Mevcuttan kötü değil ya!..

'Parlamenter sistem bundan böyle sağlıklı yürüyemez, tamam.
Ama getirilen Cumhurbaşkanlığı Sistemi de birtakım eksikliklerle malul...' diyor, birileri. Eksik olduğu söylenen hususlar da, denge ve denetim mekanizmaları ile alakalı.
Bu eleştirilerin en azından bazıları iyi niyetli. Ancak, eksik olduğu söylenen hususların yeni sisteme entegre edilmesi mümkün olsa bile, bunun Parlamenter Sistemin bütün problemlerini Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne taşımak manasına geldiğini düşünüyorlar mı, bilinmez. Parlamenter Sistemin, iyi ve güzel olanın engellenmesi veya geciktirilmesi için kullanılmaya ne kadar müsait olduğunu biliyoruz oysa.
Bunlar arasında iyi niyetle yapılan engelleme ve geciktirmeler de vardı belki. Ancak iktidarı engellemeye odaklanmış muhalefet mantığı sebebiyle kaybettiklerimizi unutmamak gerek.
Koalisyon dönemlerinde, dış mihrakların uzantısı bazı iç odakların hükümetler kurdurup, hükümetler yıkarak amaçlarına ulaşmaya çalıştıkları gerçeği de, yabana atılmamalı.
Arşivleri karıştırıp, sadece ülkemiz siyasi tarihinin yüz karası olan Güneş Motel meselesi hakkında detaylı bilgi edinmek bile, eski sistemin ne olduğunu göstermeye yeter.
1977 seçimlerinden sonra, 12 milletvekilinin AP'den istifa ettirilmesi ve içlerinden 10'unun bakan yapılmasıyla kurulan CHP hükümetinin ülkeye yaşattıklarını bilenler hala aramızda.
Milyonlarca dolarlık bir fon oluşturup, güya 'kumar borcu olmayan 12 milletvekili'ni Adalet Partisi'nden istifa ettirip CHP'ye hükümet kurdurmuştu sermaye. Ancak sonrasında istediklerini tam olarak yerine getiremeyen CHP'ye savaş açmışlardı.
TÜSİAD- Ecevit Savaşı...
Sermayenin istediği ama Ecevit Hükümetinin yapamadıkları arasında, o zamana kadar MSP'nin yani Erbakan Hoca'nın gayretleriyle faaliyete geçen ya da temeli atılan bütün sanayi tesislerinin kapatılması ve bu arada TÜMOSAN'IN da bir holdinge devri vardı.
Gazetelerde CHP hükümetini istifaya çağıran TÜSİAD imzalı tam sahife ilanlar, görülecek şeydi.
O dönem birden bire ortadan yok olan sıvı yağ, margarin, sigara, tüpgaz, akaryakıt ve başka temel ihtiyaç maddeleri de bu savaşın uzantısıydı elbette... Parlamenter Sistemin iftihar tablolarından(!) birisiydi yaşananlar...
1978'de yaşanan Güneş Motel olayını yeterli görmeyenler 1997'de Refahyol Hükümeti'ni istifaya zorlamak için DYP'nin nasıl parçalandığını da hatırlayabilirler. O zaman da, gördükleri lüzum üzerine, ama aslında benzin istasyonu, tavuk çiftliği ya da nakit para gibi teşviklerle partilerinden ayrılan çok vatansever(!) milletvekilleri söz konusuydu...
Cumhurbaşkanlığı Sistemi'ne doğrudan karşı çıkanların mantığı belli. Onlar her ne şekilde olursa olsun, yönetim sisteminin değişmemesi ve aynıyla devam etmesi gerektiğini savunuyorlar. Bu tutumlarının ülkenin geriye gitmesi ve çok daha kötü hallere düşeceği manasına geleceğini bilseler de tercihlerini değiştirmeyecekleri, açık.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile alakalı makul olmasına çalışılan eleştirilerin kilit noktası olan denge ve denetim mekanizmaları meselesi; yeni sistemin birileri tarafından kötüye kullanılması ihtimali ile alakalı.
Oysa, yeni sistemin sağlıklı bir şekilde çalışmasını temin edecek ve kötüsü gelirse gerektiği gibi müdahale edilmesine imkan sağlayacak bütün mekanizmalar düşünülmüş durumda.
Hiç bir sistem mükemmel olamayacağına göre, Cumhurbaşkanlığı sistemi de mükemmel değildir belki. Ama mevcut olandan çok daha iyi olduğu, kesin...