Haddini bildirmek...
Muhtemelen hepimizin bildiği ve eğer bilmiyorsak mutlaka öğrenmemiz gereken husus, devletler arasındaki münasebetlerin kazan-kazan usulünden çok, 'sen kaybet ben kazanayım' şeklinde yürüdüğüdür.
ABD Başkanı Trump'un, ihtiyacı olan doğalgazının bir kısmını Rusya'dan alan Almanya'ya yönelik tavrı, aslında bu durumun bir tık daha ötesi.
ABD'nin başında olduğu için olsa gerek, anlayışı kıt bir diktatör pozları takınan Trump, Rusya'dan doğalgaz aldığı için Almanya'yı suçlarken, bu ülkenin ihtiyaçlarını zerre kadar aklına getirmiyor mesela.
Çok gündeme gelmese de, aynı konu bizi de yakından ilgilendiriyor. Güney Afrika'da yaptığımız sohbette Cumhurbaşkanımızın aktardığı şu sözler, ABD'lilerin anlayışsızlık katsayısını açıkça gösteriyor:
"(Trump) Almanlara bindiriyor; "Oradan doğalgaz alarak Rusya'yı zenginleştiriyorsunuz" diyor. Ben dedim ki "Sayın Başkan, kusura bakma. Biz doğalgazımızın yarısını Rusya'dan alıyoruz. Azerbaycan'dan, İran'dan, Irak'tan zaman zaman Cezayir'den doğalgaz alıyoruz. Doğalgazlar gelmediği zaman vatandaşımın ısınmasını nereden temin edeceğim?"... Ondan sonra Merkel de açıldı. O da yüzde 38'ini Rusya'dan alıyor. "Ne yapacağım?" dedi."
İran ve Rusya ile alışveriş yapan ülkelere yaptırımlar uygulamanın, bazı ihtiyaçlarını onlardan karşılamak zorunda olan ülkeleri zor duruma düşürmesi, Trump'un umurunda bile değil...
İstediğinin yapılmasının Almanya ve benzeri ülkelerde insanların soğuktan donmaları manasına gelebileceği, ilgilendirmiyor Trump'ı. Onun bildiği ABD'nin menfaatleri ve küresel hesapları.
İçimizden bazılarının kavramakta zorluk çektikleri çıplak gerçek, Batılı zihniyetin bütün ilişkilere çıkar odaklı baktığı ve bu sebeple başka insanların zarar görecek olmasını umursamadığı hususudur.
Sıklıkla vurgulanma gereği duyulan 'Yerli ve Milli' olma meselesi, dünya üzerinde geçerli olan acımasızlık sebebiyle, özellikle de günümüzde büyük bir önem taşıyor.
Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde yapmaya çalıştığı şey, uluslararası alandaki bu keskin acımasızlığa bir çare bulma gayreti...
Taviz tavizi getirir!..
Dünya Beşten Büyüktür sloganı ile başlayan dik duruşun, bize füze sistemleri satmamakta direnen ABD'ye: 'Sen satmazsan Rusya'dan alırım'la devam etmesi, bununla alakalı.
15 Temmuz'un müsebbibini 'mahkeme' bahanesi ile vermemekte direnenlere, 'Rahip Brunson' üzerinden Türk mahkemelerinin hatırlatılması da, dik duruşun bir başka örneği...
İçimizdeki batı hayranlarının uluslararası alanda olup bitenleri iyi takip etmeleri gerekiyor. Başkalarını hasım gören acımasız bir anlayışın hakim olduğu dünyada, bütün dertleri Türkiye'yi köşeye sıkıştırmak olanlara destek olmaları, en azından ayıp oluyor çünkü...
İşlerin saman altından su yürütülür gibi devam ettiği eski yıllarda, bazı şeyleri anlamıyor olmanın belki bahanesi vardı, ama artık yok!..
Ama şimdi işler bütün açıklığı ile ortada. Hasım kabul ettiği ülkelerden ihtiyaçlarını karşılayan ve başka alternatifi de olmayanlara, 'oralardan almayın, yoksa...' diye başlayan tehditler savurabilenler insan bile sayılmamalı oysa...
Dünyanın yaşanabilir bir hale gelmesi için, başkalarını zerre kadar umursamayanlara hadlerini bildirmek gerek.
Türkiye, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bu işe başlamış durumda. Başarıya ulaşabilmek için de öncelikle bizim sıkı durmamız gerekiyor...
İstediklerini yapmıyoruz diye bize saldıranların, eğer istediklerini yapsa idik başka neler isteyebilecekleri konusunda düşünmekte fayda var...
Taviz tavizi getirir, malum...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yokuş aşağı… (01.05.2024)
- Dünya gençliği vahşete karşı ayakta!.. (28.04.2024)
- Duvara toslayacaklar!.. (27.04.2024)
- Dışarıdan bakabilmek… (24.04.2024)
- Toparlanacağız… (21.04.2024)
- Mesaj hepimize… (20.04.2024)
- Köpük dağılınca… (17.04.2024)
- Durmak yok, yola devam!.. (14.04.2024)
- Yalanlar ve ihanet… (13.04.2024)
- Bayram sohbeti… (10.04.2024)