Konu beka ise gerisi teferruat…

Eskiden ABD'nin 'Suriye'den askerlerini çekme kararı' ve benzeri durumlar, tumturaklı basın toplantılarıyla açıklanırdı. Bu tür açıklamalar yapılırken de, sorulara verilen cevaplarla konunun merak edilen detaylarına girilir, ne olduğunu ve neden olduğunu anlayabilirdik…

Ancak ABD Başkanı bile anlatmak istediğini 140 karakterlik mesajlar aracılığı ile aktarmaya çalıştığı için, tam olarak ne olup bittiğini anlamakta zorlanıyoruz.

Tam da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Fırat'ın doğusundaki terör yapılanmalarını yok etmek için birkaç gün içinde harekete geçiyoruz' şeklindeki açıklaması sonrasında gelen 'ABD askerlerinin Suriye'den çekileceği' mesajı, herkesin ciddi manada kafasını karıştırdı.

Türkiye'nin gücü ve yapabilecekleri konusunda halen komplekslerden kurtulamamış olanlar, gelişmeyi Türkiye'nin açıklamalarına dayandırma konusunda isteksiz olsalar da, Cumhurbaşkanımızın sözlerinin ABD'yi ciddi kararlar almaya sevk ettiği, gelişme ile ilgili en önemli husus.

Türkiye için Kuzey Suriye ile ilgili gelişmelerin varlık ve beka meselesi olduğunu bilenler açısından, konuyu değerlendirmek kolay. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları, söylediğimizi yapacağımız ve yapabileceğimizi gösteren örneklerdi çünkü.

Her ne kadar dışarıdan ve içeriden birileri 'yapamayacağımızı' iddia etseler de, konu varlığımız ve bekamızla ilgili olduğu için bu harekatlara girişmiş ve başarılı da olmuştuk.

Fırat Kalkanı harekatı bölgesindeki Rus güçleri çekilmiş ve Zeytin Dalı'nın hedefindeki Afrin'deki ABD varlığı da harekat açısından problem teşkil etmemişti.

Bundan sonra ne olur?..

Türkiye'nin Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı ile sağladıkları, 2011'den beri yaşananlar açısından Suriye meselesiyle ilgili en dikkat çekici gelişmeler oldu. Bu harekatlar sonrası istikrara kavuşan bölgelerin sakinleri geri döndüler ve normal hayatlarını sürdürmeye başladılar.

Milyonlarca insanın mülteci olduğu ve kalanların da terk etmeyi düşündüğü bir ülkede, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatları ile Türkiye'nin sağladığı istikrar, bundan sonra yapılması gerekenler için de ciddi bir örnek teşkil etti.

Çoğunlukla ABD ile ve yer yer rejimle beraber hareket eden PYD-YPG'nin ve rejimin kontrolündeki bölgelerin insanları topraklarına dönmenin hayalini bile kuramazken, Türkiye'nin müdahil olduğu yerlerin insanının yurtlarına dönmesi, Suriye'de yapılması gerekenin tam olarak ne olduğunu açıkça göstermiş oldu.

PYD-YPG kontrolündeki Fırat'ın doğusu ile ilgili olarak Türkiye'nin geleceği ile ilgili endişelerinden kaynaklanan müdahale açıklaması da, söylediğimizi yapacağımızı bilen ABD'nin çekilme kararında etkili oldu belli ki.

Enerji merkezlerini ve nakil yollarını bir şekilde kontrol altında tutmak; bunun için bölgede Rusya, İran ve Türkiye etkisini en aza indirmek ve tabii ki İsrail'in varlığını ve güvenliğini koruma altına almak, ABD'nin başlıca hedefleri arasında gözüküyordu.

ABD'nin Suriye'den askerlerini çekme kararı, bu niyetlerinden vazgeçtiği anlamına gelmiyorsa, ne türden tedbirler aldığı ya da alacağı, bundan sonrasının meselesi...

Türkiye'nin kırmızı çizgileri net ve açık. Güvenliği ve hele bekası konusunda aleyhte gelişmeler olursa ne yapacağı ve bunu yapma konusunda gözünü budaktan sakınmayacağı da…

Bundan sonrasını düşünmek ABD'nin ve varlıkları yanında geleceklerini de ona endeksleyenlerin işi…

Yakın tarihe bakıldığında, bundan sonra neler olabileceği ile ilgili yeteri kadar örnek bulabilmek mümkün…

Türkiye eski Türkiye değil; ABD de eski ABD değil artık…