Beşinci kol faaliyetleri…

Her şeyi olumsuz göstermeye ve olan biteni her şeyi kötüye yormaya yönelik faaliyetlerin durmaksızın sürdüğünü görüyoruz. Soğan fiyatlarının yükselmesinden şikayet edenlerin, stokçuluk yapanların tespiti ve bunlara yönelik uygulama yapılmasından rahatsız olmaları da, aslında ne istediklerini anlamayı zorlaştırıyor.

Geçtiğimiz Ağustos Ayı'nda Dolar üzerinden başlatılan ekonomik saldırı sonrasında, yapılan haksız zamlar sebebiyle feryat etmişlerdi bu çevreler. Ancak tuhaftır, bunlara karşı yapılan müdahalelerden de rahatsız olmuşlardı.

Bu türden olaylara, bir türlü iktidara ulaşamayan ve böyle giderse uluşamayacaklarını iyi bilenlerin halet-i ruhiyelerinin gereği demek ve fazla kafayı takmamak mümkün. Ama bir yandan da bunlar ve benzerlerinin, birilerinin ülkemize yönelik beşinci kol faaliyetleri olup olmadığı konusunda da kafa yormak gerek galiba.

Her ülkenin istihbarat teşkilatının yapabileceği gibi ülkemizin istihbarat teşkilatının da bazı faaliyetler yapması norma bir durumdur. Herhangi bir ülkede istihbarat teşkilatının yaptığı faaliyetlerin şeffaf olması gerektiğini savunanların, en azından hastanelerin psikiyatri servislerine gönderilecekleri söylenebilir. Ancak, Türkiye'de bunu söyleyen ve hatta uygulamaya kalkanların bir kesim tarafından el üstünde tutuldukları biliniyor.

Herhangi bir ülkede kamu düzenini bozabilecek eylemler düzenlenmesi için faaliyette bulunan ve müdahalede bulunacak emniyet güçleri ile mücadele konusunda kurs ve seminerler veren birilerinin hadlerinin en kısa sürede bildirileceği açıktır.

Ancak her nedense Türkiye'de dışarıdan ithal edilen eleman ve malzemelerle kamu düzenini alt üst eden eylemler düzenlenmesini makul ve mantıklı göstermeye çalışılıyor,

Daha da ilgi çekici olanı, bütün bu süreçlerde destekleyici konumda bulunan ülkelerde bahsi geçen türden eylemlerin bir tanesini bile haberleştiremeyen yayın kuruluşları, ülkemiz söz konusu olduğunda günler boyu canlı yayın yapmaya kalkışabiliyorlar. Bu süreçte olup bitenler yerine, yalan ve iftiralarla yaşandığını iddia ettikleri senaryolara ağırlık vererek hem de…

Tam göbeğinde…

Başka ülkeler söz konusu olduğunda kamu düzeni sebebiyle hemen yasak kapsamına alınan hususların, Türkiye'de birilerince 'halkın haber alma hakkı' ve 'ifade ve basın özgürlüğü' kapsamında değerlendirilmesi, çarpıklıkların en büyüğü.

Ekonomik açıdan sağlamlığımızın iyice ortaya çıktığı 2013'ten itibaren çeşitli şekillerde başlatılan saldırıların 'Beşinci Kol' denilen türden faaliyetler olduğunu söylemek gerek.

Beşinci Kol faaliyetini kısaca 'fiilî olarak ele geçirilemeyen bir devleti propaganda, casusluk, sabotaj ya da terör yoluyla etkileyerek fiili müdahaleye uygun hale getirmek ya da savaş sırasında savaşı daha kolay kazanabilmek için yapılan her türlü yıkıcı çalışma…' olarak tarif edilebilir.

Bu tarife bakıldığında Gezi Olayları, 17-25 Aralık, MİT Tırları meselesi, 6-8 Ekim olayları ve benzer birçok girişim Beşinci Kol faaliyeti olarak tanımlanabilir.

15 Temmuz'un Beşinci Kol faaliyeti mi olduğu yoksa daha önce yapılıp başarıya ulaşamayan bu türden faaliyetler sonrası yapılmaya çalışılan fiili bir müdahale mi olduğu, yoruma dayalı.

Mesele şu ki, masum birtakım girişimler olduğu söylense de ülkemize yönelik yıkıcı girişimlerin tamamı Beşinci Kol faaliyetleridir...

Bu faaliyetleri tertipleyenler, destek verenler ve onları aklamaya çalışanlar da, ne kadar gizlemeye çalışsalar da, Beşinci Kol faaliyetlerinin tam göbeğindedirler…

Bize düşen meydanın boş olmadığını hatırlatmak.