Mesele aslında basitti...
Suriye'nin kuzeyinde kurmayı düşündükleri terör ordusunun potansiyel mensuplarının azalması, bu kaygının sebeplerinden birisi.
Ama esas mesele bölgede bir terör koridoru oluşturmalarına Türkiye'nin müsaade etmeyeceğini anlamış olmaları.
Endişeleri gerçekten can kayıpları ile alakalı olsa, içlerini rahatlatacak formül çok açıktı :Silahlandırıp eğitim de verdikleri maşaları çekilip Afrin'i gerçek sahiplerine bırakacak, sıkıntı kalmayacaktı.
Muhtemelen, Türkiye'nin Zeytin Dalı Harekatı'nı yapmayacağı ya da yapamayacağı düşüncesiyle, olması gerekeni, yani kolay yolu tercih etmediler.
Oysa, dışarıdan ve içeriden birilerinin söylediği gibi bölgenin rahatı, huzuru, insan hakları ve demokrasi gibi şeyler arzu ediliyor olsaydı, yapılması gereken bu idi.
Bu yapılmadığına ve yapılmak istenmediğine göre, gizli niyetler söz konusu. ABD'nin uluslararası kuralların, aklın ve mantığın söylediği yerine tersini gerçekleştirmeye çalışması, bunun ispatı.
Suriye'nin kuzeyinde birilerinin ihtiyacı olduğu için oluşturulmaya çalışılan terör koridorunun en ciddi mağdurlarından birisi de Afrinliler.
Tıpkı diğer sözüm ona kantonlarda olduğu gibi, burada yaşayıp da terör örgütü PKK -PYD/YPG gibi düşünmeyen Arap, Kürt ve Türkmenlerin tamamından arındırılmış bir yer Afrin.
Vaktiyle Afrin ve diğer sözüm ona kantonlarda yaşayan insanların çoğunun şu anda Türkiye'de mülteci konumunda oldukları açık. Bunu görmezden gelenler, buraları demokrasi ve insan hakları cenneti olarak yutturmaya çalışıyorlar. Ama PYD/YPG kontrolündeki bölge insanının yurtlarına neden dönmedikleri konusuna hiç girmiyorlar nedense.
OLMASI GEREKEN, OLACAK!..
Oysa Fırat Kalkanı Harekatı sonrası, benzer durumda olan bölgelerde yaşayan insanların büyük bir çoğunluğu yurtlarına döndüler ve huzur içerisinde hayatlarını sürdürüyorlar.
Türkiye'nin ÖSO ile beraber yürüttüğü harekat konusunda çok endişeli olanların bütün endişe ve kaygılarını giderecek çözüm çok basit. Ve o da, Afrinli olmayanların taslarını taraklarını toplayıp çekip gitmeleri ve Afrin'i Afrinlilere terk etmeleri!..
Dışarıdan gelen terörist maşalar, gerçek Afrinlileri kovup buraya yerleşmeden önce, Türkiye'nin orası ile ilgili herhangi bir problemi yoktu çünkü.
Ülkemizin şu anda yapmaya çalıştığı da, burayı gerçek sahiplerinin rahat ve huzur içerisinde yaşayabilecekleri bir yer haline getirmek zaten.
Kolay olanı yapmak yerine, olmayacak olanı zorlayan ABD, terör örgütüne, 'Artık hedef oldunuz ve yok edileceksiniz.
Derhal terk edin!' demek yerine, Türkiye'ye, 'Köy, kasaba ve şehirlerine yönelik terör saldırılarına ve bu arada bölge ile ilgili hesaplarımıza tahammül et' diyor.
'Türkiye'nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz' diye başlayıp, 'ama'lardan sonra, 'can kayıplarından endişe duyuyoruz' şeklinde sürdürülen ve 'harekatın alan ve zaman olarak sınırlı tutulması' talebi ile biten açıklamaların tercümesi bu...
Bunları söyleyen, Afganistan, Irak başta olmak üzere dünyanın çeşitli coğrafyalarını birbirine katıp yüz binlerce insanın ölümü ve milyonlarcasının yurtlarını terk etmesine sebep olan ABD olunca, işin rengi değişiyor.
Suriye'de 2011 Mart'tan beri yaşanan gelişmeler ve ABD'nin tavrı düşünüldüğünde, varılmak istenen hedefin ne olduğunu anlamamak mümkün değil.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı sonrası Türkiye'nin bu anlamsız tavra karşı verdiği cevabı anlamak ise çok kolay...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Adaletin bu mu dünya?.. (04.05.2024)
- Yokuş aşağı… (01.05.2024)
- Dünya gençliği vahşete karşı ayakta!.. (28.04.2024)
- Duvara toslayacaklar!.. (27.04.2024)
- Dışarıdan bakabilmek… (24.04.2024)
- Toparlanacağız… (21.04.2024)
- Mesaj hepimize… (20.04.2024)
- Köpük dağılınca… (17.04.2024)
- Durmak yok, yola devam!.. (14.04.2024)
- Yalanlar ve ihanet… (13.04.2024)