Kör, sağır ve dilsiz…

Bütçe görüşmeleri, eskiden de sıkı bir şekilde hazırlık yapan parti sözcülerinin rakip partilere alabildiğine yüklenmelerine sahne olurdu.

Ancak ağır eleştirilere yer veriliyor olsa da, eskiden yapılan bütçe konuşmalarında hiç değilse hizmetlere değinilir ve somut konulara odaklanılırdı.

TBMM'de süren 2020 yılı bütçe görüşmelerinde muhalefet adına kürsüye çıkanlar, sanki başka bir gezegende yaşıyormuş gibi davranıyor ve hizmetlerini hiç anmadıkları iktidarı eleştirmek için akla hayale gelmedik yalanları sıralayıp duruyorlar.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilk bütçesinin görüşmelerinde, ilgili bakanlığın ya da başkanlığın yaptıkları ve yapmayı düşündüklerini değerlendirmekten çok, şimdiye kadar tekrarlamaktan bıkmadıkları yalanları tekrarlayan muhalefet sözcüleri, olmadığını söyledikleri hizmetlerden yararlanan insanımızın da bu konuşmalardan haberdar olacağını, düşünmüyorlar bile.

Olup bitenleri değerlendirmekte ve eğer gerekiyorsa eleştirmekte kullanılması gereken kriterin rakamlar olduğu düşünülürse, maruz kaldığımız bütün saldırılara rağmen hemen her alanda devasa mesafeler kat eden ülkemizi yönetenlerin hakikaten tebrik edilmesi gerektiği, açık.

Ancak, muhalefet partileri sözcülerinin rakamların ortaya koyduğu tabloya pek bakmadıkları ve bütçe görüşmelerinde ele geçirdikleri fırsatı sadece iktidarı karalama amacıyla kullanmaları ile karşı karşıyayız.

Ekonomide yüzde 5 büyümeyi, istihdamda 1 milyon 52 bin artışı hedefleyen 2020 bütçesinde sağlığa 188,6, eğitime 176,1, savunmaya 141,1, kamu yatırımlarına 88,5, tarıma 33,4 milyar TL ayrılması, muhalefet sözcüleri açısından bir önem teşkil etmiyor.

Bunun gibi, ihracatta 190 milyar dolar ve turizm gelirlerinde 34,3 milyar doların yakalanacağı 2020'de enflasyonun yüzde 8,5 düzeyinde hedeflenmesi de ilgi sahalarına girmiyor.

Hizmetler konusunda, öyle olmasalar da kör, sağır ve dilsiz kesiliyorlar adeta…

BELDEN AŞAĞI VURUŞ…
Ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere muhalefet sözcüleri, konuların esasını bir kenara bırakıp belden aşağı vurmaya uygun olduğunu düşündükleri noktalara odaklanıyorlar.

Ana muhalefetin, 'millet bize muhalefet görevi verdi, ağzıyla kuş tutsa da iktidarı takdir etmemiz beklenmesin' mantığı, müttefiklerince de benimsenmiş belli ki.

Sağlık konusu ele alınırken, sağlık ve tedavi kurumları sayısının 2002'den 2019'a tam 2 kat, hizmet alanının 4 kat, yoğun bakım yatak sayısının 4 kat artırılması, çalışanların 378 binden 1 milyon 24 bine çıkarılması ve sağlıkta memnuniyet oranının yüzde 39.5'den yüzde 70.4'e yükseltilmesi, akıllarına gelmiyor bile.

Birçok konuda olduğu gibi sağlık konusunda da, işin yumuşak karnı diyerek Şehir Hastaneleri'ne yükleniyor ve konuyu çarpıtarak insanımızın kafasını karıştırmaya çabalıyorlar.

Şehir Hastaneleri ile ilgili olarak kullandıkları başlıca bahanelerden birisi finans modeli. Vatandaşlarımızın daha iyi sağlık hizmeti alabilmeleri için yapılan bu tesislerin devlet borçlanması ile değil de, Yap-İşlet-Devret usulü ile yapılmasına kafayı takmış durumdalar.

Bu tür yatırımlarla alakalı kılı kırk yaran hesaplar yapılarak devlet ve millet menfaatlerinin garantiye alındığını ve böylelikle diğer sahalara yatırımların daha rahat yapılabildiğini biliyorlar oysa.

Siz siz olun, gerçekleri öğrenip sevinmek varken, dertleri bağcıyı dövmek olanların oluşturmaya çalıştıkları algılar sebebiyle moralinizi bozmayın sakın…

Birileri ısrarla görmezden gelseler de, Türkiye'de hakikaten güzel şeyler oluyor…