe yazarak izin almak yerine, izinsiz olarak bu işi yapmaya soyunmuşlar ve Bakanlık kanun gereği yapması gerekeni yapınca da, feryat figana başlamışlardı.

İzin almadan düzenledikleri yardım kampanyası kanun gereği durdurulan İBB Başkanı, İçişleri'nden müfettiş gelince topu taca atmış…

Söylediklerinin özeti şu: "Bir yardım kampanyası amaçlı hesap açılmadığı gibi, bu yönde herhangi bir yola da tevessül edilmemiştir."

Tam da, 'karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar' örneği…

İyi de, günlerdir ne diye bağırıp çağırıyorlardı o zaman!.. Eğer kampanya açmadıysalar, başta genel başkanları olmak üzere durdurulduğunu iddia ettikleri nedir?..

İstanbulluların, -yardım değil!- bağışları sadece CHP'li olanlara dağıttıklarını ortaya koyan görüntülerden sonra, zekat ve fitrelerine de talip olan İBB Başkanı'na ne cevap vereceklerini göreceğiz.

CHP zihniyetinin AK Parti'nin sağlık alanında sağladığı atılımlara yönelik tavrı ve hele Cumhurbaşkanımızın 'Hayalim' dediği Şehir Hastaneleri ile ilgili itirazları malum…

Başakşehir Şehir Hastanesi'nin yollarını yapmamak için kıvrananların bir yandan da Adana'nın CHP'li belediye başkanının fuar alanında bin yataklı sahra hastanesi açtığı yalanına sarılmaları, nasıl bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor…

Korona virüsünden kurtulacağız Cenab-ı Hakk'ın izniyle… Ama CHP zihniyetinin ürettiği virüsten daha çok çekecek gibiyiz…