Acı ilaç…

Başladığı yer olan Çin'de sönmeye başladığı belirtiliyor olsa da, dünyanın nerdeyse her ülkesine yayılan ve başta Avrupa ülkeleri olmak üzere ciddi yükseliş gösteren Coronavirüs ile mücadele konusunda ülkemizde alınmak zorunda kalınan son tedbirleri, belki de acı bir ilaç olarak değerlendirebiliriz. Ama biliyoruz ki, acı da olsa, ilaç ilaçtır.

Coronavirüsle mücadelenin aslında abartıldığını, hatta ülkemizin IMF kredisi sebebiyle vaka açıkladığını ileri sürenlerin, hesap bilip bilmediklerini araştırmak gerek. Çünkü kredi alabilmek uğruna ciddi ekonomik kayıpların göze alınabileceğini düşünmeleri abesle iştigal.

Bu türden iddiaları ve sosyal medyada ve bazı yayın organlarında kötü niyetle oluşturulmaya çalışılan algıları yok sayarak, bazı önemli hususların altını çizmek gerek.

Türkiye'nin vaktinde olmaya başladığı ve gerek duyuldukça geliştirdiği tedbirlerin bize neler kazandırdığını hakkıyla değerlendirebilmek açısından, gelişmeleri değişik bir şekilde okumak faydalı olabilir.

Virüs yayılmaya başladıktan sonra Çin'in Vuhan kentinden gelen görüntülerin hatırlanması, salgın durumunda yaşanabilecekler konusunda fikir vermek açısından fazlasıyla yeterli.

Virüsle mücadele konusunda oldukça geç harekete geçtiği bilinen Avrupa'da ve özellikle de en çok vakanın bulunduğu İtalya'da, salgının daha da yayılması halinde yaşanabileceklerle alakalı ürkütücü değerlendirmeler de, tedbirlerin vaktinde alınmış olmasının ne kadar önemli olduğunun göstergesi.

Virüs bulaşan kişilerin tedavileri ile ilgili sağlık imkanları konusunda sınıra yaklaştıklarını bildiren İtalyan sağlık yetkililerinin, sayı daha da artarsa yoğun bakım ihtiyacını karşılamayacakları şeklindeki açıklaması, olayın de en önemli yönlerinden.

Türkiye'de Coronavirüs'le ilgili tedbirlerin alınmaya başlamasını müteakiben market ve eczanelerde yaşananlar, şimdilik 47 vaka ile uğraşan ülkemizde –Cenab-ı Hakk korusun-, sayının fazlalaşması durumunda yaşanabilecekler hakkında bir fikir verebilir.

Tedbir ve takdir...

Aslında sadece hasta olanların başkalarına bulaştırmamaları açısından işe yarayan maskelere ve kolonyaya yönelik talep artışı ile ortaya çıkan tablo, bir yönüyle imalattan halka uzanan zincirin denetimi ile alakalı.

Fırsatı ganimet bilerek, yükselen talebi kara çevirmek isteyenlerin yaptıkları ya da yapmaya çalıştıkları, onlarla uğraşması gereken yetkililerin meselesi. Ancak sadece ihtimali sebebiyle yaşananlar, salgın durumunda olabileceklere de ışık tutuyor.

Bu gelişmelerde sosyal medya ve fısıltı gazetesi üzerinden yayılmaya çalışılan algıların ciddi bir payı olduğu açık. Ancak daha salgın başlamadan varmış gibi göstermeye çalışan mihrakların, bunun olması durumda işi daha da azıtacakları, unutulmamalı.

Biz sıradan insanların, Hükümetin ve Sağlık Bakanlığı'nın aldığı tedbirleri değerlendirirken, maske ya da kolonya bulamamakla, gerektiğinde yoğun bakım ihtiyacını karşılayabilecek imkan bulamamayı birbiriyle mukayese etmemizde büyük faydalar var.

Bir yandan kolonya ve psikolojik önemi olan maske konusunda adımlar atmakta olan yetkililerin, esas olarak bir salgınla karşılaşmamak için çabaladıklarını ve aldıkları tedbirlerin tamamının buna yönelik olduğunu, hiç ama hiç unutmamak, çok önemli.

Keşke bütün bunlar hiç olmasa ve hayatımız eskisi gibi sürseydi, diyebiliriz. Ancak bunun bir faydası olmadığını bildiğimize göre, gerekenleri en iyi şekilde yerine getirerek bu günleri en az zayiatla atlatmak olmalıdır.

Bize düşen tedbirde kusur etmemek, takdir Cenab'ı Hakk'tan...